Cadde "Futbolu beyniyle oynayan tek sporcuyum"

"Futbolu beyniyle oynayan tek sporcuyum"

07.05.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Futbolu beyniyle oynayan tek sporcuyum"

Futbolu beyniyle oynayan tek sporcuyum



     Sergen Yalçın enteresan bir çocuk. Konuşurken o güzel masmavi gözleri kısılıyor. Biraz zorlanıyor. Röportaj yapmasını sevmezmiş ama ben sabah teklif ettim, aynı akşam Salopet’te buluştuk. Çünkü Şenay Ablası’nın onda farklı bir yeri var. Sergen özgürlüğüne çok düşkün. Tıpkı atlara olduğu gibi. Ama eski kumar sevdası yok. Kendisine "Kumarbaz" denmesine de bozuluyor. Yaşam onun için futbol ve özgürlük. Beşiktaş’ın bu yıl müthiş bir performans gösteren başarılı futbolcusu Sergen ile aşk, futbol, kumar üzerine konuştuk.
     
     ŞD-Evet sevgili Sergen, önce özgeçmişinden söz edelim. POSTA okurları seni yakından tanısın.
     SY-Futbola ilkokul son sınıfta Beşiktaş’ta başladım, kademe kademe yükselerek A Takım’a geldim. Lise sona kadar okuyabildim. Bütün hayatım antreman ve maçla geçti. İki kardeşim var. Biri futbolcu, 2. Lig’deki Beykoz’da oynuyor. Diğeri ise Londra’da okuyor.
     
     ŞD-Peki okumadığın için ailen baskı yaptı mı? Ya da pişmanlık duydun mu?
     SY-Hiç bir zaman ailem baskı yapmadı. Şimdi de onlar Kilyos’da yaşıyorlar, ben tek başıma yaşıyorum. Futbol hayatım çok başarılı olduğu için okumadığıma pişman olmadım. Zaten lise çok zor bitti. Futbol ve okul bir arada yürümüyordu. Tercih yapmam gerekiyordu, futbolu seçtim.
     
     ŞD-Sergen dünya çapında bir futbolcusun. Futbol otoriteleri de aynı görüşte. Ama Türkiye’ye kısılıp kaldın. Niye?
     SY-En iyi oynadığımız dönemde bizim başka takıma gitmemiz için yüklü bonservis ücreti ödemek gerekiyordu. Şanssız bir dönemdi bizim için. Şimdi ise herkes kendi alacağı parayı konuşup istediği yere gidiyor. Bu saatten sonra ben Türkiye’den başka ülkede futbol oynamayı düşünmüyorum. Rahatım yerinde.
     
     ŞD-Türk Milli Takımı dünya 3.sü oldu. Maradona kadar kıymetli bir futbolcusun niye milli formayı giyemedin? Bu yıl çok formdasın niye Şenol Güneş seni almadı?
     SY-Dünya Kupası sırasında çapraz bağ ameliyatı geçirmiştim, 6-7 ay oynayamadım, iyileşmeyi bekledim. İyi olsam oynardım diye düşünüyorum. Bu sene için, bilemiyorum... Belki performans etkilidir. Oynadığım maçlarda takıma yararlı olduğumu düşünüyorum. Hocamla bir türlü anlaşamadık. Hiçbir hocanın futbolcusuna karşı bir tepkisi olmaz ama Şenol Hoca ile yıldızımız bir türlü barışmadı.
     
     ŞD-Dört büyük takımda; Trabzonspor, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta forma giydin. Neden hiç bir yerde huzurlu olamadın?
     SY-Bunun nedeni, basının beni yanlış tanıtması. Trabzon’da olduğum sene çok mutluydum. Takımı, kenti, insanları çok seviyordum. Ama ben Jetpa’nın oyuncusuydum ve kiralık gidiyordum takımlara. Galatasaray’da oynadığım sene şampiyon olduk, sonradan yönetim değişti. Trabzonda yine yönetim değişti. Kulüpler beni bonservisimle almadıkları için böyle durumlar oldu. Yoksa ben antreman yapan, faydalı olmaya çalışan, hocayla, arkadaşlarıyla iyi geçinen bir futbolcuyum. Bu sene Beşiktaş’a gelirken bonservisim alınacak diye şart koştum. Alındı, şimdi çok mutluyum.
     
     ŞD-Gerçekten dünya çapında bir golcüsün ama kendine hiç dikkat etmiyorsun. Neden bir türlü kilo veremiyorsun?
     SY-Geçen yıl 6-7 ay futbol oynamayınca 7-8 kilo aldım. Beşiktaş’a gelince de büyük bir kısmından kurtuldum. Şu an 2-3 kilo fazlam var. İsteyince kilo verebiliyorum. Diyet performansımı düşürebilir o nedenle durdum.
     
     ŞD-Beşiktaş’ın başarısında en büyük etken nedir sence?
     SY-Dayanışma. Bu sene çok güzel bir uyum var. Hoca, yönetim, arkadaşlık, taraftarlar... Bir bütünüz. Lucescu çok iyi bir insan ve sıfır kompleksli. Sinan Ağabey (Engin) başkadır, herkese yardım eder.
     
     ŞD-Süleyman Seba döneminde Sergen’in Beşiktaş’ta kanunları vardı. Sen hem Daum’un başını yedin, hem de Rasim Kara’yı deli ettin. Ardından da Seba tarafından gönderildin. O Sergen ile şimdiki Sergen arasında neler değişti?
     SY-Hiç bir değişiklik olmadı. Fırtınalı bir şey yoktu. Daum kafa yapısı olarak bize yakın değildi. Lucescu hiç bir şeyi sorun etmiyor. Yabancı antrenörler kendinden bahsedilmesini isterler, Daum öyleydi. Rasim Hoca’yla da problemimiz olmadı. O sene ikinci olduk ve sezonun sonunda ben İstanbulspor’a geçtim.
     
     ŞD-Kumar ve gece yaşamı senin için tehlikeli değil mi?
     SY-Dozunu kaçıran herkes için tehlikelidir. Ne zaman yatıp kalkacağınızı, ne zaman top oynayacağınızı bilirseniz sorun olmaz. Önemli olan düzenli yaşamak. Ben gece yaşamının içindeyim ama sigara içmem, içkiyi çok nadir içerim. Gece yaşamını severim ama her gece sokakta değilim. Mesela yılbaşında 30 futbolcu Kıbrıs’a gidiyoruz. Eğleniyor, tabii kumar da oynuyoruz. Ama medyada bir tek benim için "Sergen kumar oynamaya geldi" diye haberler çıkıyor. Adım çıkmış bir kere. Bu yüzden toplum yanlış anlıyor. Ben haftada en çok 2 gün çıkıyorum. Ama her gece çıktığımı sanıyorlar. Benim gittiğim yerler kaliteli mekanlar. Ayrıca medyadan ve toplumdan yaptıklarımı saklamadım. Utanılacak bir şey yapmıyorum ki.
     
     ŞD-Kumarda ne kadar para kaybettin bugüne kadar ve mal varlığın nedir?
     SY-Rakam olarak bir şey diyemem. Ben geçen gün espriyle karışık "5 milyon dolar" dedim, gazete hemen manşet yapmış. Kumarı inkar etmiyorum, çocukluğumdan beri oynarım. At yarışı, kahvede okey, Kıbrıs’a gidince makinalar falan... Mal varlığım konusunda da konuşmasam daha iyi olur.
     
     ŞD-Hayatta severek yaptığın üç şey nedir?
     SY-Futbol, gezmek ve özgürlüğüm.
     
     ŞD-Eskiden sürat delisiydin. Araba kullanırken hızına yetişilmezdi. Şimdi nasılsın?
     SY-Eskinin deli Sergen’i yok. Hızlı kullanmayayım diye cip aldım. Artık araba kullanmak bile istemiyorum.
     
     ŞD-Futbola yeni başlayan gençlere Sergen Ağabey’in tavsiyeleri olacak mı?
     SY-Yeni başlayan gençler, beslenmelerine, yatıp kalkma saatlerine dikkat etmeliler. En önemlisi disiplinli olup çok çalışmaktır. Yetenekli oyuncu her yerde tanınır.
     
     ŞD-Gelelim Nouma’ya. Sence gönderilmesi doğru muydu?
     SY-O konu yöneticileri ve Sayın Lucescu’yu bağlar. Bana bir arkadaş olarak sorarsan, Nouma’nın gönderilişine çok üzüldüm.
     
     ŞD-Saha dışında futbolu sevmediğin doğru mu? Neden?
     SY-Saha dışında futbol konuşmayı sevmem. Herkes futbol konuşuyor. Maçtan sonra bunun eleştirisini yapamam ki ben.
     
     ŞD-Kendini yetenekli buluyor musun? Sana göre Sergen Yalçın nasıl bir oyuncu?
     SY-Ukalalık gibi olacak ama ben futbolu kafamla oyunuyorum. Yapacağım hareketleri kafamda planlarım. Beynimle oynarım, o da ayaklarımı yönlendirir. Futbol zaten bir mantık oyunudur. Acayip farklı bir oyun.
     
     ŞD-Biraz özel yaşamına girelim. Aslı adlı bir kız arkadaşın var. Seviyeli bir ilişki olduğunu sanıyorum. Ufukta evlilik var mı?
     SY-Aslı cici bir kız, ilişkimiz güzel gidiyor. İki seneyi geçti. Arada beni başkalarıyla görenler oluyor ama ben Aslı ile ilişki yaşamıyorum. Seviyeli bir birliktelik bizimkisi. Ayrıca yanımda her görünen, sevgilim olacak değil. Ben Aslı’nın yara almasını istemiyorum. Beşiktaş camiasına karşı da sorumluluk duyuyorum. Evlilik; bugün de olabilir olmayabilir de. Önce Beşiktaş’ın şampiyonluğu gelir. Yoksa ben de çocukları çok seviyorum ve bir yuvamın olmasını arzu ederim.
     
     ŞD-Sergen arkadaşlarıyla ilişkilerinde nasıl bir insandır?
     SY-İyi bir arkadaşım. Dostluklarımı devam ettirmek için çaba gösterir, fedakarlık yaparım ama flört ederken sorun yaşıyorum. Özgürlüğüme çok düşkünüm. Rahatlığımı seviyor, sıkıntıya gelemiyorum. 30 yaşındayım. O yüzden evliliğin erken olduğunu düşünüyorum. Özgürlük ağır basıyor aslında.
     
     ŞD-Marka düşkünlüğün var mı? Modayı takip eder misin?
     SY-Elimden geldiğince ama bağımlı değilim. Prada, Moschino giyerim. Kendi alışverişimi kendim yaparım.
     
     ŞD-Sergen light mı yoksa maço mu?
     SY-Maço diyelim ama tam maço da değilim. Kıskancım ama kız arkadaşıma baskı yapmam. Ev hayatını, özel yaşamını etkilemezse benim eşim çalışabilir de. Karşımdaki insanı sıkmam, boğmam.
     
     ŞD-Jübileni Beşiktaş’ta mı yapmak istersin?
     SY-Oynayabildiğim yere kadar oynamak istiyorum. Ama kulüp derse ki "Sen artık çaptan düştün, iyi oynayamıyorsun", o zaman yapacak bir şey yok. Ama futbolu Beşiktaş’ta bırakmak istiyorum.
     
     ŞD-Müzik, sinema, tiyatro ile aran nasıldır?
     SY-Müzik dinlerim. Türkçe pop severim. Yabancı müziği çok sevmem. Kitap, tiyatro alışkanlığım yok. Sinema ise vazgeçilmez. Vizyon filmlerini takip ederim.
     
     ŞD-Sergen ne yer, ne içer? Yani sağlığına dikkat eder mi? Hobilerin, fobilerin?..
     SY-Bu ara pek bir şey yiyemiyorum. Balık ve et severim. Favori yerlerim vardır yemek için. Salopet ve Cafe de Paris’ye giderim. Balıkçı olarak da İskele ve Poseidon’a. Kapalı yer korkum var, asansörde korkarım. Yüksekten de korkarım ama enteresandır, uçaktan korkmuyorum. Hobilerim yüzmek ve tenis oynamaktır.
     
     ŞD-Türkiye’de en başarılı futbolcu ve antrenörler kimler?
     SY-Arkadaşlarımın hepsi başarılı. Antrenör olarak Rıza Çalımbay, Ersun Yenal, Samet Aybaba son dönemin zirvedeki isimleri. İlerde çok başarılı olacak. Fatih ve Mustafa Hoca zaten başarılarını kanıtlamışlar. Ayrıca ben yerli hocalarla çalışmaktan yanayım. Çünkü sen onları tanıyorsun, onlar da seni. Seni dinliyor, nerede oynatacağını biliyor.
     
     ŞD-Peki Sergen’in beğendiği şarkıcı ve oyuncular kimler?
     SY-İbrahim Tatlıses’i çok beğenirim. Kenan Doğulu, Serdar Ortaç’ı da. Çoğunu dinliyorum. Sinema oyuncusu olarak aktörlerde Kadir İnanır, aktristlerde Türkan Şoray’dır favorilerim.
     
     ŞD-Geleceğe nasıl bakıyorsun? Futbolu bırakınca hayalin nedir?
     SY- Şimdilik planım yok. Ama ticaret yapmam. Belki antrenör ya da köşe yazarı olurum. İyi bir takım antrenörü olmak zor değil çünkü. Ama ben günlük yaşamayı seven bir insanım. Dolayısıyla geleceğe ait plan yapmayı sevmem. Evet efendim, bir pazar keyfi de böyle noktalandı. Unutmadan, stand-up’ın ünlü ismi Cem Yılmaz ‘Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı’ yararına 5 Mayıs’ta Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’ndeki gecede sahne alacak. Ev sahibi olan Başkan Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu, Cem Yılmaz’ın bu gösteri için tek kuruş ücret almadığını söyledi. Haydi bakalım pamuk eller cebe. Biletleri Biletix’den temin edebilirsiniz. Telefon numarası (0216) 454 15 55. Yine en güzel günler sizin, artanlar benim olsun.
     
     Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr
     


MAGAZİN


Birbirlerine kızıp aşk tazeliyorlar!
Ameliyatını filme aldırdı
'Sevdiğim erkeğin ayağını yıkarım'
"Futbolu beyniyle oynayan tek sporcuyum"