HAYATTA AŞK DA VAR CiNSELLiK DE...

‘Kurt Seyit ve Şura’ dizisi, yepyeni karakterler kazandırdı televizyona. Örneğin daha önceki tüm rollerini unutturan ‘Petro’ karakteriyle Birkan Sokullu’yu silbaştan tanıdık.

Deniz Özturhan, Kısırkaya köyünde gerçekleşen çekimden izlenimlerini Vogue dergisi için yazdı.
Birkan’ı konuşturmak kolay olmadı, kendisi üstüne basa basa “Gayet rahatım” dese de, ara ara yanakları kızaran tatlı bir insan. O yüzden konuşmaya benim de gerçekten ilgilendiğim bir şeyden, seyahatlerinden başlayalım dedik. Yol haritasını çiziyor, yurt dışında araba kiralayıp şehirden şehire geziyor, yetmiyor gittiği yerlerin tarihini okuyor, mimarisine bakıyor, müzelerini biliyor. Tüm bunların üzerine bir de yemeği ve gece hayatını da sevmesi, her geziden üç-dört kilo alıp dönmesi adeta kaymak.

Aslı (Enver) ile çıktıkları en uzun seyahat, Aslı’nın doğduğu yer İngiltere’ye.
Gittikleri en uzak iki nokta ise Tayland ve Meksika. “Hangisi?” diye sordum, “Meksika Cancun” dedi. “Tayland, Phuket’te romantik bir tatil yapabilirsin ama daha ziyade bekar ruhuna hitap eden bir ülke” şeklinde açıkladı. Sürekli Tai yemekleri ve sabahları kahvaltıda peynir ekmek bulamamak Tayland’ı gözden düşürmüş. Halbuki “Meksika’da yaşarım, çünkü neden? Meksika mutfağı, fiesta, para bailar la bamba...” dedi.

RUS KLASİKLERİNİ OKUMUŞ

‘Kurt Seyit ve Şura’nın masalsı görselliği konusunda herkes hem fikir. Koca bir ekip Rusya’ya gittiler, Stalin’in sarayında, Moskova Kızıl Meydan’da, St. Petersburg’un tarihi evlerinde, sokaklarında çekim yaptılar. Üstelik cast’ın, dans sahnelerinde oynayanların tamamı Rus figüranlarmış.
‘Petro’, Birkan’ı oyunculukta başka bir yere taşıyan karakter oldu. Birkan aylarca Petro’yu düşünmüş; adeta ona, hırslarına, tepkilerine hak vermeye çalışmış. Bu süreçte kendini kâh Rus klasikleri okurken, kâh Petro’yu kötülükle itham edenlerin suratına deri eldiven vurup, düelloya davet ederken bulmuş.

KURALDAN ÇOK KURALCILAR
Rus kültürü hakkındaki muhabbetimiz sonlanmadı elbette. Birkan çekim dışı Rusya anılarını “Niet” sözcüğüyle özetliyor.
“Yemekte bir değişiklik mi istiyorsun, ‘Rica etsem şu sosu az koyar mısınız?’ diyeceksin... Rusya’da bu tip şeylere genelde ‘Niet’ yani ‘Hayır’ cevabı alıyorsunuz. Ruslar kuraldan çok kuralcı bir millet” diyerek özetledi Birkan.
Rus halkının yaşam zorluklarını, belki bu ‘niet’lerin arkasında biraz da o sorunların yattığını anlatmayı da ihmal etmedi.

BİRKAN’IN ‘PETRO’SU
Petro, senarist Ece Yörenç‘in özellikle üzerine düştüğü, hem sevdirsin hem kıllandırsın dedikleri, üstelik yaşanan büyük aşkın alevini entrikalarıyla harlayan bir karakter. Sordum, kendisinin tavır olarak Birkan ile ilgisi yok bir aktör olarak “İçimden Birkan’ın Petro’sunu
çıkardım” diyor...

SOSYAL MEDYA PEK ONA GÖRE DEĞİLMİŞ
“Dizilerde çiftler arası yakınlaşma sahneleri günümüzde neden bir toka açmaya, bir burun öpmeye indirgendi” diye sordum. Sansür konusunda Birkan’ın yapabileceği bir şey yok elbette.
“Aşk da cinsellik de hayatta var, neden dizide, filmde olamasın” diye açıkladı. Twitter’ı Instagram’ı yokmuş, zira arkadaş sohbetini çok seven biri kendisi. Çocukluğundan, basket oynadığı yıllardan arkadaşlarıyla beraber zaman geçirirken, bir masada herkesin cep telefonuna dalmasından hoşlanmıyormuş.

İNGİLTERE MİMARİSİNE HAYRAN
Birkan elbette bir oyuncu olarak kendisini geliştirmenin yollarını arıyor. Dizi çok zamanını almasa, tiyatro ve sinemaya da uzanmak istiyor. İngiltere’de kaldıkları dönem Aslı’nın katıldığı oyunculuk kursunun kaydına yetişememiş ama orada da İngilizce özel dersler alarak kendini upgrade etmeye bakmış. Zaten kendisi İngiltere’den, oranın mimari, kültürel, sanatsal altyapısından çok etkilenmiş.

Röportajın tamamını Vogue Türkiye mayıs sayısında okuyabilirsiniz.