Cadde HASTA-HEKiM DAYANIŞMASI

HASTA-HEKiM DAYANIŞMASI

29.03.2012 - 01:00 | Son Güncellenme:

MS hastasıyla hekim ilişkisinin sürekliliği ve dayanışması tedavinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Çünkü hastaların mutlaka bir nöroloji hekimi tarafından takip edilmeleri gerekir

HASTA-HEKiM DAYANIŞMASI

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nden nöroloji uzmanı Doç. Dr. Hülya Aydın Güngör; hastalığın tanı ve tedavisiyle ilgili sorularımızı yanıtladı:

MS hastalığının tanısı nasıl konur?
Tanı koyarken; hastanın öyküsünde farklı zamanlarda sinir sisteminin farklı bölgelerinde (en az iki) hasar, kötüleşme ve iyileşme dönemlerinin olması MS açısından hekimin kuşkulanmasına neden olur. Muayenede; yine sinir sisteminin farklı bölgelerine ait bulgular saptanması, kuşkuları artırarak MS açısından laboratuvar tetkiklerine yönlendirir.

Tanı nasıl netleştiriliyor?
MS tanısını doğrulamak amacıyla farklı tetkikler kullanılır. Bu amaçla en sık kullanılan ve bugün için en hassas yöntem MR. MR, yüzde 95-99’a varan hassaslıkta MS tanısı koyulmasına yardımcı olur. Beyin omurilik sıvısının alınarak incelenmesi ve iltihabi bulguların gösterilmesi de yine tanıda önemli. Bunun dışında görme, işitme, duyu yollarının değerlendirildiği testler yapılır. MS tanısı koyarken hastanın öyküsü, muayene-MR-belden alınan sıvıdaki bulgular değerlendirilerek tanı konur.

Hangi hastalıklarla karıştırılıyor?
MS tanısı koyarken, karışabilecek diğer hastalıkların dışlanması gerekir. En sık karıştığı hastalık grubu, ‘vaskülit’ adı verilen damarlarda daralmayla seyreden hastalık grubu. Yine ülkemizde sık görülen Behçet hastalığıyla karışabilir. Lyme hastalığı da ayırıcı tanıda düşünülmeli. Vitamin-B12 eksikliği, genetik hastalıklar, sarkoidoz, bazı kanserlerin beyinde yaptığı iltihapla HIV gibi enfeksiyonlar da göz ardı edilmemeli.

Nasıl tedavi ediliyor?
MS’te tedaviyi üç başlık altında toplayabiliriz:

-Atak tedavisi,
- Koruyucu tedavi,
- Hastanın yakınmalarına yönelik tedaviler.

Koruyucu tedavi nedir?
Koruyucu tedavi, kesin MS tanısı konan ya da MS gelişimi açısından yüksek risk oluşturan hastalara uygulanan tedavileri kapsar. Burada amaç; hastaların yeni atak geçirmelerini, kötüleşme dönemlerini engellemek, atak geçirecekse bile daha hafif geçirmesini sağlamak, sinir sisteminde oluşacak sertleşmeleri engellemek. Çünkü sertleşmeler, hastalığın erken dönemlerinde daha yoğun olur.
Koruyucu tedavide basamaklı tedavi uygulanır. İlk basamakta kullanılan ilaçların hepsi iğne formundadır. Bu ilaçlar yaklaşık yüzde 30-35 oranında atak sıklığını azaltır, ataklar arası süreyi uzatır, beyinde sertleşmelerin artışını engeller. Bazı hastalardaysa birinci basamak ilaçlarla atak sıklığında azalma olmaması, sürekli kötüleşme durumunda daha ağır tedavilere yani ikinci basamağa geçmek gerekir.

Yakınmalara yönelik tedavilerin amacı ne?
Hastanın yakınmalarına yönelik tedaviler yapılır. Hastaların en sık karşılaşılan sorunları; yorgunluk, kaslarda sertleşme, kasılmalar, ağrıların ve uyuşmaların olması, idrar yakınmaları gibi şikayetlerdir. Bu nedenle hastanın yaşam kalitesini artıracak tedaviler uygulanır.


YENi GRUP iLAÇLAR ÇOK ETKiLi

Aylık, damar yoluyla kullanılan Natalizumab ve en son dünyada kullanıma giren Fingolimod grubu ilaçlar, her gün ağızdan alınır. Bunlar, ikinci basamak tedavide önerilir. Son dönemde, MS oluşumunda kronik serebrospinal venöz yetmezlik (KSSVY) hipotezi ve buna dayalı tedavi girişimleri (angioplasti) gündemde.