‘İSTANBUL BAŞ BELASI BiR SEVGiLİ GiBİ'

İstanbul maceranız ne zaman başladı?
Armutlu’da başladı. Küçük ama şirin bir köy Armutlu. Yaz aylarında İstanbullu arkadaşlarımın çoğu gelip eylül ayına kadar kalırdı. İstanbul’a kızgınlıkla birlikte özlem duygum da vardı. Anneme “Herkes İstanbul’da oturuyor, biz neden oturmuyoruz?” diye sorardım. O zaman beyaz gemiler çalışırdı. Onların gidişini izlerdik. Sonra biz de gidip gelmeye başladık. Zamanla benim için aşka dönüştü. Her fırsatta gelirdim. Okul bittikten sonra temelli geldim.

Yaşamaya başladıktan sonra neler değişti hayatınızda?
Bu bir tutku gibi, çok seviyorum. Uçakla yolculuk yaparken, aşağı bakıp İstanbul’u gördüğüm andan itibaren özlemeye başlıyorum. Hiçbir şehir buranın yerini tutmuyor. Ama İstanbul’da yaşamak bir o kadar zor.

Kente dair şikayetleriniz neler?
En çok trafikten şikayetçiyim. Büyük bir sorun. Buraya gelirken bile bütün sola dönüşler kapalıydı, bir süre arabayı park edecek yer bulmadım. Ciddi bir park sorunu var. Her saat trafik olur mu? Bu şehirde olur. Büyük sabır istiyor. Trafik biraz azalsa çok daha mutlu bir insan olacağım. Bazen çok özenli hazırlanıp bir yere gidiyorum ama varana kadar enerjim bitiyor. Şehir dışında oturan bir arkadaşım vardı. Gezmek için karşıya geçtik. Her şey çok güzeldi ama dönüşte inanılmaz zorlandık. Üç saat trafikte kaldık. Arkadaşım en başta çok neşeliydi, 10-15 dakika sonra “Müzik açalım” dedi. Konuşacaklarımız da bitince arkadaşım gözümün önünde çökmeye başladı. Darwin’in evrim teorisindeki gibiydi. Ama sinirlensem de vazgeçemiyorum. Baş belası bir sevgili gibi İstanbul.

Şehri vazgeçilmez yapan unsurlar ne sizce?
Deniz, köprüler, camiler, beyaz vapurlar, Kız Kulesi... Aklıma ilk gelenler bunlar.

İstanbul’da hangi yıllarda yaşamak isterdiniz?
Osmanlı’nın yükselme döneminde yaşamayı çok isterdim. Topkapı Sarayı’nda yaşamayı kim istemez? TRT’de ‘Bi Dünya Tasarım’ diye bir program yapıyoruz. Program vesilesiyle çok fazla saraya gittim ve hepsini hikayeleriyle anlattık. Ruhuma çok iyi geliyor ve birçok şey öğreniyorum. İstanbul’a turist olarak gelseydim, bir daha dönemezdim.

Boş bir gününüzde şehri gezmek istediğinizi düşünün. Rotanızı nasıl çizerdiniz?
Taksim’den başlayıp, Kapalıçarşı, Beyazıt, Çemberlitaş, Eminönü, Sirkeci taraflarını dolaşırım. Dönüp Tarihi Yarımada’yı ve Topkapı Sarayı’nı gezerim. Oradan Arnavutköy, Bebek taraflarına geçerim. Akşam Kız Kulesi’nde yemek yerim. Ama İstanbul bir güne değil, bir haftaya bile sığmaz.

Yeni yerler keşfetmeyi sevmiyor musunuz?
Farklı yerlere giderim ama listeme çok fazla mekan eklenmiyor. Dönüp dolaşıp aynı yerlere gidiyorum. Sultanahmet ve Rumeli Hisarı’nda sevdiğim mekanlar var. Şimdi Arnavutköy’de oturuyorum. Ama çabuk sıkılırım. Balat, Fenerbahçe tarafları samimi geliyor. 1-2 yıl içerisinde radikal bir karar alıp taşınabilirim.

Eğlenmek için nereleri tercih ediyorsunuz?
Çok eğlenebildiğimi söylemem. Son iki yıldır doğum günümü karaoke yaparakkutluyorum. Bazı karaoke barlarda oda kapatabiliyorsunuz. O zaman çok rahat ediyorum. Ya da arkadaşlarımızın bazı mekanları var, oralara gidiyoruz. Tünel tarafını çok seviyorum. Latin müziği yapan sevdiğim 1-2 mekan var. Fasıl dinlediğim yerler var. Kimsenin bilmediği mekanlara gidiyorum.

Burcu’nun Favorileri
En sevdiği kitap: Angela’nın Külleri
En sevdiği film: Esaretin Bedeli
Sevdiği şarkılar: Sezen Aksu - ‘Gitmem’, Zuhal Olcay - ‘Pervane’
Beğendiği oyuncular: Daniel Day-Lewis, Johnny Deep, Liam Neeson
Sevdiği müzik grupları: Yüksek Sadakat, Scorpions
Vazgeçemediği markalar: Prada, Maçka, Mark Jacobs , Zara, Calvin Klein.