Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

MERHUM Turgut Özal’ın bir söyleşimizde anlattığı hikâye şöyle:
Hans’la Mehmet Frankfurt’ta geç saatlere kadar çalıştıkları fabrikadan çıkmışlar.
Karınları açmış ama lokantalar kapalıymış.
Türklerin çoğunlukta olduğu bir mahalledeki meyhaneye girmişler.
Mehmet garsona “lahmacun, bol acılı Adana kebap” söyler.
Bir yandan kebabı ve lahmacunu yerler bir yandan art arda aslan sütü...
Birer porsiyon “bol acılı” daha...
Ve de art arda aslan sütü kadehleri.
Gecenin bir saatinde artık iyice efkâr basmıştır.
Hans sorar:
“Mehmet n’olacak bu Almanya’nın hali?”

Haberin Devamı

Barış Manço ve havarileri

....................

Merhum Turgut Özal bu hikâyeyi efkâr basınca herkesin aklına “memleketi kurtarmak” geldiğini, oysa ortada memleketin kurtarılacak bir durumunun olmadığını belirtmek için anlatmıştı.
Gerçekten “efkâr” ulusal meyhane kültürümüz sayılır.
Damardan şarkılar, aslan sütü, ya memleket meselesi, ya aşk acısı...

Barış Manço ve havarileri

....................

Geçen hafta bir “yeni nesil” meyhaneye gittim.
Evet...
21. yüzyılın bir söylemi de “yeni nesil...”
Daha önce bu sayfada Bodrum Bitez’deki “yeni nesil” kütüphaneyi yazmıştım.
Bu kez de “yeni nesil” meyhane...
Bildiğimiz geleneksel meyhane gibi aslan sütüyle kafalar dumanlanıp “memleket kurtarmak” tartışmalarının yapıldığı yerlerden değil.
DJ’yi şortlu bir genç kız.
Adı Gizem Çınar...
Arnavut kökenli, omuzunda da zaten Arnavut simgesi bir dövme var.
Hareketli pop parçalar çalıyor.
Herkes ayakta, ellerde aslan sütleri dans ediyor.
Mezeler nefis ve çeşitli.
“Neşe” daha girişte başlamakta.
Leonardo da Vinci imzalı ünlü tablo “İsa’nın 12 havarisiyle son yemeği”nden esinlenerek “Barış Manço ve havarilerinin son yemeği” tablosu önünden geçilerek giriliyor salona.
Giysiler, renkler, yemek mekânı aynı, yalnız kafalar değişik.
İsa’nın vücudu üzerinde merhum Barış Manço’nun kafası... Havariler ise Kenan Doğulu, Gülşen, Neşet Ertaş, Kayahan, Tarkan, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Mustafa Sandal, Cem Karaca gibi ünlüler...
Efecan Karaca ve Deniz Yazan’ın sahibi oldukları bu yeni nesil meyhanenin adı da ilginç: “Yalan Dünya...”

Haberin Devamı

“ÖLÜMSÜZLÜK ODASI”NIN İLK GÖSTERİMİ

AHMET Güneştekin’in Göbeklitepe’den esinlenerek yaptığı devasa yapıtı tamamlandı.
Önümüzdeki hafta çarşamba Haliç’teki tersanede ilk kez gösterime açılacak.
Onlarca işçi, aylardır bu yapıt için çalışıyor.
Daha önce de yazmıştım.

Barış Manço ve havarileri
Güneştekin’in devasa yapıtı “Ölümsüzlük Odası”nda sona gelindi. Yapıtın ortasındaki kara yılan “Nuh’un gemisindeki deliği bedeniyle tıkayan yılandan” esinlenerek yapıldı.

.......................

Ahmet Güneştekin’in bütün yapıtlarında bu toprakların efsaneleri yansıtılır.
Yapıtları “efsanelerin hafızasıdır.”
Göbeklitepe’yi referans olarak müthiş bir çalışma yürütmekte.
Karşılıklı çeyrek ay formatında 5’er metre yükseklikte dev alüminyum duvarlar...
Ön yüzlerinde 10 binlerce alüminyum “boynuz...”
Bunlar Göbeklitepe’deki hayvan kabartmalarını yansıtıyor.
Bütün coğrafyalarda kadim savaşçılar başlarına boynuzlar takar.
Örneğin Vikingler.
Savaşçılar öldürdükleri hayvanların ruhlarının bu boynuzlarla bedenlerine geçtiğine inanırlardı.
Duvarın dış yüzü ise on binlerce alüminyum kafatası.
Bu dökme alüminyum kafatası heykellerin yüzleri birbirinden farklı. (Dikkatli bakınca anlaşılıyor.)
Kafatasları ise 12 bin yıldan bu yana insanlığı temsil ediyor.
2 çeyrek ayın ortası boş.
İki ucun birbirine bakan aralığında ise gene yüzlerce kafatasından oluşan “tek bir kafatası...”
Çeyrek ayların girişteki uçlarından birine ise 5 metre boyunda bir kara yılan tırmanmakta.

Haberin Devamı

......................

Müthiş bir anlatım.
Devasa bir yapıt.
Çok sayıda işçi gece gündüz çalışıyor.
10 binlerce kafatasını ve boynuzu oksijen kaynağıyla çeyrek ay formatındaki yüzeylere perçinliyor.

......................

Bu yapıt ilk kez Contemporary İstanbul’da sergilenecek.
New York, Londra, Venedik ve başka sanat merkezlerine de götürülecek.

Barış Manço ve havarileri

TÜRK MUTFAĞINA “PERU ÖRNEĞİ”

PERU mutfağı küresel “ün” yolculuğunda...
Son yılların yıldızı yükselen mutfaklarından biri.
Türkiye turizmine “güneş, deniz, tarih/sanat” ötesinde yeni boyutlar kazandırmak amacıyla “lezzetlerimizi” tanıtmak stratejisinde “Peru mutfağı” örnek gösterilmekte.
“Peru gibi Türkiye’de kendi mutfağını dünya markası yapabilir” deniyor.

....................

Bodrum’da “Edition” Peru mutfağının Türkiye’deki öncüsü.
İstanbul “Swissotel Bosphorus 16 Roof” da menüsüne Peru lezzetlerini kattı.
Uğur Talayhan bu otelin ilk -Türk- Genel Müdürü.
16. kattaki roof bar ve restoranı İstanbul’un çekim merkezi yaptı.
Manzara, müzik ve gelenlerin profili çok güzel.
Şimdi de otelin ilk -Türk- master şefi Ali Ronay mutfağın başında.
Ali Şef’in lezzetlerini geçen hafta tattık.
Bize “Peru” esintileriyle bir menü sundu.
Özellikle “Peru usulü kaya levreği” parmak yedirten dedikleri gibiydi.

....................

Swissotel Bosphorus 16 Roof’ta kendisinin de içinde olduğu “Gecce” jüri üyelerine bir davet düzenlemişti.
Gecce’nin kurucusu ve Başkanı Kenan Erçetingöz’le birlikte çok keyifli saatler yaşattılar.