İstanbul’dan bir star daha geçti. Justin Timberlake, N Sync günlerinden beri takip ettiğim ve çok beğendiğim bir sanatçı. Biletlerimizi aylar öncesinden almıştık; heyecanla izlemeye gittik tabii.
İşte geceden notlar:

Timberlake formdaydı. Kalabalığı ateşlemeyi becerdi. Çok sade giyinmişti, üzerindeki şimşek desenli olduğunu sandığım gömleğini hiç çıkarmadı. Sadece kapanış şarkısı ‘Suit&Tie’da üzerine bir ceket geçirdi.

Seyirciler coşkuda ve ilgide kusur etmedi. Timberlake’in beklentisi biraz yüksekti ama her şarkısında mikrofonu seyirciye tutarak eşlik etmelerini bekledi. Ne var ki seyircilerin çoğu her ne kadar istese de sadece "Na na naa" diyebildi. Şarkı sözlerini ezbere bilenler azdı.

Az sayıda dansçı vardı. Orkestra elemanları da ellerinde enstrümanları, vokaldeki şarkıcılarla birlikte bir yandan çalıp bir yandan dans ettiler. Öyle aman aman bir koreografi yoktu.

Işık ve grafik gösterisi başarılı -ve yine- sadeydi. Şovla ilgili hiçbir şeyde abartı yoktu zaten.

Haberin Devamı

KONSERDE AKILLI TELEFON DENİZİ...

Herkesin ama herkesin elinde bir akıllı telefon vardı. Şov boyunca ellerden düşmeyen telefonlarla hem ortam aydınlandı, hem fotoğraf ve video çekildi, hem mesajlaşıldı. Soma’da hayatını kaybedenleri anmak isteyen Timberlake de “Çakmaklarınızı çıkarın" dedi önce, sonra “Cep telefonu da olur" diye ekledi. Etraf binlerce yıldızla dolmuş gibiydi; tüyler diken diken oldu.

SİGARA TİRYAKİLERİ HERKESİ BEZDİRİYOR

Timberlake bu kadar çok sigara içen seyirciyi hayatında görmüş müdür bilmem. Genci, orta yaşlısı, kadını erkeği herkesin elinde sigara vardı. Benim dört yanım içiciler tarafından işgal altındaydı! Sigarası biten hemen bir tane daha yaktı. Hatta bir kız, bir elinde telefonuyla görüntü çekiyor, diğer eliyle sigara içip bir yandan da dans ediyordu! Tam önümde puro içen bile vardı. Açık hava diye bir yerine 100 tane sigara içenler bilsin ki; bu faşizmden çok rahatsız olanlar var!

SORSANIZ HER ŞEY MEVZUATA UYGUN

Rahatsız demişken... Aman iyi ki kimseye bir şey olmadı. Zira bir zorunluluk halinde İTÜ’nün konser alanından çıkış pek zor. Hele konser bitiminde insanlar birbirlerine yapışık vaziyette ilerlerken Allah korudu. Acil bir durum olsa izdiham çıkabilirdi. Sorsanız her şey ‘mevzuata uygundur’ orada da. Can güvenliğinin mevzuatın ötesinde insani ve vicdani bir sorumluluk olduğunu içselleştirmek gerekiyor. Bizde tedbir yerine bol bol mazeret var. Tellerle çevrili alanda bir küçücük çıkış kapısından fazlası lazım İTÜ’ye.

Haberin Devamı

EFOR HARCAMAYA NİYETLİYSENİZ...

Konserde sanatçıyı ne kadar önden izleyebileceğiniz, olaya ne kadar ‘adanmış’ olduğunuza bağlı. En iyi biletler Diamond Circle biletleriydi. Sahnenin en önünde, sahada ayakta duracaksınız.
Ya saatler öncesinden gelip en önlere yerleşmelisiniz ve her ne şartta olursa olsun yerinizi asla terketmemelisiniz. Ya da birkaç bin kişilik insan denizinde sıkışıp arkalarda kalmayla yetinmelisiniz.
Kapılar açılır açılmaz gireyim diyorsanız; izdihamı göze alacaksınız ya da zaten pahalı biletin üzerine biraz daha vererek erken giriş hakkı kazanacaksınız.
Biz çoluk çocuk toplam yedi kişiydik. 9’da sahneye çıkacak Justin için dünyayı durduracağını bilsem de beni hiç bir kuvvet saat 4, 5 gibi sahaya sokamazdı. Haliyle 9’a 5 kala bütün grup yerleştik. Elbette Diamond Circle’ın en arkasında yer bulabildik. Bu dediğim sahneye en az 50 metre. Justin’i ancak uzaktan görebildim; çoğunlukla dev ekrandan izledim.

Dediğim gibi... Ne kadar adanmış olduğunuza bağlı. Böyle konserlerde önden yer kapıp saatlerce tuvalete gitmeyen tanıdıklarım da var. Sahne önündekiler keyifle eğlenirler...

Justin Timberlake Türkçe “Sizi seviyorum Türkiye!" derken sanatçıya sempatim bir o kadar arttı.

Haberin Devamı

“EN PAHALI BİLETE DEĞER Mİ?”

Bilet fiyatı 750 TL. “En pahalı bilete değer mi?” diye sordum ama...
"Peki değdi mi?" diye soracak olursanız; İTÜ’nün bitmek bilmeyen yollarında yürümesi, ezilme tehlikesi, sonsuz sigara dumanı arasında...
Televizyondan izlemeyi tercih ederdim sanki.