Cadde Gülşen sonunda çıldırttı

Gülşen sonunda çıldırttı

25.01.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gülşen sonunda çıldırttı

Gülşen sonunda çıldırttı



Gülşen sonunda çıldırttı
Patron Mehmet Koçarslan Amerika’da olunca Reina’yı kontrol etmek bana düştü. Şaka şaka. Topu topu iki kez gidince Amerika’dan arayıp hatır koydu. "Açıldığından beri doğru dürüst uğramamışsın. Sen nasıl dostsun? Yazman şart değil, insan şöyle bir gider de havayı kontrol eder" dedi. E, ortağı Ali Ünal’ın bendeki yeri apayrı. Sonunda iki dostun birden hatırını yapayım istedim. Üstelik bu arada iki ay önce Reina’nın üstünde Çatana’nın şubesini açan iki ortak, Hasan-Mehmet Gökpınar kardeşlerin de gönlünü almış oldum. Kadim dostlarım sevgili Yıldırım Mayruk ve ortağı Barbaros Şansal ile buluştuk. Çatana’da keyifli bir yemek yedik. Balık kokoreç, fener balığında kavurma, taptaze lakerda, balık köftesi, ardından da ızgara levrek. Servisi Sait Alkan yaptı. Konuklar genelde yabancıydı. Çatana’da hep kendimi evimdeymişim gibi hissederim. Yıldırım ve Barbaros ilk kez geldiler, onların da çok hoşuna gitti. Bir de ben Mehmet Koçarslan ve Hasan’a "Yazın iyi de burayı kışın kapattığınız zaman üşümez miyim?" diye sormuş um. Valla sıcaktan patladık. Çünkü çok güzel bir ısıtma ve havalandırma tertibatı yapmışlar. Bu arada Boğaz ayaklarınızın altında. Dayanamadım, bir duble rakıyı farkına bile varmadan götürdüm. Papermoon’da iş yemeğinde olan sevgili komşum, Dijitürk Genel Müdür Yardımcısı sevgili Meltem Sayın ile bir çift arkadaşı da bize katılınca Reina’da aldık soluğu. Kimi arasanız oradaydı. Bir ara Ebru Destan yanıma geldi ve Galatasaraylı Ümit Karan ile çok yakın arkadaş olduklarını belirterek benimle tanışmak istediğini söyledi. Çok düzgün bir kız. Yanında kız kardeşi Özlem ve oyuncu-sunucu Meltem Ören vardı. Arkamızdaki masada Özcan Tahincioğlu ile Erdal Acar yemek yiyorlardı. Bir ara Seren Serengil’in ayrıldığı eşi Ozan Kaçmaz’ı gördüm. Ailesini tanırım. Kendisi de efendi ve her zaman saygılı bir çocuk. Lafladık biraz. Ardından bir baktım; Seren iki kız arkadaşıyla bara gelmiş. Büyük atılımlar içindeymiş; Yeni albüm çalışmalarına başlamış. Özel yaşamına artık çok dikkat edeceğini, bu konuda annesine söz verdiğini söyledi. Geçmişte yaptığı hataları tekrar etmeyeceğini anlattı. Bilemem artık. Sevgili Nermin Ceri ile anlaşmış. Yepyeni bir Seren olacakmış. Nermin başarılı bir basın danışmanıdır, o nedenle Seren’in attığı ilk adımı olumlu buldum. Dilerim, hayal ettiği başarıyı yakalar. Allah var, menajerlik yaptığım yıllarda beni hiç üzmemişti. Sözümü dinlemiş, çok da başarılı olmuştu. Efendim, ben mekandayken Seren ile Ozan karşılaşmadılar. Ama duydum ki ben çıktıktan sonra selamlaşmışlar. Bravo! Neyse, gelelim Reina’ya. Ali’nin dünya yakışıklısı kardeşi Erkan Ünal da şef olarak başlamış. Valla Allah o çocuğu Reina’ya gelen kızlardan korusun. Herkes çevresinde pervaneydi. Masaya her zamanki gibi Kemal baktı. Reina’daki tüm personeli seviyorum. Hepsi başarılı ve terbiyeli çocuklar. Herkese aynı tavır içindeler, müşteri ayrımı yapmıyorlar. Biraz dans ettik. Az ilerde ünlü manken Şenay Akay ile tekstilci eşi Buğra Özçetin, Berk Çiller, Hakan Kosif, sevgili Apo (Abdullah Özmelek), İlker Çebi ayrı gruplar halinde eğleniyorlardı. Her zaman efendiliği ile tanıdığım sevgili Fazıl Bilgel de yine ağır takılıyordu.

Gülşen sonunda çıldırttı
Yemekten sonra uzun süredir davet aldığım ama bir türlü gidemediğim İstanbul Princess Otel’e kahve içmeye uğradık. Aslında bir zamanlar sık gittiğim yerlerden biriydi. Özellikle sosyal hayatın içindeyken kardeşim kadar sevdiğim Cenk Eren ile Ertekin’de yemeğimizi yer, sinemasına giderdik. Ama Cenk yüzü eskir diye bir yıldır sokağa filan çıkmıyor. Valla doğru söylüyorum, Michael Jackson gibi! Davetlere de katılmıyor. Sadece şarkı söylediği gazinoya gidip geliyor. Ama helal olsun, en çok da ekstrayı da o götürüyor. Neyse Roof Restaurant’ı yenilemişler. Gerçek bir müzik adamı, Buğra Uğur başlamış. Mum ışığında içkinizi yudumlayıp yemeğinizi yerken Buğra da sizi nostaljik ve güncel şarkılarla dinlendiriyor, keyif veriyor. Çok özel bir mönü yapmışlar. Karnımız tok olmasına rağmen merakımdan baktım. Biberli karides çorbası, portakal sosunda marine edilmiş kıtır yufkalar eşliğinde sunulan taze somon balığı, levrek filetosu, mantarlı risotto... Tatlılarda ananaslı parfe... Özel bir gece için İstanbul Princess Restaurant tercihiniz olmalı. Fiyatlar da kabarık değil. Otel olduğunu düşünüp korkmayın. Pazar hariç haftanın altı günü açık. Bir de Roof Bar’ı var. 18.00-20.00 arasında da Happy Hour hizmette. Burada da yine başarılı bir müzisyen, Doğan Çakıroğlu size 21.30’dan itibaren eşlik ediyor. Telefon numarası (0212) 285 09 00. Ardından canımız Türkçe müzik dinlemek istedi. Ama Yıldırım evi tercih etti. Orta yolu bulduk, yakın diye Mix’e gitmeye karar verdik. Ben işletmeci Zehra Eti’yi aradım. Popçu Gülşen başlayacaktı, söz verdiği halde başlamamış. Bilmiyorum, Gülşen’in bundan haberi var mı? Ama çok büyük ay p. Menajeri Hakan ile Zehroş tam bir hafta konuşmuşlar, her konuda anlaşıp el sıkışmışlar. Kızcağız ağlamaklıydı. Çıldırmış. Neyse efendim, sonunda en kolay yer bulabileceğimiz mekanı, Polo 13’ü tercih ettik. Patron Necdet Göral ve başarılı işletmecisi Ali Sayar yakın arkadaşlarım ya. Nasıl olsa bir masa yaparlar diye düşündüm. Tabii haklı çıktım. Bizi, hem de en öne sıkıştırdılar. Serdar Ortaç havasındaydı. Çocuk sahnede devleşiyor valla. Çok da şıktı. İki vokali Ebru&Ebru şeker kızlar. Üst kat bile doluydu. Bir ara Deniz Akkaya, Tolga Sezgin ve Deniz’in basın danışmanı Berna’yı gördüm. Şu aralar iyi geziyorlar. Tolga, Salopet’in çok iyi olduğunu ve yorgunluğunu atmak için geldiğini söyledi. Reina’dan çıkan Ebru Destan ve arkadaşları, Rocks Otel’in patronları Havva-Ertan Ertekin, Stelyo Pipis’in konukları olarak eğleniyorlardı. Sevda Demircan, iş adamı Sadri Şener ve eşi Yüksel Yenge, Senem Çapa, Şebnem Saygınışık, İlgi Gövsa ve medyatik ne kadar isim varsa oradaydı. Bir başka masada da tonton Sabi Totah, yeni barıştığı sevgilisi Sevcan ile aşk yaşıyordu. Serdar geçmişten günümüze okumadık şarkı bırakmadı. Sezen Aksu, Hande Yener, Emel Müftüoğlu’ndan da birkaç şarkı söyledi. Biz bile masamızda oturamadık, dans ettik.

Nedim Saban en sempatik tiyatrocu bence. Üstelik de bu işe cidden gönül veren bir minik dev adam. Nedim, bildiğiniz üzere, İzmir’in meşhur tatlıcısı Hasan Usta’nın İstanbul’daki temsilciliğini almıştı. Geçenlerde 11. dükkanını açtı. Yani Allah, Nedim’e "Yürü ya kulum" dedi. Fakat Nedim buradan kazandığını gönlündeki aslana, yani tiyatroya yatırıyor, o nedenle daim olmasını diliyorum. Ben İstinye’de oturuyor, Championsa’dan alışveriş yapıyorum. Her gittiğimde de Hasan Usta’nın buradaki şubesine uğrayıp kazandibi, keşkül, tavuk göğsü, ne varsa dolaba dolduruyorum. Bu yetmiyor, sevgili Yayın Yönetmenim Rifat Ababay’a gazetede yalvarıyor, sevimli şoförü Uğur’u göndertip aynı çeşitleri Nişantaşı’ndan getirtiyorum. Sonumun ne olacağını düşünmek bile istemiyorum. Hasan Usta’nın tatlıları, Nedim gibi tatlı. Alışkanlık yaptı. Sırf bende mi? Sırdaşım İsmail Akkaya’da da. O oturduğu yerden www.yemeksepeti.com sitesine girip veriyor siparişini. Nişantaşı, İçerenköy ve Ümraniye Carrefoursa, Bakırköy, Beşiktaş, Caddebostan, Olivium Outlet Center, Caddebostan’da şubeleri var. Yakında tüm İstanbul’u kaplayacaklar. Sezen Aksu, Orhan Gencebay, Selami Şahi , Bülent Ersoy, Şener Şen, Aysel Gürel, Ayşe Hatun Önal, Nefise Karatay, Tuğba Özay da benim gibi Hasan Usta’nın tatlılarının fanatiklerinden. Siz de bir deneyin, vazgeçemeyeceksiniz. Üstelik her şubeden evlere paket servisi yapılıyor.

Gülşen sonunda çıldırttı
Geçen gün atv’nin eski dizisi ‘Tatlı Kaçıklar’ın ünlü seksi şempanzesi Yıldız Kaplan geldi gazeteye. Beni ziyaret etmek istemiş. Dünya şekeri bir kız. Yeni albümü çıktı. Ben kendisini, sevgili Cenk Eren ile birlikte seyretmiştim ekranda. Kanal D’nin tiryakisi olduğunuz yarışma programı ‘Çarkıfelek’e katılmıştı. İkimiz de sesini çok beğenmiştik. Gönül Akkor, Kibariye ve Seda Sayan karışımı. Buğulu, hoş. Albümünü dinledim, bayağı da başarılı. Şimdilerde Maksim Gazinosu’na assolist olmak üzere hazırlıklara başlamış. Olur da valla. Cıvıl cıvıl. Laf arasında bir de sırrını öğrendim. İzin alarak, sizlere aktarayım istedim. Meğer Yıldız Kaplan eski şarkıcıymış. Üstelik ayrıldığı kocası ile Ataköy Regatta’da sahne alıyormuş. Ama sonra aralarına kıskançlık girmiş. Çünkü herkes Yıldız’ın sesini daha çok beğeniyormuş. Pek çok yerden teklif almış, müzik şirketleri albüm yapmak üzere sıraya girmişler. İşte bu yüzden de müzisyen kocası Hakan Arın’dan ayrılmış Yıldız. Evlendiği zaman 16 yaşındaymış. Bir sene sonra kız arı dünyaya gelmiş. Hakan Arın, Yıldız’a "Sen hiçbir zaman şöhret olamazsın" dermiş. Şimdilerde Arın, Kartal’da Köşem Restaurant diye bir yerde piyanist olarak çalışıyormuş. Ama Yıldız ünlü bir sanatçı olacağım diye ahdetmiş. Valla bu gidişle de olur. ‘Gönül Borcu’ adlı albümünde çok güzel eserler var. ‘Arkadaş Kalalım’, ‘Gönül Borcu’, ‘Arsız’, ‘Bir Deli Fırtına’... Üstelik prodüktörü Türk Sanat Müziği’ni çok iyi bilen bir isim; Ayşe Birgül Yılmaz. Zaten Yıldız’ın albümünde yer alan eserlerden pek çoğunda onun imzası var. Yapım ise Yıldız’ın Rafet El Roman’dan devraldığı yeni şirketi Kaplan Müzik. Bence dinlenir. Bugün saat 21.00’de Kenan Erçetingöz’ün ‘Yüz Yüze’deki konuğu Çelik. Sakın kaçırmayın, son günlerin gündemdeki ismi Çelik şok açıklamalarda bulunacak. Evet efendim, bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla. Yine en güzel günler sizin, artanlar benim olsun.

Yazara e-mail: