Cadde İş yoksa reklam yapmanın anlamı yok

İş yoksa reklam yapmanın anlamı yok

23.07.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Oyuncu Nilüfer Açıkalın, “İşimi iyi yapmaktan başka bir kaygım olmadı hayatta. İş yoksa reklam yapmanın da anlamı yok gibi geliyor bana.?Ama reklam olunca da iş geliyor” diyor

İş yoksa reklam yapmanın anlamı yok

Son olarak “Broken Angel” filminde rol alan ünlü oyuncu Nilüfer Açıkalın, yedinci kitabı “Yoldan Çıkmış Öyküler”i piyasaya çıkardı. Daha önce “Bıçak Sırtı”, “Çocuk Oyuncağı Değil”, “Saklı Safkan”, “Yıkık Aşklar Diyarı”, “İyiler Yalnız Gezer” ve “Çatlak Zamanlar Geldi” kitaplarını okucuya sunan Açıkalın, “Öyküler yazabiliyor olduğum için Tanrı’ya minnettarım” diyor. İki yıldır Kanal D’nin “Arka Sokaklar” dizisini yöneten Orhan Oğuz’la evli, 19 yaşında bir de erkek çocuk sahibi olan Açıkalın, bir yandan da müzik çalışmalarıyla uğraşıyor. 

Daha önce Milliyet’te köşe yazarlığı da yaptınız. Bu yazı işini ciddiye almanıza birileri mi önayak oldu, yoksa siz “Yazmam gerek” mi dediniz?
Harflerle ilk tanıştığımda ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumu hissetmiştim o anı çok net hatırlıyorum sonrasında ‘su gibi’ derler, öylesine öğrendim. Yazarken hikâyeler yazdığımın bile farkında değildim başlarda... Benim için biçilmiş bir görev gibi neden yazdığımı sorgulamadan yazıyordum. Kitap olurmuş, olmazmış bunları düşünmemiştim bile. Kelimelerin dansı, beni yaşamla barıştırdı.
 Yazmak yaşama tek başına tutunmanın ve ayakta kalmanın bir yolu. Sonra “Bıçak Sırtı”ndaki hikâyeleri bir araya toplayıp Metin Kaçan’a verdim okuması için, o ve o dönem Gendaş Yayınevi’nde bulunan herkes hemen yayımlanmasını istedi ve hemen yayımlandı yine jet hızıyla.... İlk kitap ellerime düştüğünde eski bir dostla karşılaşmış gibiydim. 

Kitap isimleriniz de çok güzel, isimleri belirlerken danıştığınız birileri oluyor mu?
Öyle kendiliğinden dökülüyor isimler.... Öyküme son noktayı koymadan kimseye okutmam. “Çocuk Oyuncağı Değil” kitabımın isim babası Metin Kaçan.

Yazıp bitirdikten sonra ilk kime okursunuz?
Yazıp bitirdikten sonra bir kenara koyar üç, beş ay hiç okumam. Sonrası ilk okumadır, kendime okurum ve çok acımasız bir eleştirmenim kendime. İkinci okumalar, Orhan, kardeşim, oğlum, aile, iyice coştuysam herkese okurum. 

‘Çok gizleniyorum belki’

Onlarca dizi çekiliyor ama son dönemde bu yönünüzle çok gündemde değilsiniz, neden?
Kader utansın! Şaka bir yana ben de bilmiyorum. Herhalde akıllarına gelmiyorumdur, çok gizleniyorum belki. Oyunculuk dışa dönük olmayı gerektiren bir meslek, piyasa yapmak diye bir şey var ve bu durum benim en beceremediğim iş. Bir yerlerde görünüp, gezip, tozup vs. haber olmak falan aşırı efor isteyen işler, boşuna zaman kaybı gibi, ben zaten bu gibi zamanlarda gergin olurum ve hiç de iyi olmaz. Birkaç kez denedim beceremedim.
İşimi iyi yapmaktan başka bir kaygım olmadı hayatta. İş yoksa reklam yapmanın da anlamı yok gibi geliyor bana ama reklam işi çağırıyor. Bir nevi kısır döngü. Ben çizginin dışında durmayı seviyorum. Zaten ilkesizlik ilkesiyle işleyen bir sistem var. Benim oynayacağım rollerin de bir gün zamanı gelecektir ya da gelmez belli olmaz.  

Son dönemde yapılan dizileri beğeniyor musunuz?
Yıllardır dizi izlemiyordum. Belli bir saatte bir yere odaklanma fikri özgürlüğüme zarar veriyor diye düşünüyordum ama “Elveda Rumeli” beni televizyona çaktı diyebilirim. Bir de “Avrupa Yakası.” Bu dizilerdeki tüm oyunculara bayılıyorum. Zaten bir dizide tüm oyuncu kadrosunun arasındaki uyum tamsa iş o zaman iyi oluyor. Birçok saçma işte iyi oyunculukları heba olan arkadaşlar da var. Önemli olan tüm elementlerin kimyasının birbirini tutması. Buna ekip de dahil.

‘Oğlum benim ışığım’

Oğlunuz Tunç kaç yaşına geldi. O da babası ve sizin gibi sanata ilgi duyuyor mu?
Oğlum 19 yaşında ve Marmara Üniversitesi’nde resim bölümü öğrencisi... Bu yıl üçüncü sınıfa geçti. Tastamam bir sanatçı yetişiyor ve bu beni çok gururlandırıyor. Çok iyi gitar çalıyor, çok da yakışıklı ama yetenekli olmasına rağmen oyunculuk yapmak istemiyor. Resim, fotoğraf ve müzik üzerinde yoğunlaşacak gibime geliyor. Işığım o benim.

Yakında ekrana, beyazperdeye yönelik yeni bir çalışmanız olacak mı?
Orhan Oğuz ile 10 sene önce birlikte yazdığımız bir film projesinin önümüzdeki sene çekilme ihtimali var, en yakın ihtimal bu... Uzak ihtimalleri hiç saymayacağım. 

Bir ara müzik çalışmaları yaptınız, albüm niyetiniz var mı?
Müzik meselesi benim kariyerimin düğüm noktası şu anda... Altı senedir durmaksızın çalışarak kırk tane, yepyeni, taptaze, mis gibi, evlere şenlik şarkı yazdık, besteledik, kayıtlarını yaptık. Şarkılarımızın mimarı Gökhan Dabak, mizahçı biliyorsun, onun bakış açısı çok farklı ve çok özgün.
Ben önce sadece solist olarak işe katıldım ama kendimi direk işin mutfağında buldum yıllar içinde birlikte yazıp bestelemeye de başladık, ondan çok şey öğrendim ve öğrenmeye de devam ediyorum. Birkaç ay önce şarkılarımızın en uç örnekleri diyebileceğim altı tanesini internet üzerinden dinleyicinin beğenisine sunduk, nilüferaçıkalın.com adresinden ulaşıp dinleyen on bine yakın kişi halinden epeyce memnun görünüyor.
Şarkılarımızı herkese sunup gönüllerine su serpeceğimiz zamanları iple çekiyorum.  Bize ve işimize inanan arkadaşlarımızın da işe dahil olmalarıyla hızlı bir çalışma sürecine daha girdik. Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde, Orhan Topçuoğlu, Cengiz Baltepe, Gökhan ve ben kışa yine önce sahne, sonra albüm, niyet bu.