Cadde KENDiNiZi ÖLÇÜN

KENDiNiZi ÖLÇÜN

24.12.2012 - 20:58 | Son Güncellenme:

Son yıllarda giderek artan obezite sorunu, tüm dünyanın derdi. Halk arasında bilinse de çoğu zaman kimse kendine obez demek istemiyor. Peki kilo sınırımızın obeziteye ulaşıp ulaşmadığını nasıl anlarız?

KENDiNiZi ÖLÇÜN

Genel cerrah ve obezite cer- rahisi uzmanı Dr. Murat Üstün, konuyla ilgili bilgi verdi: “Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18’ini, kadınlardaysa yüzde 20-25’ini yağ dokusu oluşturur. Bu oran, erkeklerde yüzde 25, kadınlardaysa yüzde 30’un üzerine çıkarsa obeziteden söz edilir. Obezite sadece yağ birikiminden ibaret kalmayıp, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen hastalıklar grubu olarak kabul edilir.
Her fazla kilolu insan, elbette obez değil. Bunu hesaplamanın kolay bir yolu var. Kilonun boyun karesine bölünmesiyle beden kitle indeksi ölçülür. (BKİ) Birimi kg/m2’dir. BKİ 25’in üzerinde olanlar fazla kilolu, 30’un üzerindekilerse şişman yani obezdir.

Haberin Devamı

Kötü psikoloji şişmanlatıyor
Obezite oluşmasındaki en büyük etken, fazla yemek. Temel olarak, günlük alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanır ve obezite oluşumuna zemin hazırlar.
Psikolojik sorunlar, çok fazla yemek yemeye sebep olabilir. Depresyon veya dengesiz duygulanım sorunları, yeme isteğini artırabilir. Şişmanlık ve psikolojik etmenler arasında bir bağlantı olduğu bilinir. Aslında bu tam bir kısır döngüdür, çünkü psikolojik sorunlar yemeye yol açarken, şişmanlık da psikolojik sorunları tetikler.
Genetik faktörlerin de şişmanlıkta önemli rol oynadığı bir gerçek. Araştırmalara göre, anne ya da babası şişman olan çocuğun şişman olma ihtimali yüzde 50. Buna karşın ailesinde bu sorunu olmayan kişlerin çocuklarının obez olması, yüzde 8’lik bir ihtimal. Eğer hem anne hem baba şişmansa, çocukta obezite görülme ihtimali yüzde 80 gibi yüksek bir düzeye ulaşır.

Haberin Devamı

Bu hastalıklar sizi bekliyor
Aşırı kilo ve şişmanlığın hayati tehlikeye neden olan kalp-damar hastalıklarında çok önemli rolü olduğu kanıtlandı. Kolesterolün yüksek olması, yüksek tansiyona ve damar tıkanıklığına yol açarken kalp krizi geçirme riski de artıyor. Tip 2 diyabetin en büyük nedeni, şişmanlık. Ne kadar şişmansanız şeker hastası olma riskiniz o kadar fazla.
Obezlerde karaciğer yağlanması meydana gelir. Bunun derecesi arttıkça bir süre sonra karaciğer faaliyetleri de etkilenir. Kas ve iskelet sistemi de şişmanlığın zararlı etkilerinden nasibini alır. Normalden çok daha ağır bir yükü taşımak zorunda olan kas ve kemiklerde, diz ve kalça eklemlerinde kireçlenme, varisler, kas zayıflığı, bel fıtıkları ortaya çıkar.
Solunum sistemi için de şişmanlık bir yüktür. Karın içinde biriken yağların basıncı yüzünden solunum yapmak güçleşir. Özellikle geceleri uyku apnesi nedeniyle yaşam kalitesi bozulur, buna bağlı olarak gündüz sürekli uyku hali görülür.
Genç obezlerde çeşitli psikolojik sorunlar da ortaya çıkar. Beden algısının yeni oluştuğu bu dönemde obezite gencin psikolojik yapısında onarılmaz hasarlar bırakır.
Şişman kadınlarda yumurtalıklarda fonksiyon bozuklukları, polikistik over, adet düzensizliği görülür. Safra kesesinde taş oluşma ihtimali artar. Obezlerde bazı kanser türlerinde artış olduğu da bilinir.

Haberin Devamı

Tedavi seçenekleri
Şişmanlık tedavisinde ilk ve en önemli basamak, diyet. Kişiyi ideal kilosuna getirmek için sağlıklı bir beslenme şeklinin kazandırılması gerekir. Diyet, temelde az kalorili olmalı ve tüm besin gruplarını dengeli şekilde içermeli. Alınan yağ, şeker ve tuz miktarlarının azaltılmasında da fayda var. Bu tedavinin yanında hastanın yemek alışkanlığını ve aktivitelerini değiştirici davranış tedavisi de uygulanmalı.

iSTATiSTiKLER NE DiYOR?

Ülkemizde obezite konusunda Sağlık Bakanlığı ve çeşitli kurumlar tarafından yürütülen çok sayıda çalışma var. 1990 yılı değerlendirmesinde yüzde 16.4 olan obezite görülme sıklığının 1997-1998’de yüzde 28.6’ya çıktığı, yani 10 yılda yüzde 50’den fazla arttığı saptandı. Türkiye’deki tablonun ne kadar korkutucu olduğunu son olarak TÜRDEP (Türkiye Diyabet Prevalansı) çalışması gösterdi. 1997’de yapılan ilk çalışmada ülkemizde diyabet oranı yüzde 7.2’yken, 2010’da bu oran, yüzde 13.7’ye çıktı. Yani 10 yıl gibi bir sürede artış oranı, yüzde 90’ı buldu. Obezite, diyabete neden olan faktörlerin değiştirilebilir olanlarının başında geliyor.

Haberin Devamı

YARIN: CERRAHi MÜDAHALE YÖNTEMLERi