Cadde Deniz 20 milyarı reddetti

Deniz 20 milyarı reddetti

16.01.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Deniz 20 milyarı reddetti

Deniz 20 milyarı reddetti



Deniz 20 milyarı reddetti
Uzun süredir şöyle keyifli bir Beyoğlu turu yapmamıştım. Denk geldi. Polo 13’ün başarılı işletmecisi sevgili Ali Sayar ile önce ‘Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları’nda sergilenen ve ikimizin de müşterek arkadaşı olan, sevgili Almula Merter’in yönetmenlik yaptığı, bir ‘An Yayıncılık’ prodüksiyonu olan ‘Vajina Monologları’nı izledik. Özellikle kadınların hayran olduğu bir yazar olan sevgili Halim Bahadır’ın bu oyunu izlemesini öneririm. Sözümü dinleyeceğine eminim. Çünkü Halim gazetede masa komşum olur. Sigarayı acayip içer ve durmadan öksürür. Sonunda her sabah bir çorba kaşığı bala birkaç damla limon sıkmasını ve bunu aç karnına yutmasını önermiştim. Aslanlar gibi yaptı. Baktım, eski hırıltıları kaybolmuş. Her gördüğünde beni, teşekkür ediyor. Kibar adamdır vesselam. O nedenle diyorum, sözümü dinleyip oyunu izlemeye gider diye. Bir de Halim kadına kıymet veren, kadının ruhundan anlayan romantik bir isyankardır. Neyse, aynı tiyatroda eskimeyen dost Hadi Çaman’ın da oynadığı ‘Hisse-i Şayia’ adlı iki perdelik bir de komedi oyun var. Cuma ve cumartesi günleri saat 20.30’da sahneleniyor. Hadi’nin yanısıra Suna Keskin, Füsun Erbulak, Kevork Türker, Birol Engeler, Meral Koro, Cenk Sözeri, Eda Özel gibi Türk tiyatrosunun değerli isimlerinin yer aldığı bu oyunu da en kısa süre içinde izlemek istiyorum. İki oyunun da rezervasyonu için telefon numarası (0212) 219 36 29. Evet, oyun saat 22.30’da bitince Ali’nin de karnı açlıktan guruldamaya başlayınca attık kendimizi Beyoğlu’na. Ben uzun süredir Dulcinea’ya (Salonodamutfak) gitmemiştim. Güney Doğu Anadolu Mutfağı Yemekleri Haftası vardı. Alinazik, mercimek köftesi, Ermeni pilakisi, gavurdağı salatası, içli köfte... Ama geç kalmışız. Neyse, 22-26 Ocak tarihlerinde Dulcinea’da İtalyan Mutfağı Haftası var. Bresaola, beef carpaccio, ızgara sebzeler, risotto, gnocchi, ossobuco milagnaise, pannacotta cannoli gibi İtalya’nın vazgeçilmez lezzetlerini bulacaksınız. İlgilenenler için telefon numarası (0212) 245 10 71. Ardından yine methini çok duyduğum, Beyoğlu Vakko’nun karşı sokağında yer alan Cambaz’da aldık soluğu. Bizi kapıdan, adı Muzaffer Irgat olan dünya şekeri bir görevli karşıladı. Daha sonra da patron Rıza Sönmez geldi. Rıza Bey tiyatro ve sinema oyuncusuymuş. Beyoğlu eğlence yaşamında adı biliniyormuş ama ben cahil kalmışım. Tanıştık. Daha önce de Minik Cambaz adlı bir yeri varmış, ardından Donkişot diye bir yer açmış. Sonra da bu muhteşem binayı yapmış. Sönmez "Beyoğlu son yıllarda hızlı bir değişim içine girdi. Bir asırdır İstanbul’un eğlence ve kültür merkezi olma özelliğini elinde tutan Beyoğlu bir dönem bozulan imajını hızla düzeltiyor. Etiler’e kayan müşteriler yeniden buralara dönüyor" dedi. Valla haksız da değil. Çünkü böyle bir eğlence kompleksi Etiler’de henüz yok. Beş katlı tarihi binada kaybolmamak için Ali ile el ele tutuşup gezdik(!). Dekorasyonda, binanın tarihi dokusuyla günümüzün trendleri arasında güzel bir sentez oluşturmayı başarmışlar. Binanın girişinde yer alan kafe-bar her gün 10.00-05.00 saatleri arasında açık. Kafe-barın adı, ‘Cambaz’. Bu katta dünya mutfağının farklı lezzetleri sunuluyor. Cambaz’ın mutfağı Mc Renzi’den tanıdığımız Mustafa Özçelik’e ait. Alt kat mahzen. Şarabest adını verdikleri bir şarapevi yer alıyor. Binanın orijinal taş duvarlarını hayranlıkla seyrettik ve dokunduk. Oturma grupları da ilginç. Bozcaada’dan getirtilen şarap fıçıları kesilerek yapılmış. Fondaki rebetiko müzikle ideal bir şarapevi yaratılmış. Binanın birinci katı, Zapata adıyla Meksika yemekleri sunan bir restoran. Koltuklar kaktüs şeklinde, çok rahat. Duvarlarda ünlü ressam Diego Rivera imzalı röprodüksiyonlar var. Meksika mutfağının farklı tatları nachos, buritos, fajitas özel yemekler arasında. Başınız dönmemiştir inşallah. Ali merdivenleri çıkarken biraz soluklandı ve asansöre binmek istedi. Ben mi? E sporcuyum ya. Basamakları çifter çifter çıktım valla. Bu kat da günümüzün eğlence trendi clubbing için tasarlanmış. Was Club adlı bu bölüme çok güçlü bir ışık ve ses sistemi kurulmuş. Cuma günleri techno, hafta içi ve cumartesileri ise house, tech-house gibi türler DJ’leri tarafından dinletiye açık. Binada bir de canlı müzikseverler için 3. katta şık bir yer yapılmış. Ama öyle eller havaya değil tabii. Burada tango geceleri düzenlenecek, Latin Amerika’dan getirtilen müzik toplulukları konserler verecekmiş. Bir de binanın terası var ki aman Allah! Yazın açılacak bu yer, bence manzarasıyla koparacak. Tek canımı sıkan şey bu kadar güzel bir yerin bomboş olmasıydı. Sanırım kısa sürede dolacak, çünkü hak ediyor. Telefon numarası (0212) 292 23 64.

Beyoğlu’nda tur atarken Sertab Erener ile ayrıldığı iddia edilen sevgilisi Demir Demirkan’ı gördüm. İkisi de ayaklarına geçirmişler postalları, sırtlarında anoraklar, üzerlerinde asker pantolonları... Valla zor tanıdım. Hele Sertab kaşlarının üzerine kadar indirmişti beresini. Sarmaş dolaş vitrinlere baka baka dolaşıyorlardı. Bu arada İzmir dönüşü Sertab ile aynı uçaktaydık. Biliyorsunuz, Eurovision’a hazırlanıyor. Sezen Aksu onun için bir beste yapmış, çok güzelmiş. Ama MFÖ (Mazhar-Fuat-Özkan) ile kendisi de bu konuda çalışıyormuş. "Amacım, aldığım görevi başarıyla yerine getirmek. İnşallah iyi olur" demişti. Sertab’ın sesi gerçekten muhteşem, şimdiden kendisine başarılar diliyorum. A!P’i yazılarımdan biliyorsunuzdur. Acil İhtiyaç Proje Vakfı. 1995 yılında vakıf olmuş. Başkanı Ebru Nurluoğlu. İstanbul genelinde yardıma muhtaçlara el uzatıyorlar. Çocuklara burs veriliyor, ailelere erzak ve yakacak yardımı yapılıyor. Gönüllü ağabeyler ve ablalar da ders veriyor, bakımlarıyla ilgileniyorlar. Kullanmadığınız giysileri, kitapları, mobilyaları, kısacası iğneden ipliğe her şeyi onlara gönderebilirsiniz. Bağış da yapabilirsiniz tabii. Bir şeylere seyirci kalmaktansa kolları sıvamak daha iyi. A!P sizleri bekliyor. İletişim için telefon numarası (0212) 534 33 82.

Efendim, bu akşam sosyetenin gözde çiftlerinden Nursen-Ömer Gündüz’ün bir daveti var. Aslında daveti veren Nursen Hanım. Eşi Ömer Bey’e sürpriz yapacaktı ama beni affetsinler, sürprizi birazcık bozdum. Hafta sonu Conrad’dan bir konuğum vardı, birlikte kahvaltı yaparken kulak misafiri oldum. Otel bu davete çok titiz bir şekilde hazırlanıyor. Sanat, sosyete, ekonomi, iş ve medya dünyasının kaymak tabakası, davetin konukları. Ömer Bey, Allah gecinden versin, 90 yaşına giriyor. Ama hiç yaşını göstermiyor. Nursen Hanım da son günlerde verdiği kilolarla gençleşmiş. Davette konuklar Belçika’dan getirtilen kırmızı şarap sosu ve minik kadehlerde sunulan kaz ciğeriyle karşılanacaklar. Salonda üç açık büfe olacak. Birinde yine Belçika’dan getirtilen içi tozpembe özel bir dana eti, diğerinde risotto, fettuccini, tortellini gibi hamur çeşitleri, sonuncusunda ise dondurma ve sorbe toplarının bulunduğu kadehler yer alacak. Nursen Hanım sandalyelerin giydirilmesini istememiş. Masaların üstüne beyaz keten örtüler, kolalı beyaz peçeteler, ortalarına da bordo orkideler konulacak. Yemek; Godiva tarafından hazırlanan siyah şokolayla sunulan meyve çeşitleri ve kahve, kanyak ile son bulacak. Konukların smokin ve tualet giyme zorunluluğu var. Multivizyon gösterileri geceyi süsleyecek. Birinci bölümde Ömer Bey, Atatürk’ün kucağında kahvaltı yaparken görünecek. Çocukluğu, Galatasaray Lisesi’nde okuduğu yıllar, ailesiyle olan yaşantısı yer alacak. İkinci bölümde ise Nursen Hanım ile olan evliliği ve bugüne kadar olan yaşantısı gösterilecek. Fikrimi sorarsanız, böylesine nezih bir gece açık büfe olmamalıydı. Neyse, nice yıllara Sayın Ömer Gündüz.

Hafta sonu yağmur ve kara aldırmadan dolaşıp durdum ama pazar günü adım atmadım. Hemen her yer kalabalıktı. Finali uzun zamandan beri gidemediğim Şamdan’da yaptım. Tıklım tıklımdı, kimi ararsanız oradaydı. Sosyetesi, iş adamı, fahişesi, zamparası... Dijitürk Genel Müdür Yardımcısı Meltem Sayın ve Yıldırım Mayruk’un ortağı sevgili Barbaros Şansal’la birlikteydik. Barda Sarraf’ın sahibi Melek Boz ve Samim Baki dostlarıyla kaynatıyorlardı. Bir ara yanlarına Adnan Polat geldi. Köşedeki masada Yüksel-Sadri Şener çifti ile patron Mehmet Tuna oturuyorlardı. Büyük bir masada Alican Ulusoy arkadaşlarıyla eğleniyordu. Pistte ise Baran Süzer ile Murat Cevahir’i gördüm. Şef Erdinç ve diğerleri o sıkışıklıkta servis yapmaktan ter içinde kalmışlardı. DJ’ler Burak Yontarkol ile Ayhan Kıray her zamanki gibi başarıyla çalıyorlardı. Bir ara bütün başlar merdiven başına çevrildi. Deniz Akkaya, basın danışmanı Berna ve Saloped’in başarılı işletmecisi Tolga Sezgin girdiler. Deniz her zamanki gibi bir içim suydu. Çevresini yamyamlar sarınca kızcağız "Şenay Abla, sizin yanınıza geleyim" dedi. O arada Alican Ulusoy masadan kalkıp alt salona geçti. Bu çocuk çok farklı, çok. Deniz ile dans etmek istedik ama ne mümkün!. Tuğba Özay’ın eski sevgilisi olan Baran Süzer adlı delikanlı, Deniz’i bir saniye boş bırakmadı. Bir ara sırf ona yakın olmak için bana bile dirsek attı. Kızcağız şaşırdı, sonunda da rahatsız olduğunu söyleyerek gitti. Sonradan öğrendim, Baran uzun süredir Deniz’in peşindeymiş ama Deniz pas vermiyormuş. Baran çok yakından tanıdığım ve delikanlılığına, dostluğuna saygı duyduğum genç iş adamı, 25 yıllık arkadaşım sevgili Cengiz Süzer’in yeğeniymiş. Valla Cengiz, bence yeğenine biraz yol, yordam göster. Bir de Alican’a baktım, "Deniz bu çocuğu boşuna sevmemiş" dedim. Bu arada Deniz’e bir eğlence kompleksini işletmesi için ayda 20 milyar teklif edilmiş. Ama Deniz televizyon programı ve Atıf Yılmaz’ın yöneteceği sinema filmi için teklifi reddetmiş. Evet, bugünlük bu kadar, kalın sağlıcakla. En kötü gününüz benimkinden iyi olsun efendim.

Yazara e-mail: