Cadde ‘KENDiMi ÇOK GÜÇLÜ HiSSEDiYORUM’

‘KENDiMi ÇOK GÜÇLÜ HiSSEDiYORUM’

16.02.2012 - 01:00 | Son Güncellenme:

Eşi Murat Pilevneli’den boşanma kararı alan Tuba Ünsal, ilk kez konuştu. Ünsal, “Moralim iyi. Hayatımda kendimi çok iyi, çok güçlü hissettiğim özel bir dönem benim için” diyor

‘KENDiMi ÇOK GÜÇLÜ HiSSEDiYORUM’

- Tuba Ünsal’ı herkes yakından tanıyor. Özel hayatıyla ilgili çok konuşmayı sevmiyor. Boşanma süreci de buna dahil. Ama satır aralarında güçlü bir kadının varlığı seziliyor hemen. Kendisi de böyle düşünüyor zaten.
- ”Bu dünyanın düzenini biliyorum” diye söze başlıyor oyuncu. Arkasından şu cümle geliyor: “Benim çok içinde olduğum bir dünya değil. Senelerdir kendi özelimle ilgili hiçbir şekilde konuşmamayı prensip haline getirdim. Özel hayat hakikaten özel olmalı.”
- ”Nasıl bir ruh hali içindesiniz?” diye soruyoruz, cevabı kısa ve anlamlı: “Moralim iyi. Dünya güzeli bir iş yapıyorum, tatlı bir çocuğum var. Hayatımda kendimi çok iyi, çok güçlü hissettiğim özel bir dönem benim için.”
- Söz minik kızı Sare’ye geldiğindeyse gözlerinin içi gülüyor. Ünsal, tiyatroya yanında kızıyla gidiyormuş üstelik. “Zor oluyor tabii. Ama ben çocuğumun bu vizyonda büyümesini istiyorum. Hayatın içinde olsun” diyor.

‘Keşanlı Ali Destanı’ defalarca sahnelenmiş, güncelliğini yitirmeyen bir oyun. Siz bu oyunla ilk ne zaman tanıştınız?Kerem Alışık: Ben ilk Fikret Hakan ve Fatma Girik’in oynadığı ‘Keşanlı Ali Destanı’ filmini izlemiş ve çok etkilenmiştim. Sonra eserle tanıştım. Tiyatroda da 1-2 kez izleme fırsatım oldu.

Tuba Ünsal: Benim Engin Cezzar ve Gülriz Sururi zamanından bildiğim bir oyundu. Filmi izlemedim.

Oyunda sizi en çok etkileyen neydi?K.A.: Eser başlı başına büyüleyici. Fikret Ağabey çok iyi oynamıştı filmde. Hatta bana “Kimi oynamak istersin?” diye sorduklarında, hep ‘Keşanlı Ali’ derdim.
T.Ü.: Bu oyunun söylemi, benim hayatıma hiç uzak değil. Ben iyi niyetimden hep bir yerlerde kaybettiğimi düşünmüşümdür. “Aman dur, onu kırmayayım” deyip ben kırılmışımdır. “Buna böyle davranmayayım, iyi davranayım” dediğimde hep bir kazık yemişimdir günün sonunda. O yüzden bu oyunun söylemi beni çok etkiliyor.

“Sonunda iyiler kazanır” derler halbuki...T.Ü.: Hayır, o yalan! Keşke öyle bir dünya olsa.

Kerem Bey, Keşanlı Ali’yi bu kadar oynamak isterken rolü neden Yavuz Bingöl’e verdiniz?K.A.: Yavuz’un geçen sene Broadway’de Keşanlı’yı oynaması dolayısıyla hiç tereddütte bulunmadık. Ben bu isteğimi içimde bastırarak rolü onun oynamasını istedim. Yavuz çok iyi oynuyor, rolüne çok yakışıyor. O hayal ettiğim atmosferin içinde yer almak benim için önemli. Oyunda Sarhoş Rasim, Manyak Cafer ve profesör rollerini oynuyorum. Üçü de tadımlık roller.

Songül Öden ‘Zilha’yı nasıl yorumladı sizce? K.A.: Çok başarılı. Hakikaten inanılmaz bir performans. Bu sene Zilha ve Keşanlı bütün ödüllere aday olur.

“Madam Olga’yı kim oynasın?” diye düşünürken aklınıza ilk Tuba Ünsal mı geldi? T.Ü.: Neredeee... Allah’tan hatırı sayılır dostlarım var da, Kerem’in aklına getirdiler beni.
K.A.: Aklımıza gelmedi ama böyle bir önerme sevgili müzik direktörümüz Çiğdem Erken’den gelince, “Aaa doğru ya, olabilir. Konuşalım” dedik ve görüşmelere geçtik.
T.Ü.: Ben de bayılarak “Evet” dedim. Çok heyecanlandım. Ama şarkı söyleyeceğimi duyunca “Yok, teşekkürler” dedim. Çünkü sahneye adımımı atana kadar şarkımı söyleyebileceğimi düşünmüyordum. Çok stresli, karın ağrılı günler geçirdim. Herkes bana “Ne tatlı kızmışsınız” diyor şimdi. Stresten provalara domuz gibi geliyordum çünkü. Kimseyle çok iç içe olamıyordum, kendime ait bir dünyam vardı. Ki hiç öyle değilimdir... Sonra rahatladım.

Sesiniz hakikaten güzelmiş. Ders aldınız mı?T.Ü.: Teşekkürler. Şarkı çok zor. Çiğdem Erken’le birlikte çalıştım. Zaten zamanında, müzikal yapmaya karar verdiğim zaman şan dersi almıştım. İsmail Koçak’la da sesimi öne alma üzerine bir çalışma yaptık.

Sizce nasıl bir ‘Madam Olga’ ortaya çıktı?T.Ü.: Ben aslında Sineklidağ Mahallesi’ndeki Sarı Kızım. O kasabalı kızın çıkardığı bir Madam Olga var. Çok katmanlı bir karakter yani. Ahmet Mümtaz Taylan, dramaturg Aylin Alıveren ve Kerem çok yardımcı oldu bana. Fransız bir arkadaşımla da çalıştım. Ve ortaya biraz histerik, biraz deli bir Madam Olga çıktı. Benden çok farklı karakter.
K.A.: Tuba çok doğru bir biçimde yorumladı ‘Madam Olga’ tiplemesini. Rüştünü ispatladı bence. Hem müzikal hem de tiyatro anlamında. Bundan sonra bu işi rahatça yapabileceğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Oyun ve dizi kıyaslanamaz” Dizi uyarlamasını nasıl buluyorsunuz? Kıyaslamalar yapılıyor mu?K.A.: Biz yola çıkarken televizyona dizi olacağını bilmiyorduk. Bu yıl bizim tiyatromuzun 15’inci, Haldun Hoca’nın (Taner) ölümünün 25’inci yılı. ‘Keşanlı Ali Destanı’nın o karşı konulmaz büyüsü de eklenince de oyunu sahnelemek istedik. Onların da yolu açık olsun. Doğru bir konsept oluşturduklarını düşünüyorum.
T.Ü.: Bizim oyunun sahnelenme şekli o kadar farklı ki... Ne öncekilerle ne de diziyle kıyaslanabilir. Başı sonu belli bir hikaye. Ben diziyi beğendim. Belçim Bilgin çok tatlı, çok güzel oynuyor. Nejat da (İşler) öyle.

Sadri Alışık Tiyatrosu uzun bir süredir yerli yazarların eserlerini sahneye koyuyor. Bu devam edecek mi?K.A.: Devam edecek tabii. Zor, cesaret isteyen, sahnelenmesi çok kolay olmayan eserler bunlar. Altından kalktık bugüne kadar çok şükür.


KENDiMi ÇOK GÜÇLÜ HiSSETTiĞiM BiR DÖNEMDEYiM
Tiyatro yapıyor olmak hayatınızı nasıl etkiliyor?Tiyatro çok gönül verilerek yapılan bir şey. “Bir ay sonra ben gidiyorum” diyebileceğim bir şey değil. Dizi bitti, bütün performansımı buraya yoğunlaştırıyorum. Herhalde çocuk olduktan sonra daha çok tiyatro düzenine hakim bir insan haline geldim. Çocuktan dolayı bir disiplinim var artık. Eskisi gibi kafam estiğinde “İki ay Los Angeles’a gidiyorum”, “Üç ay Arjantin’e uçuyorum” gibi bir durumum yok.

Kızınız Sare’yi de tiyatroya getiriyorsunuz. Çalışan anne olmak sizi zorluyor mu?Zor tabii. Ama yapıyorum ya. Başka türlü bir durum olmazdı. Ben çocuğumun buralarda büyümesini, bu vizyonda büyümesini istiyorum. Kapalı bir duvar arasında büyümesini değil, hayatın içinde olmasını istiyorum.

Başka neler yapıyorsunuz şu sıralar? Yeni bir televizyon projesi var mı?Görüştüğüm projeler var. İyi bir iş olmadıkça televizyona iş yapmayacağım. 30 yaşıma geldim. Hayatta korkarak değil, daha cesur ilerlemek istiyorum. Eskiden bir alanda iyi olmak isterdim. Şimdi beni mutlu edecek başka işler de yapmak istiyorum. Nelere kabiliyetimin olduğunu biliyorum. O alanlarla ilgili uğraşıyorum şimdi.

Twitter’da “Bugün ne giydim” diye takipçilerinize tüyolar veriyorsunuz. ‘Bugünkü’ kıyafetleriniz nereden?Elbise Koton, çizme Marc Jacobs. Bir proje bu aslında. Blog yapıyorum, o yakında açılacak. Her gün ne giydiğimi, ne içtiğimi gözümün neyi gördüğümü paylaşacağım. Aslında bakarsan bir nevi kendi hayatımın şovu olacak.

Murat Pilevneli’yle ayrılacağınızı açıkladıktan sonra pek çok şey yazıldı, çizildi. Üzerinize gelindiğini düşünüyor musunuz?
Ben hiç üzerime gelindiğini düşünmüyorum. Zaten bu dünyanın düzenini biliyorum. Benim çok içinde olduğum bir dünya değil. Senelerdir kendi özelimle ilgili hiçbir şekilde konuşmamayı prensip haline getirdim. Özel hayat hakikaten özel olmalı. Kimseyi ilgilendirmiyor.

Moraliniz nasıl? Nasıl bir ruh hali içindesiniz?Moralim iyi. Dünya güzeli bir iş yapıyorum, tatlı bir çocuğum var. Hayatımda kendimi çok iyi, çok güçlü hissettiğim özel bir dönem benim için.


“OYUNCU HER ROLÜ OYNAMALI”
Türkiye’de çok kalıplaşmış bir zihniyetvar. Güzel kız güzeli oynar, çirkin kız çirkini oynar gibi.
Oyuncu her rolü oynamalıdır. Ben oynadığım her
karakterin altından kalktığımı düşünü-yorum. Hep farklı karakterlerde oynadım. Bundan sonra yapacağım işler de çok farklı olacak.