Cadde ‘Hayallerimi yaşıyorum’

‘Hayallerimi yaşıyorum’

30.06.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Victoria’s Secret meleklerinden Danimarkalı model Josephine Skriver, “Bir rüyada gibiyim. Arada kendimi dürtüp bunlar gerçek mi diye düşünüyorum” dedi

‘Hayallerimi yaşıyorum’

imdiye dek 300’den fazla modaeviyle çalışan model Josephine Skriver, Harpar’s Bazaar dergisine kapak oldu. Instagram hesabında 4 milyondan fazla takipçisi bulunan 24 yaşındaki manken, kariyer basamaklarını nasıl tırmandığından, özel hayatına kadar pek çok soruyu yanıtladı.

Haberin Devamı

Herkesin hayatında, her şeyin değiştiği bir gün vardır. Ama buna dair en güzel tesadüf hikayeleri modellerden gelir. Sizinkini anlatır mısınız?

Futbol takımımızla Amerika’da seyahatteydik. Times Meydanı’nda Madeame Tussauds Müzesi’nin önünden geçerken ajanstan biri spor hocama yaklaşıp model olup olmak istemediğimi sormuş. O sırada hemen “Hayır” deyip geçtik. Ama Danimarka’ya döndükten sonra da sokakta 4-5 kez durdurulupaynı soruyu duyunca biraz kafamkarıştı. Eve gidip teyzemin en yakınarkadaşlarından biriyle konuştuktan sonra gittik, kontrat yaptık.

Sonrası adım adım geldi zaten, değil mi?

Aslında başlangıçta modellik yapmaya zihinsel olarak hazır değildim. Henüz 15 yaşındaydım ve okulum benim için çok önemliydi. Önceliği ona verdim;
16 yaşındayken tüm okul yılını hep hayalini kurduğum spor akademisine katılarak değerlendirdim. Bu yüzden New York Moda Haftası’nda ilk kez şansımı denemem 18 yaşıma denk geliyor. Sonra her şey şaşırtıcı bir biçimde hızla ilerledi. O sezon
neredeyse her defileye katıldım.

Haberin Devamı

Victoria’s Secret hayatınızda nasıl bir yerde duruyor?

Hiçbir şey bir gecede olmuyor. Victoria’s Secret meleği olarak seçilmek, basamak basamak gelen bir şey. Saatler, yıllar, ter, gözyaşı ve çok çalışmak demek. Fiziksel anlamda en iyi olmanız yetmiyor; zihinsel ve duygusal olarak da maksimumda kalmalısınız. Benim için modellik kariyerinde melek olarak seçilmekten
büyük bir mertebe yok.

Nerede yaşıyorsunuz?

New York ile Nashville arasında. İkisinde de bir evim olmasını çok seviyorum. Nashville’de olmak, büyük şehrin kaosunu özlememe yarıyor. New York’tayken de Nashville’in sakinliğini özlüyorum.

Peki bu sıralar hayatınızın gidişatını özetlemeniz gerekseydi, ne derdiniz?

Hayallerimi yaşadığımı ve bir rüyada olduğumu söyleyebilirim. Arada kendimi dürtüp bunlar gerçek mi diye düşünüyorum. Beni mutlu eden şey, mesleğimin bu denli talepkâr ve tahmin edilemez olması.

Boş zamanlarınızda kendinizi nasıl şarj ediyorsunuz?

Arkadaşlarımla vakit geçirerek diyeceğim, çünkü kendime verebileceğim en iyi bakım; gülümsemek. Sürekli yolda olduğum için herkesle mesafeler arası bir ilişkim var. O yüzden boşluk yakaladığımda önceliğim aile ve dostlarımla zaman geçirmek oluyor.

Haberin Devamı

Buradan stilinize ve gardırobunuza geçelim...

Açıkçası favori gardırobum, erkek arkadaşımınki! Ondan aldığım birkaç parçayı, bendeki nadir feminen parçalarla kombinliyorum. Tek bir stile takılıp kalmadan, kendimi kutulara koymadan! Sürekli bir şeyler aşırıyorum. Görünümü güzel ayakkabı ve çantalarla tamamlamaya karşı koyamıyorum.

‘Litrelerce su içiyorum’

“Güzellik ve bakıma gelirsek; cilt bakımında her şeyi sade tutuyorum. Sabah akşam yüzümü yıkayıp nemlendirici sürüyorum. O kadar çok ürün denedim ki henüz bir favorim yok. Çalışmadığım günlerde makyaj yapmıyorum. Belki biraz kaş kalemi, kapatıcı ve maskara. Litrelerce su içiyorum ve bence bundan daha iyi bir bakım düşünülemez. Güne ılık su ve limonla başlıyorum. Su kadar önemli bir diğer şey de uykumu iyi almak.”

‘Daha azına razı olmayın!’

“Ergenliğimde umutsuz bir romantiktim. Kitaplarda, filmlerde anlatılan o aşklar için yaşıyordum. Bir şekilde erkek arkadaşım Alexander Deleon’ı buldum. Yani kendimi her anlamda daha iyi hissetmemi sağlayan kişiyi. Büyümemi ve gülümsememi sağlayan, tuhaflıklarımı seven, benim de onun acayipliklerini sevdiğim kişi... Kesin olarak öğrendiğim bir şey var: İstediğinizden daha azına razı olmayın. Böyle birini bulduğunuzda da ne olursa olsun bırakmayın.”


Yazarlar