Cadde ‘Hiçbir yorgunluk böyle huzurlu gelmemişti’

‘Hiçbir yorgunluk böyle huzurlu gelmemişti’

06.06.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

İkiz bebeklerini kucaklarına alan Pelin Akil-Anıl Altan çifti, “Tarifsiz bir duygu. Hiçbir yorgunluk bu kadar huzurlu gelmemişti, her anına bin kere şükrediyoruz” dedi.

‘Hiçbir yorgunluk böyle huzurlu gelmemişti’

Pelin Akil-Anıl Altan çifti, geçtiğimiz ay dünyaya gelen ikiz bebekleri Alin ve Lina’yla tarifsiz duygular yaşadıklarını söyledi. Evliliklerinde üç yılı geride bırakan ikili, “İyi ve kötü, sırt sırta her geçen gün, her tecrübeyle daha da artan aşk... Bu, onsuz imkansız keyifli bir yolculuk” diyor. Çift’le Wyndham Grand İstanbul Kalamış Otel'de buluştuk, birbirlerine olan aşklarını, yeni hayatlarını ve bayramları nasıl geçirdiklerini konuştuk.

Haberin Devamı

Öncelikle tebrik ederim. İkiz bebeklerinizi geçtiğimiz ay kucağınıza aldınız. Anne-baba olmak nasıl bir duygu?
Pelin Akil: Tarifsiz... Hani söylendiğinde kızdığımız, “Anne olunca anlarsın” lafının ne kadar doğru olduğunun en büyük cevabı. Bu aralar çok yoruluyoruz ama hiçbir yorgunluk böyle huzurlu gelmemişti, her anına bin kere şükrediyoruz. Beş dakika ev dışında bir işimiz olsa, kokularını, yüzlerini ve yanlarında olmayı özlüyoruz.
Anıl Altan: Birbirini seven iki insandan ortaya çıkan iki can, gerçekten tarifsiz...
P.A.: Aslında anne-baba kavramına, duygusuna biz de yeni alışmaya başladık. Hele doğum sırasında ilk anne karnından çıktıkları anı, ilk seslerini duyduğumdaki duygularımı ve görüntüyü hiç unutmayacağım.

Haberin Devamı

Çocukların ikiz olacağını duyduğunuz an neler hissettiniz?
A.A.: Biraz geç öğrendik, tek olduğunu zannediyorduk, bizim için tam bir sürpriz oldu. Büyük bir şaşkınlıkla ‘Ya ne yapacağız şimdi?’ dediğimi hatırlıyorum (gülüyor).
P.A.: Asıl karnımda hareket ettikleri ilk anki heyecanımı unutamam, hamilelik serüvenimde en çok karnımdaki hareketlerini özleyeceğim.

Bebekler kime benziyor?
P.A.: Şu an çok minikler ama görenler Alin’i Anıl’a, Lina’yı bana benzetiyor.
A.A.: Ben henüz ne Pelin’e, ne de kendime benzetemiyorum (gülüyor).

Evde bakıcı yok sanırım. Nasıl bir iş bölümü yaptınız?
P.A.: Bakıcımız yok ama ihtiyacımız olmayacak diyemem. Annelerimiz şu an üç gün aralıklarla görev değişimi yapıyor... Anıl zaten benimle hep ayakta... Ama annelerimiz olmasa ne yapardık, gerçekten bilemiyorum. Keyifle koşa koşa geliyorlar torun koklamaya. Allah onlardan razı olsun, iyi ki varlar.

Çocuklardan dolayı ekrana ara verecek misiniz?
A.A.: Ben ara vermeyeceğim, öyle bir lüksümüz yok, iki bebekle (gülüyor)...
P.A.: Ama ben bir müddet olamayacağım sanırım. Anne olmanın tadını çıkarıyorum. Zamanı gelince, tabii ki işimi çok seviyorum ve sevdiğim işi yapmaya devam edeceğim.

Kısa bir süre oldu ama çocuk sahibi olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
P.A.: Şu kısacık süre içinde bile biçok şeyi değiştirdi. Sana muhtaç iki can... Neyle karşılaşacaklarından habersiz, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bizim de daha önce tecrübe etmediğimiz bir şey, onlardan farkımız yok. Beraber öğreniyoruz, yol arkadaşlarıyız birbirimizin.
A.A.: Önce telaşlı bir hayata başladık ama şimdi yavaş yavaş ayak uydurabildik. Sana seni öğretiyorlar, hayatımızın hatırlamadığımız dönemini onlara bakıp yaşıyoruz. Hem onlarla, hem kendinle hem de ailenle daha farkında ve anlamlı bağ kuruyorsun.

Haberin Devamı

Evlilikte üç yılı geride bıraktınız... Evlilik, aşkı öldürüyor mu?
P.A.: Evlenmiş olmak için evlenenler, sırf evliliğe, aşık olup karşısındakini tanımadan, kalbini, fikrini bilmeden, aynı eve girenler için bu söz söylenebilir. Ancak birbirini iyi tanıyan, hiçbir çıkar barındırmayan, sadece birbirlerinin kalpleri ve ruhlarını önemseyen, diğer tamamlayıcı parçasını bulmuş kişiler için, onsuz imkansız keyifli bir yolculuk.
A.A.: İyi ve kötü sırt sırta geçen her gün, tecrübeyle daha da artan aşk, hatta bizim kelimelerle değerini düşüremeyeceğimiz bir bakış ve hareketlerle anlaştığınız, anladığınız, bir olduğunuz hale evriliyor.

Haberin Devamı

‘Bizim için bayramlar eskimedi’

Bayramlar sizin için nasıl geçiyor?
P.A.: Anıl babasıyla bayram namazına gider, sonra fırından ekmek alıp gelir, kahvaltımızı ederiz ve sonra kıyafetlerimizi giyip, sırayla birbirimizin aile büyükleri, akrabalarımız ve arkadaşlarımızla bayramlaşmaya gideriz. İlk günün kapanışını, Anıl’ın anneannesinde yemek yiyerek yaparız... Diğer gün de benim babanemin elini öpmeye gideriz ve sırayla tüm akrabalar ve arkadaşlarla bayramlaşırız.

Bu bayram da sizin için farklı geçecek... İleride çocuklarınıza eski bayramları yaşatmak ister misiniz?
A.A.: Bizim için bayramlar eskimedi. Çocuklar söylenenleri değil, gördüklerini yapar. Bizler de aynı şekilde bu gelenek ve göreneklerimizi kızlarımızla devam ettireceğiz.

‘Anıl sabırlı, Pelin açık sözlü’

Birlikte yeni bir şeyler yapacak mısınız? Yeni projeler var mı?
P.A.: Birlikte yapmayı planladığımız, yazdığımız projeler var. Bunun dışında eğer ‘Çember’ ve ‘Bittin Sen’ gibi ikimizin de keyifle dahil olacağımız diziler-filmler olursa, tabii ki tekrar beraber oynamaktan mutluluk duyarız. Onun dışında okuduğumuz senaryolar var, ikimiz ayrı ayrı da oyunculuk kariyerimize devam edeceğiz.
A.A.: Ama bu sürede @pelinanıl YouTube kanalımızdan bizi izleyenlerle iletişim halindeyiz. Çok güzel mesajlar geliyor. Ailemiz dediğimiz kocaman bir kitlemiz var.

Haberin Devamı

Teklif gelse ikizlerle reklamda oynar mısınız?
A.A.: Bu kadar erken yaşlarında olmasa da, ilerleyen zamanlarda onlar için sağlıklı koşullar oluşturulur, hepimizin keyif alarak çektiği, geriye baktığımızda gülerek izleyeceğimiz bir teklif gelirse, neden olmasın?

Pelin’le Anıl birbirine ne kadar benziyor? Benzer ya da farklı olduğunuz noktalar neler?
P.A.: İkimiz de bulunduğumuz ana hizmet etmeyi, gülmeyi, eğlenmeyi, keşfetmeyi ve yaşamayı çok seviyoruz.
Ayrı olduğumuz noktalar, Anıl çok sakin ve sabırlıdır.
A.A.: Pelin, daha sabırsızdır, açık sözlüdür ve ne hissediyorsa o an söyler. Birinden rahatsızsa, hoşlanmadıysa da açıkça belli eder, tam tersi mutluysa da... Ben kolayca belli edemem, daha zor ‘Hayır’ derim.

Yeni anne-baba olmuş bir çift olarak, çocuk istismarı haberlerini duyduğunuzda neler hissediyorsunuz?
P.A.: Bu, anne-baba olmak dışında, insan olanın anlayabileceği bir kavram değil. Konuşuluyor ve yaşanılıyor olması bile çok üzücü. Bir de cezaların ağır ve caydırıcı olmayışı, beraat kararları aklımızın almadığı, alamayacağı şeyler.
En büyük görev, ailenin çocuğunu özenle, sevgiyle yetiştirmesi, iletişimde, sevgide ihmal ve şiddet olmaması, her şeyin birlikte paylaşabilmesinde yatıyor.
A.A.: Zamanında sevgisiz, şiddetle istekleri karşılanmadan büyüyen kişilerin, yarının bu duruma sebep olanlar olduğu görülüyor. Umarım bundan sonra ne bir çocuk, ne de bir canlı için böyle haberler okumayız.