Defne Aruoba Akpınar

Defne Aruoba Akpınar

cadde@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

SORU: Ben 23 yaşındayım. Üniversitede okuyorum. Benim sıkıntım erkek arkadaşımla olan ilişkimle ilgili. İki yıldır birlikteyiz. Arkadaşlar aracılığıyla tanıştırıldık. Ben başta pek istememiştim. Açıkçası fiziksel olarak beğenmemiştim. Ama birkaç kere görüştükten sonra çok ısındım. Sonra çıkmaya başladık. Ben her an onunla birlikte olmak istiyordum. Görüşemediğimizde çok kaygılanıyordum. Onu arıyorum mesela, o telefonu açmazsa ben hemen başına bir şey mi geldi acaba diye korkuyorum. O okulu bitirdi, çalışıyor. Çok yoğun oluyor ve biz pek de sık görüşemiyoruz. Bu benim için zaten epey sıkıntı verici oluyordu, ben hep onunla olmak istiyordum çünkü.
Normalde de çok kaygılıyımdır ve onun varlığı beni rahatlatıyor. Şimdi işi nedeniyle üç aylığına başka bir şehire gitmesi gerekecek. Önümüzdeki ay gidiyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. İlişkimizin devam edeceğini söylüyor ama ben yine de çok korkuyorum. Ya oraya gidince benden ayrılmak isterse diye düşünceler geçiyor aklımdan. Onun gideceğini öğrendiğimden beri aşırı yemeye başladım. Geceleri

KAYGILANDIKÇA MUTFAĞA GİDİP NE VARSA YİYORUM
düşünmekten uykularım kaçıyor ve ben de mutfağa gidip ne varsa yemeye başlıyorum.


CEVAP: Anlattığınız kaygı onu kaybetmekle ilgili. Neyi kaybedeceksiniz onu kaybedince?
Yaşadığınız kaygının ne kadar yoğun olduğunu çok güzel ifade etmişsiniz. Belli ki erkek arkadaşınız sizin için öyle biri haline gelmiş ki onsuz belki de eksik, yok gibi hissediyorsunuz. Anlattığınız kaygı onu kaybetmekle ilgili. Burada kendinize belki de şunu sormanız gerekiyor, onu kaybetmek ne demek? Neyi kaybedeceksiniz onu kaybedince? Yaşadığınız kaygı sadece sevdiğiniz birinin yokluğu anlamına gelmiyor gibi. Sizin için daha büyük bir anlam taşıyor.
Telefonu açmayınca başına bir şey mi geldi diye korkuyorsunuz, o başka şehire giderse ayrılır mıyız diye korkuyorsunuz. Aranıza fiziksel bir mesafe girdiğinde onun yok olacağından, artık hayatınızda olmayacağından endişe ediyorsunuz. Sanki onun hayatınızdaki varlığını içinizde taşımakta zorlanıyorsunuz. Sizi sevdiğini, size değer verdiğini, hayatınızda var olmaya devam ettiğini unutuyorsunuz. Oysa ki o orada, olduğu yerde duruyor. Siz ise onun hayatınızdaki varlığının devam edip etmediğini anlamak için sürekli yenilenen somut kanıtlara ihtiyaç duyuyorsunuz . Bu kaygılı durumlarda kendinize onun sizi sevdiğini ve size değer verdiğini hatırlatmanız sizi sakinleştirecektir. Başlarda belki bu size zor gelecek, bu hatırlatmayla yetinmediğinizi yine de onun sesini duymak istediğinizi hissedeceksiniz. Böyle hissettiğinizde öncelikle bir durun, kendinize “Benim şimdi gerçekten korktuğum nedir?” diye sorun. Durumu gerçekçi bir şekilde değerlendirmeye çalışın ve kendinize aslında sevildiğinizi hatırlatın..

Haberin Devamı

Kaybetme korkusu bizi sarınca
Ne olur onu kaybedince? Gerçekten de mahvolur muyuz?
Birini kaybetme korkusu bizi sarınca genelde yaptığımız şey o korkuya odaklanmak. İşte o zaman o korku iyice büyür büyür ve başa çıkılmaz bir dağ olur karşımızda. O korkuyla, normalde öyle düşünmeyeceğimiz ayrıntıları “bak işte beni sevmiyor, beni bırakmak istiyor” şeklinde yorumlayabiliriz. Böyle durumlarda korkuya odaklanmak yerine durumu aslında biz mi böyle görüyoruz yoksa böyle bir gerçeklik var mı diye düşünmek önemli. Bir taraftan şu sorunun cevabı da önemli: ne olur onu kaybedince? Gerçekten de mahvolur muyuz? Tabii ki kimse sevdiği birini kaybetmeyi istemez. Demek istediğim “aman bırakırsa bıraksın” gibi bir şey değil. Gerçekten de o kadar korktuğumuz şey ne? Bu zamanlarda hissettiğimiz acizliğin aslında gerçekten aciz olduğumuz anlamına gelmediğini fark etmemiz için önemli bu soru. Evet, sevdiğimiz birini kaybetmek acı verir, ama bizi yok etmez. “Ben kendimi sakinleştirebilecek yetişkin bir kadınım.”
Erkek arkadaşınız, sizin de söylediğiniz gibi, “normalde de kaygılı” olan sizi sakinleştiren biri olduğu için onun yokluğu sizi yeniden baş edemediğiniz kaygılara sürüklüyor belli ki. Dolayısıyla da onun yokluğunda bu yatıştırmayı yapabilecek başka bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz: Yemek yemek. Bir nevi onun yokluğuyla hissettiğiniz eksikliği yemekle tamamlamaya çalışıyorsunuz.
Bir dahaki sefer kendinizi mutfakta ağzınıza bir şeyler tıkıştırıken bulduğunuzda, sakince evinizdeki en yakın aynanın önüne gidin ve kendi gözlerinizin içine bakarak “ben kendimi sakinleştirebilecek yetişkin bir kadınım.” cümlesini bir kaç kez tekrarlayın. Tamamen rahatlatmasa bile en azından yüzünüze hafif bir gülümseme gelecektir.