Değişen Trend’lerin yeni markaları

Restoran ve eğlence mekanlarındaki alışkanlıklar değişiyor. Eskinin popüler sistemleri, hızlıca kan kaybediyor. Klasik markalar algılarını bozmadan kendilerine alt kimlikler oluştururken, yeni açılan mekanlar bu yeni tip sosyalliğe uygun olarak kendilerini tanımlıyor.

Dünyadaki trend’lerde, şeflerin domine ettiği küçük korslarla sunulan yemeklere olan ilgi hızla azalıyor. Bu yıl kaybettiğimiz Paul Bocusse’un şefleri yıldız yaptığı bu konseptler, zaten ülkemizde pek tutmamıştı. Dünyada da bizde olduğu gibi tabaklar eskisinden de netleşiyor. Yediğiniz yemek ve eşlik edenler, süslü isimlerle menülerde olmuyor. Kendi ismine restoranı olan şefler dışında artık iyi uygulayıcı ‘no-name’ şefleri markalar tercih ediyor. Şeflerin sahnedeki rolünüyse miksolojistler alıyor. Kokteyl tercihlerine olan ilgi ve bu işi uygulayanlara ise sanatçı gözüyle bakılıyor.

Her yer beyaz leblebi

Türk insanının en sevdiği gör-görül konsepti, sokaklardan çatılara taşındı. Eskiden iş yaptırılamayan otel girişlerindeki ve roof’lardaki mekanlar, Türk tipi yeni sosyalliğin tam adresi. Bir diğer yeni ezberse, beyaz leblebi! Yükselen kuruyemiş fiyatlarından olsa gerek, her masada ve yemekte beyaz leblebi size sunuluyor. Mideye iyi gelmesi faydası!

Şehrin yenileri

Şu sıralar Galvin’in ismini pek fazla duyuyoruz. Nişantaşı La Pettite Maison’un yerinde açılan mekan, gezginler tarafından ziyaret ediliyor. Zeytin ağaçları, dev avizeler, ahşap duvarlar ve ihtişam, Jupiter Grup’un tüm reflekslerini size hissettiriyor.

Tom’s Kitchen’ın yerine açılan La Vina da bu yılın konuşulacak konseptlerden... Ali Ahmadi kokteylleri ve İspanyol esintili yemekleri, bu yıl Zorlu sosyalliğini körükleyecektir.

Net yemekler

Klasiklerden biri olmayı başaran Frankie, Ege’den şehre dönüşünü yeni menüsüyle kutladı. Şef Melih Demirel’in elinden çıkma tabaklar, iyi ürün tedarikli net tabaklar! Nişantaşı’nın bir başka klasiği olmaya aday Must ise menüsünü yeniliyor. Mahalle barı olma kafasında açılan mekan, artık mahalleye gelme sebebi! Menüdeki değişiklikte en ilgilendiğim lezzetse, köz patates.

“Alt tarafı patates, abartma” diyenleri tatmaya teşvik ediyorum!

Galland’ın İzmir’inden 1001 gece hikayeleri

Avrupa’nın şarka bakışını değiştiren ilk eserdir Antoine Galland’ın ‘Binbir Gece Masalları’. Yazarın bu eserde esinlendiği birçok hikayenin de Osmanlı üzerinden yaptığı seyahatlerden ortaya çıktığı, bilinen bir gerçek. Galland’ın defalarca bulunduğu ve çok sevdiği İzmir’de harika bir sergi açıldı. Arkas Sanat Merkezi’ndeki sergide benim ilgimi ikinci kattaki kostüm bölümü çekti. Fransız modacı Christian Lacroix’nın Şehrazat balesi ve İtalyan kostüm tasarımcısı Franca Squarciapino’nun La Bayadère balesi için hazırladığı tasarımlar, bunların eskiz çalışmaları özellikle moda tasarım öğrencileri için incelenesi!