‘Hem güldürecek hem ağlatacak’

İclal Aydın: ‘Olağanüstü bir buluşma’

- Dizide Melahat Çınar’ı oynuyorsunuz. Karakterinizi sizden dinleyelim...

Filiz Ekinci’nin senaryosunu yazdığı, Mustafa Şevki Doğan’ın yönettiği ‘Ege’nin Hamsisi’nde oynamayı iyi ki kabul etmişim, yoksa pişman olurdum. Senaryo çok güzel, zevkle canlandırdığım, muhteşem bir karakter. Merhameti, sevinci, sinirlenmesi ve yaşadığı güçlükler, tanıdığım kadınlardan parçalar taşıyor. Severek oynuyorum. Eşini deniz kazasında kaybeden Melahat, iki çocuğunu tek başına büyütmüş. Yemekler yapıyor, kasabada sözü dinlenen, mert, aniden parlayan ama siniri çabuk geçen ve adalet arayışı olan bir kadın.

- Rolle benzer yanlarınız var mı?

Çok kolay sinirlenip, parlamam. İclal olarak en sevdiğim özelliklerimden birisidir. Küsmemeye gayret ederim. ‘Ege’nin Hamsisi’nde olağanüstü bir buluşma olduğuna inanıyorum. Sette çok eğleniyoruz. İzleyenler hem çok gülecek hem de ağlayacak.

- Sığacık’ta, çekimler dışında zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok yoğun çalışıyoruz. Fırsat buldukça da oranın dingin, huzurlu ve güzel atmosferinin tadını çıkarıyorum. Eşim görüntü yönetmeni, ‘Kut-ül Amare’ dizisinde devam ediyor. Urla’da bir ev bakıyoruz. Şimdilik kiralamayı düşünüyoruz. Kızımı bırakamam. O, şu anda Amerika’da, yaz okulunda, inşallah dizimiz de iyi giderse, bu sene buradayız.

Bestemsu Özdemir: ‘Karadeniz şivesi ve horon dersleri aldım’

- Çekimler nasıl gidiyor?

Uzun zamandır bir komedide yer almak istiyordum. Zeynep rolünü teklif ettikleri zaman çok sevindim. Oyuncu kadromuz iyi, senaryo müthiş. Sette çok gülüyoruz. Büyük bir keyifle izlenecek. Yaptığım işe güveniyorum.

- Zeynep bir Karadeniz kızı, dizide şiveli mi konuşuyorsunuz?

Zeynep, sürekli konuş-muyor ama aile arasındayken ya da sinirlendiğinde şive devreye giriyor. Karadeniz şivesi ve horon konusunda destek aldım.

- Karadeniz’deki çekimler nasıl geçti? Sizi oranın kadınlarına benzettiler mi?

Çay kesme sahnesinde tam bir Karadeniz kadını olduğumu söylediler. Horon teperken de öyle. Otelimizde saatlerce çalışarak horon öğrendik. Zeynep, Karadeniz Teknik Üniversitesi mezunu bir mimar. İzmir’de iş buluyor. Sıfırdan bir hayata başlıyorlar.

Uğur Çavuşoğlu: ‘Eğlenceli bir karakteri canlandırıyorum’

- Dizide karadenizli Şevket’i canlandırıyorsunuz...

Benim için enteresan ve güzel bir iş oldu. Rize’nin Fındıklı ilçesindenim. Köprü Film’den böyle bir teklif geldiğinde, bugüne kadar hiç Karadenizli’yi oynamadığım için müthiş sevindim.

Şevket’in kızı Zeynep, üniversiteyi bitirip mimar oluyor. Şevket, karısını kaybetmiş, çocuklarını yalnız bırakmayacağına dair söz vermiş. Zeynep, gitmek isteyince, önce karşı çıkıyor, sonra, ‘Ben de restoranı kapatıp, Ege’de bir lokanta açayım’ diyor.

- Çekimler nasıl gidiyor?

İyi bir ekiple, güzel bir projenin içindeyim. Eğlenceli bir karakteri canlandırıyorum. Bu, mutluluk verici.

Uraz Kaygılaroğlu: ‘Deniz’le benzer yanlarımız var’

- ‘Ege’nin Hamsisi’nin diğer aile komedilerinden farkı ne sizce?

Senaryo çok güzel, karakterler iyi oturmuş ve hesaplanmış. Hepsine ayrı ayrı özellikler yüklenmiş. Fedakâr bir annenin restoran işleterek, çocuklarını yetiştirme gayreti var. Anne-oğul sevgisini derinden hissedeceğiz. Arap atı olacağına inandığım Kasap İbo karakteri var ki, izleyenleri çok şaşırtacak.

- Canlandırdığınız Deniz’i neler bekliyor?

Deniz, çok hayırlı bir evlat. Düzgün, iyi bir çocuk. Beş yıl sonra evine dönüyor ama hayali, İngiltere’ye gidip yüksek lisans yapıp, dönüşte ailesine daha güzel şartlar sunmak. Annesi gitmesini istemiyor. Deniz, bu hayalini şimdilik erteleyecek.

- Deniz’le Uraz’ın benzer yanları var mı?

Var. Deniz, babasını küçük yaşta deniz kazasında kaybetmiş, ben de dört yaşımda kaybettim. Benim de annem restoran işletiyordu, dizideki annem Melahat’in de restoranı var.