Cadde JEAN RENO BU KEZ TV’DE

JEAN RENO BU KEZ TV’DE

09.02.2013 - 19:30 | Son Güncellenme:

Onu, Mathilda’nın gözyaşlarına dayanamayan, sert tetikçi Leon olarak tanıdık, sevdik.

JEAN RENO BU KEZ TV’DE

Jean Reno, şimdi bir diziyle aramızda. Paris’te geçen ‘Jo’da başrolü üstlenen Fransız oyuncu, televizyon dünyası ve aktörlük için “Biz, bir yalanı yaratıp onu gerçekleştirmek zorundayız” diyor

Haberin Devamı

Dustin Hoffman, Steve Buscemi, Anjelica Huston ve Sean Bean. Listeye sonradan Robert De Niro da eklendi. Beyazperdenin bu güçlü isimleri, TV’nin sürükleyici dünyasından kendilerini alıkoyamadılar. Fransız aktör Jean Reno da, yeni dizi ‘Jo’yla, televizyon tarihinin en son ve en büyük transferi oldu. Paris’te geçen ve İngilizce konuşulan bu polisiyede, yalnız bir polis memuru olan Jo St-Clair’e hayat veren Reno, karşımıza ‘iyi’ polis olarak çıkıyor. Kendisi de sıkı bir televizyon izleyicisi olan aktör, ‘Jo’ ile polisler hakkında yaratılan yanlış kalıpları yıkmayı ve farklı bir şey yaratmayı hedefliyor.

‘Jo’, başrolde olduğunuz ilk televizyon dizisi. Sizi bu projeye çeken ne oldu?
İlgimi çeken, uzun yıllar TF1 kanalı için çalışmış, şu anda da Atlantique Productions’ın başındaki isim Takis Candilis’ti. Genelde sizi televizyona çekmeye çalışanlar, “Neden gelip bir hakimi oynamıyorsun?” ya da “Neden psikolojik bir dizide rol almıyorsun?” derler. Fakat Candilis bana gelip, “Tüm dünya için çok büyük bir şey yapacağız” deyince; çok heyecanlandım. O da bana “Üstelik senaryomuz, ‘Law&Order’ı yazmış, Rene Balcer gibi mükemmel bir yazarın elinden çıkacak. Sen de onunla tanışacaksın” dedi. Birlikte gerçekten farklı bir şey yaratabileceğimizi düşündüm. İşte, olayın özü bu: İlginçlik!
O yüzden de “Neden olmasın?” dedim.

Haberin Devamı

Jo St-Clair’i nasıl tanımlarsınız?
Nasıl mı tanımlarım: Yalnızlık! O, çok yalnız bir adam. Hiçbir zaman sizi yargılamaz ve otoritesini sizi ezmek için kullanmaz.

Dizide ‘insanlık’ var, silah yok

Senaryoya bir katkınız oldu mu?

İnsanlık! Araba kazaları veya silahlar yok. Bunlar yerine biraz insanlık var. Çünkü polisleri tanıyorum. Sürekli olayların kirli yanlarını görmek, onlar için kolay bir şey değil. Çoğunluğunun kötü insanlar olduğu genellemesi yapılıyor. Bu nedenle de intihara teşebbüs ediyorlar. 26 saat aralıksız çalışıyorlar, sonrasında evlerine geldiklerinde televizyonda kendilerini kötü insanlar olarak görüyorlar ve ardından da intihar ediyorlar.

Dizide sizinle birlikte Paris de ana karakterlerden biri. Bu, bilinçli bir tercih miydi?
Evet, ekibin fikriydi. Paris, dünyanın en çok ziyaret edilen şehri. Bu nedenle her bölümde Paris’in simgesi haline gelen bir yapıyı göreceksiniz ve işlenen cinayet de bununla bağlantılı olacak. Rene, bu bağlantıyı kurabilmek için zihnine yeterince işkence çektirmiştir. Place de la Concorde’da geçen bir bölümümüz var. Orada, özür dileyerek söylüyorum, Place de la Concorde’u bir ‘penis’ gibi kullandık ve hikaye de seks ve o tür şeyler üzerine.

Haberin Devamı

Beyazperdeden televizyona geçişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Televizyon biraz farklı; çünkü herhangi bir şey yapmak için hiç vaktiniz olmuyor. Yani, hikayenin ritmini ve olayları, karşınızdaki oyuncuyu anlamadıysanız kendinizi tamamen yok olmuş hissedebiliyorsunuz. Kendimi ortama çabucak uyarlamak için gereken potansiyele sahibim. Biz, bir yalanı yaratıp onu gerçekleştirmek zorundayız.

YENi BÖLÜMÜ BEKLEMEYE DAYANAMIYOR

Hangi televizyon dizilerini takip ediyorsunuz?
‘Mad Men’ ve ‘Boardwalk Empire’ı izliyorum. Tüm sezon bitince izlemeyi seviyorum; çünkü bir sonraki bölüm için bir hafta beklemeyi istemiyorum. Bir kerede iki bölüm birden izliyorum.