Cadde İsimsiz kahramanlara bulaşıyoruz

İsimsiz kahramanlara bulaşıyoruz

25.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tempo'ya konuşan Ata Demirer siyasi esprilerin az olmasını iki nedene bağlıyor: "Eski dönemdeki gibi komik, karizmatik siyasetçi yok. İkinci neden de şimdikiler sert ve ürkütücü"

İsimsiz kahramanlara bulaşıyoruz

axcaf011.jpg Ata Demirer uzun bir sessizlikten sonra, fazla kilolarının neden olduğu bir rahatsızlık sonucu aylar süren bir tedavi dönemi yaşadı. Sonunda 'Hacıyatmaz' adlı bir programla ekranlara döndü. Ama maya tutmamış, 'Hacıyatmaz' sessizce ekranlardan çekilmişti. Bugünlerde yine karşımızda Ata... Bir yandan yeni sahne gösterisiyle izleyicileri kahkahaya boğarken, diğer yandan Gani Müjde'nin yeni filmiyle beyazperdede karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Tamamen değişik. Ama yine de birkaç eski klişeyi kullanmak zorunda kaldım. Mesela Bülent Ersoy'u. "Yine Bülent Ersoy taklidi var" diye eleştirebilirler; ama 'Popstar Alaturka' gibi bir programa nasıl duyarsız kalabilirim. O program müthiş, Orhan Ağabey'e de gülüyorum açıkçası. Orada Hacivat-Karagöz durumları oluyor. Ama bunun dışında, yüzde 95'i farklı hikâyeler üzerine kurulu. Uzun bir rahatsızlık döneminden sonra, yol kazasına uğrayan bir televizyon programı ve şimdi de yeni oyun ile tekrar sahnedesiniz. Yeni gösterinizin, 'Tek Kişilik Dev Kadro'dan farkı nedir? Bu, tamamen dışarıya açık ve hepimizin dünyası. Siyaset de var, reklamlar da... Televizyondaki makaralar ve sosyal hayata dokundurmalar da... İzleyici karar verecek, ama ilk veriler çok iyi. İlk program Ata Demirer'in dünyasını anlatıyordu. Şimdiki? Eleştirerek eğlendiriyor Tiyatroda bir adamımız var. Perde arasında seyircilerin arasına karışır ve neler konuştuklarını dinler. Ajan gibi. Sonra kulise gelir, duyduklarını anlatır. Oyunun tutup tutmayacağını o anda anlarsın. Saha gözlemcisi gibidir. Hayatımızdaki en önemli adamdır. Henüz birkaç gösteri oldu. Verilerin iyi olduğunu nasıl anlıyorsunuz? Gazete okurken, "Oha be kardeşim" dediğim olayları koyuyorum. Genel olarak beni gerçekten şaşırtan durumları. "Siyasi espriler var" diyorsunuz. Bunları hangi kritere göre seçiyorsunuz? Mesela Başbakan'ın bir balyoz sayesinde hayatta kalması çok şaşırttı. Amerikan Başkanı'nı bir ordu ile koruyorlar, bizde balyozla otomobilin camını kırıyorlar. Komik değil mi? Ama bunlar azınlıkta. Toplasanız beş dakikayı bulmaz siyasi espriler. Genelde, "Biz bu hayatı yaşıyoruz sevgili dostlar, çok acayip değil mi?" diyen bir oyun bu. Eleştirerek eğlendiriyor. Siyasette neler şaşırtıyor sizi? 'Etliye sütlüye karışmıyoruz' Bana göre iki nedeni var. Kamer Genç dışında, eski dönemdeki gibi komik, karizmatik siyasetçi yok. Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turgut Özal gibi kişilikler yok. Doğal olarak onların hoşgörüsü de yok. Yani materyal zayıf. İkinci neden de şimdikilerin sert ve ürkütücü olması. İçinde bulunduğumuz atmosfer, insanı hoşgörü konusunda kuşkuya düşürüyor. Onların kendi aralarındaki sertliğini görünce, "Aman ağabey biz de araya girip yanmayalım" durumları oluyor. Yoksa yapılacak çok şey var. Hoşgörü konusu önemli. Terzilerle ilgili bir espri yapıyorsun, terziler ayaklanıyor. Yeni dönem komedyenlerde, siyasi eleştirilere pek rastlanmıyor. Söylendiği gibi, 12 Eylül'den sonraki kuşağın depolitize olmasının bunda bir rolü var mı? Hem de en komiğinden. 'Avrupa Yakası'nı oynarken, bir diyetisyene gidiyordum. Dizide diyetisyenlerle ilgili bir bölüm vardı. Ben yazmıyorum, Gülse Birsel yazıyor. O bölümden sonra telefonlar gelmeye başladı, "Diyetisyenleri nasıl böyle gösterirsiniz" diye. Başınıza geldi mi böyle bir şey? O ve başkaları. Diyetisyenlere gidemez olduk, yeniden şişmanladık. Bir bölümde yaktı beni Gülse. Böyle bir ülkede yaşadığımız için, etliye sütlüye bulaşmama durumları oluyor maalesef. Bu nedenle, isimsiz kahramanlara bulaşıyoruz. Bir barmeni anlatabilirsin, katiyen üzerine alınmaz. Bara giden herkes de orada gülmeye mahkûmdur. Biz de oradan ekmeği çıkarıyoruz. Sizin diyetisyeniniz de mi aradı? Ben Karagöz'üm Ben bıraktım. Talk show durumunu sevemedim. Maddi olarak mecburiyetim yoktu. Sadece, "Eller ne der, başaramadı diye yazılır" riski vardı. Bunları da göğüsledim. İçime sinmedi. Çünkü mizah açısından bakarsan talk show'cu, aslında Hacivat demektir. Oysa ben Karagöz'üm, yani tokadı atanım. "Seda Hanım, kasetinizin satışı nasıl gidiyor?" diyemiyorum. 'Hacıyatmaz' programını siz mi bitirdiniz, yoksa kanaldan mı böyle bir istek geldi? Böyle bir şey asla yaşanmadı. Ama bir yalan haber üzerinize sıçrıyor ve yapışıp kalıyor. Programın yapımcısı Okan Bayülgen ile kavga ettiğiniz yazıldı. Ettiniz mi gerçekten? Bu, hep ertelediğim bir karardı. Bir gün bahçede düştüm, bileğimi burktum. Normal kiloda bir insanın biraz buz koyup bir-iki gün içinde yürüyebileceği bir durumdu. Ama benim tandonlarım, eklemlerim zedelendi. Fazla kiloların cezasını ağır ödedim. Bu arada fizik tedaviye başladım. İşim fiziksel aktivite gerektiriyor. 140 kiloyla bunu yapamıyorsunuz. Bu arada, gerçekten çok kilo vermişsiniz. Zayıflamak yıllardır kafanızda sabit bir fikir haline gelmiş miydi? Çok değil aslında. 15 kilo kadar, ama fizik tedavide vücuttaki yağların bir kısmı dönüşüyor. Üç ay sonra Rambo filmi bile çevirebilirim. Kaç kilo verdiniz? 7. Hüseyin Facebook'ta Padişah 7. Hüseyin... Çok makara bir iş. 2008'de Osmanlı İmparatorluğu devam etmektedir. Bugünün şartlarında, bu imparatorlukta ne gibi manzaraların yaşanabileceğini anlatıyoruz. Mesela padişah Facebook'a girip arkadaşlarını arıyor. 3. William'la, 4. Henry ile buluşuyor. Bu arada Gani Müjde ile "Osmanlı Cumhuriyeti" adlı bir filme başlamışsınız. Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? Çok güzel. Allah adama neler yaptırıyor. Türk olmanın güzelliği burada işte. RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın, Can Tanrıyar ile Petek Dinçöz'ün canlı yayındaki nikâhında şahitlik yapmasına ne diyorsunuz? Buradan ekmek yediğimiz için güzellik diyoruz. Bize de malzeme oluyor, sağolsun. Hemen koyacağım programa. Bu ıskalanır mı? Düşünsenize, Can Tanrıyar ile Peter Dinçöz'ün evine kameralar kurulmuş. RTÜK Başkanı nikâh şahidi olduğu için sorumluluğu da üzerine almış durumda. Salonda kötü bir laf söylendiği zaman, ev iki gün kapanıyor. Bu, çok mizahi bir damar. Güzelliği mi, garabeti mi?