Cadde HER 15 SiGARA BiR HÜCREYİ VURUYOR

HER 15 SiGARA BiR HÜCREYİ VURUYOR

05.03.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

İngiliz bilim adamları, cilt ve akciğer kanserlerinin genetik şifresini çözdü. Araştırma, içilen her 15 sigaranın akciğerlerdeki bir hücreyi mutasyona uğrattığını ortaya çıkardı

HER 15 SiGARA  BiR HÜCREYİ VURUYOR

İngiliz bilim adamları, en yaygın türler olan cilt ve akciğer kanserlerinin genetik haritasını çıkarmayı başardı. Tedavide devrim yaratabileceği belirtilen bu gelişme bilim dünyasında heyecan yarattı.
Merkezi Cambridge’de bulunan Wellcome Trust Vakfı’nın bilim adamları, yeni bir DNA dizimleme teknolojisi kullanarak, akciğer ve cilt kanserine ait tümör ve hücreleri inceledi. Sağlıklı hücreleri öldürerek, akciğer ve cilt kanserine çeviren binlerce mutasyon (değişinim) belirlendi. Sonuçları Nature dergisinde yayımlayan araştırma, ‘melonoma’ türü cilt kanserinin DNA’sının neredeyse tamamı güneşte fazla kalmaktan oluşan 30 bini aşkın mutasyonu olduğunu saptadı. Akciğer kanserinin DNA kodu ise çoğu sigara içme sonucunda oluşan 23 bini aşkın hücre bozukluğunu kapsıyor. Kanserlerin genetik yapısının çözümlenmesi, gelecekte her bir hastaya en uygun özel tedavi biçimlerinin geliştirilmesini sağlayacak. Ayrıca bu araştırma, tümörlerin kan tahlilleriyle çok daha erken saptanmasını da sağlayabilecek.

Haberin Devamı

15 sigarada bir mutasyon
Uzmanlar, araştırma sırasında tipik bir sigara tiryakisinin içtiği her 15 sigara sonucu, akciğer hücrelerinden birinin mutasyona uğradığını belirledi. Wellcome Trust’tan Prof. Micheal Stratton, “Bütün kanser genlerini tek tek belirleyerek, farklı değişimlere uğramış kanser hücrelerini hedefleyen daha etkili ilaçlar geliştirebileceğiz” dedi.
İngiltere Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nden Prof. Carsol Caldas, araştırmayı ‘çığır açıcı’ olarak niteledi. Şimdi dünyanın dört bir yanında bu projenin parçası olarak kanser araştırmaları yapan uzmanlar insanlarda ortaya çıkan değişik kanser türlerinin genetik çözümlemesi üzerinde çalışıyor. İngiltere’de göğüs kanseri, Japonya’da karaciğer ve Hindistan’da ağız kanseri inceleniyor. Mide kanseri Çin’de, beyin, yumurtalık ve pankreas kanserleri ise ABD’de araştırılıyor. Uluslararası Kanser Gen Konsorsiyumu bünyesindeki 10 ülkede sürdürülen projenin tamamlanması en az beş yıl sürecek.

YOĞURT, SÜTTEN FAYDALI
- Hazır yiyecekler, katkı maddeleri, hormonlu sebze ve meyveler kansere yol açıyor.
-Kanserle mücadelede yoğurt sütten daha yararlı. Sindirim sisteminde mukus üremesine neden olan süt kanseri besleyebiliyor. Süt yerine tatlandırılmamış soya sütü tüketildiğinde kanser hücreleri aç bırakılabiliyor.
-Şekerin bulunması ve kullanılması yaygınlaştıkça kanser vakalarının arttığı belirtiliyor. Özellikle şeker hastalarının kullandığı tatlandırıcılar aspartam içerdiği için tavsiye edilmiyor. Özellikle şekerle beslenen kanser hücrelerinin şekerden yoksun kaldığında gerilediği konusunda uzmanlar hem fikir.
-Asitli ortamda gelişen kanser hücreleri için et de besin kaynakları arasında. Sindirimi zor olan et, ihtiyaç duyduğu enzimi bulamadığında bağırsaklarda birikerek
çürüyor ve toksin üreterek kanseri tetikliyor. Et tüketimi azaldığında kanserli hücrelerin zayıfladığı görülüyor.
-Yüzde 80 taze sebze, meyve ve kepekli tahıllardan oluşan diyet vücudu bazik (alkali) ortamda tutar. Yüzde 20 de fasulye gibi pişmiş gıdalardan oluşabilir. Taze sebze suları kolayca emilip 15 dakika içinde hücre düzeyine ulaşabilen, sağlıklı hücreleri besleyen ve çoğalmalarını hızlandıran canlı enzimler içeriyor.
-Yüksek kafein içerikli kahve, çay ve çikolata da uzak durulması gereken besinler arasında. Yeşil çay kanserle savaşmak için iyi bir alternatif.
-Mikrodalga fırına plastik kap koyarak besinin değeri bozulmakta.
-Dondurucuya pet şişesiyle konan su, hem değerinden kaybediyor hem de plastiğin içindeki dioksinin suya karışmasına neden oluyor. Dioksin kimyasalları kansere, özellikle de göğüs kanserine neden oluyor.

Haberin Devamı

- Konserve balıklar, bazı balık türleri ve balıklarda bulunan cıva da mide kanserine yol açabiliyor. Çevre kirliliği, özellikle denizlerin atık maddelerle dolması, radyasyonun artması balıkları zehirlediği gibi sağlıksız organizmaları da taşıyıcı hale getirebiliyor. Balık ağırlıklı beslenen Japonlarda da mide kanserinin artmasının nedeni olarak denizlerdeki söz konusu kirlilik gösteriliyor.
-Sebze ve meyvenin az tüketildiği ülkelerde kanser vakalarına daha çok rastlanıyor. Eskiden Japonya’da bağırsak kanserine yakalananların sayısının çok yüksek olduğu ve bunun nedenin de az sebze ve meyve tüketimi olduğu belirtiliyor.


DOKTORLARIN KEMOTERAPİ ÇELİŞKİSİ
Kemoterapi, hızlı çoğalan kanser hücrelerini yok ederken, kemik iliğindeki ve sindirim sistemindeki hızlı büyüyen sağlıklı hücrelere de zarar veriyor. Kanser hücrelerini yok eden radyasyonun aynı zamanda sağlıklı hücrelere de zarar vermesi uzmanların elini kolunu bağlıyor. Başlangıçta tümörün küçülmesine yol açan kemoterapi, uzun vadede tümörle başa çıkamıyor.
Kemoterapi ve radyasyon nedeniyle toksin yüklenen vücudun bağışıklık sistemi zayıflıyor. Bu da çeşitli enfeksiyonlara ve komplikasyonlara yol açıyor.
Uzmanların bir kısmı kemoterapi ve radyasyonun kanser hücrelerinde mutasyona neden olduğunu ilerleyen zamanda kanserli hücrelerin dirençlerinin arttığını iddia ediyor. Ameliyat tedavilerindeki en büyük sorun ise cerrahi işlem sırasında kanserli hücrelerin sağlıklı organlara sıçraması.


KISA BiLGiLER

Kanser en basit tarifi ile; vücudumuzun herhangi bir yerinde başlayan, ‘nedenini bilinmeyen doku bozukluğu’ olarak tanımlanıyor.
Hormon tedavileri, hazır yiyecekler, doğum kontrol hapları, kirli hava, güneş ışınları, deodarantlar, fazla kilolar, alkol, esrar, hareketsiz yaşam, stres ve hatta C vitamini, şeker, fazla tuz, balıkların bazı türleri, süt bile kanseri tetikleyenler arasında.
İlkel insanlar kansere yakalanmıyordu çünkü her şey doğaldı. Gelişmiş insan doğayı tahrip ederek, kansere de davetiye çıkarmış oldu. Aynı tür kanser aynı yaştaki iki insanda farklı gelişebiliyor.
Profesyonel atletlerde kanser daha az görülüyor.
Kalıtım ve yaşla birlikte, hormon tedavisi, hamilelik, doğum kontrol hapı, deodarantlar, stres, hazır yiyecekler ve fazla kilolar da meme kanserini tetikleyebiliyor.
Kuzey Amerika ve Kanada gibi zengin ülkelerde göğüs kanseri yoksul ülkelere göre daha fazla görülüyor.
Genç yaşta doğuran, emziren ve çocuk sahibi olan kadınlarda göğüs kanseri riski daha az.
1945-1992 yılları arasında tüm dünyada gerçekleşen 149 savaşta 23 milyon insan öldü. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre; her yıl 7 milyon 400 bin kişi kanserden ölüyor. Şu anda dünyada 25 milyon kanser hastası var ve her yıl 12 milyon yeni kanser tanısı konuyor. Bu da kanserin nasıl sinsi bir düşman olduğunu kanıtlıyor.
Son 40 yıldır kanser araştırmaları için ayrılan bütçenin tamamı 200 milyar dolarken, bugün dünyada dakikada 1.9 milyon dolar askeri harcama yapılıyor.
Avrupa ve İngiltere’de bağırsak kanseri vakaları çoktu ancak halk bilinçlenmeye başladığından bu yana azalma da görüldü. Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de ise birçok ülkeye göre bağırsak ve mide kanseri daha az. Uzmanlar bunun en belirgin nedeni olarak meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeyi gösteriyor.
Madenlerde çalışanların kansere yakalanma riski yer üstündeki insanlardan 3 kat daha fazla.
Radyasyonun arttığı ülkelerde kan ve akciğer kanser vakalarında artış görülüyor. Örneğin, uzun süredir savaştan etkilenen Irak’taki kanser artışlarına değinen uzmanlar, aynı sonuçları Filistin ve Afganistan’da da gördüklerini belirtiyorlar. Bombaların yaydığı radyasyon, bölgedeki ölümden kurtulan bütün sivillerin yaşamını tehdit ediyor. Hala Rusya ve çevresindeki etkisini sürdüren Çernobil nasıl ki lösemi ve akciğer kanserinde büyük artışlara neden olduysa, savaşların olduğu her yerde insan sağlığı tehdit altında.
Alkol, önce siroza ardından karaciğer kanserine neden oluyor. Alkolün yol açtığı kanserin, çoğunlukla metaztasa neden olabileceği ileri sürülüyor.
Herkesin vücudunda kanser hücreleri var. Bu kanser hücreler, birkaç milyara kadar çoğalmadıkça standart testlerde görülmüyor. Bir insanın yaşamı boyunca vücudunda, 6 ile 10 kez kanser hücreleri oluşabiliyor. Kişinin bağışıklık sistemi güçlü olduğu zaman kanser hücreleri yok ediliyor ve çoğalarak tümör oluşturmaları engelleniyor.