Avrupa’nın yeni New York’u: Berlin

Haberin Devamı

YURTDIŞI RAPORU
Bundan 3-4 yıl önce Londra’da yaşarken CNN International’da spiker olarak çalışan Andrea De Fotis adlı bir arkadaşım vardı. Aslen Chicago’lu olan Andrea, yıllarca Berlin’de yaşamış, daha sonra Londra’ya taşınmıştı. Andrea, sürekli gri ve kasvetli Londra’dan ne kadar nefret ettiğini, Berlin’i ne kadar özlediğini anlatır dururdu. O zamanlar ben “Londra varken Berlin’i kim ne yapsın” diye düşündüğümden onun bu hallerini pek anlamazdım. Sonradan fark ettim ki Berlin son yıllarda Avrupa’da özellikle genç insanlar arasında gerçek anlamda “trendy” bir şehir haline gelmiş.

Avrupa’nın başkenti
Yenilenen binaları, yolları, müzeleri, gece kulüpleri, yükselen modern inşaatlarıyla; her gidişinizde sizi farklı bir çehreyle karşılayan Berlin’in bir trend olarak yükselişi; özellikle 90’larda AB’nin “resmi olmayan başkenti” rolüne soyunmasıyla başladı.
Kent, birbiri ardında açılan sanat galerileri, uluslararası film festivalleri ve kentin çok kültürlü yapısını yansıtan sanat ve moda etkinlikleriyle Avrupa’nın “kültür merkezi” olmaya da aday oldu.
Ancak Berlin’in genç Avrupalılar için bir çekim merkezi haline gelmesinin en önemli sebebi kozmopolitliği.
Özellikle Stockholm, Kopenhag, Oslo, Prag gibi homojen nüfuslu Avrupa başkentlerinde yaşayan genç ve açık fikirli insanlar, artık göçmen nüfusun daha fazla yaşadığı, daha renkli ve çok kültürlü şehirlerde yaşamak istiyorlar. Son olarak Stockholm’de yaşayan İsveçli fotoğrafçı Stefan Bladh’dan da “Bıktım bu Avrupa’nın yeni  New York’u: Berlinsıkıcı kentten, Berlin’e yerleşmek istiyorum” lafını duyunca “tamam” dedim, “Avrupa’nın yeni New York’u Berlin oluyor!”

80’lerin New York’u gibi
Nitekim Avrupa’da Berlin’i sık sık 80’li yılların New York’uyla kıyaslıyorlar. Bunun en büyük sebebi ise kentin merkezi kesimlerindeki ucuz kiralar, her yerde karşınıza çıkan graffitiler ve de şehirde hissettiğiniz karşı konulamaz “yaratıcılık” duygusu. Bu anlamda Berlin’in en “cool” mahallesi ise şüphesiz Türklerin de yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg. Berlin’de alternatif sanat camiasının başkenti haline gelen Kreuzberg’i anlatmak için apayrı bir yazı gerekir. O yüzden bu yazıyı burada noktalayıp; işin bir de Türkiye boyutuna bakmakta fayda var.


YURTİÇİ RAPORU
‘Disiplin ve düzen’ bu kentte şart değil!
Berlin’in Avrupa’nın “hip” kenti olarak yükselişi, tabii ki bizi de etkiledi. Bunda, son yıllarda orada yaşayan Türklerin arasından şahane sanatçıların, sinemacıların çıkmasının da etkisi büyük. Ama bazılarındaki Berlin sevgisi bununla açıklanamayacak denli yoğun. Etrafımda ciddi anlamda Berlin hastası olan, her izninde soluğu Berlin’de alan bazı gazeteciler var, onlara bu aşkın sebebini sordum:
Miraç Zeynep Özkartal (Milliyet): “Şu anda Avrupa’da çağdaş sanatın kalbi Berlin’de atıyor. Hakiki bohemliğin yaşandığı ender yerlerden biri. Ayrıca orada kendimi çok özgür hissediyorum. Özellikle de duvar yıkıldıktan sonra Berlin’e her gidişimde gözümün önünde yeni bir tarih yazılıyor.”
Ufuk Özbir (Sabah): “Berlin’in en çekici yönü, Almanya’nın diğer pek çok şehrine hükmeden donukluktan uzak olması. Almanya’yı ve Almanları tanımladığı düşünülen, meşhur ‘Diziplin und Ordnung muss sein!’ (Disiplin ve düzen şarttır!) klişesi, Berlin’in renkli kaosunda, hiç akla gelmez. Bunda duvarın yıkılmasının ardından şehre adeta akın eden entellektüeller ve sanatçıların olduğu kadar, şehrin dokusunu çok çeşitli şekillerde (kamuya açık parklarda mangal yapmayı Almanlara bile alıştıran Türkler gibi) değiştiren göçmenlerin de büyük payı var.”
Asuman Çetiner (Cumhuriyet): “Berlin bir kere çok kozmopolit, dünyanın her yerinden insanlar var. Ayrıca her milletten insan kendi kültürünü kendi lokantalarında, barlarında istedikleri gibi yaşatıyor. Çok da güzel bir doğası var.”
Son olarak Berlin’deki “gezilesi-görülesi” yerlerden birkaç öneri: Kreuzberg’deki Markthalle, Alexanderplatz’daki Kellerclub, Maksim Gorki Tiyatrosu, Jüdisches Museum, Potsdamer Platz, Wannsee Gölü’ndeki Tavuskuşu Adası, Prenzlaurberg’deki Hausbar.


TIRIŞKA TREND
Derbilerden önce spor yorumcularına skor tahmini sorulduğunda sanki başka ihtimal varmış gibi “Bu üç ihtimalli bir maç” şeklinde beyanatlar verilmesi trendi sona ersin! Bahadır-İstanbul