Cadde KiBiRLi KRAL: ASLOLAN DENGE

KiBiRLi KRAL: ASLOLAN DENGE

24.05.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Yedi yılda 17 kupa kazanan Josè Mourinho, defansif futbol oynadığını düşünenlerden şikayetçi. Sözünü budaktan esirgemeyen Portekizli, Times’e verdiği son röportajda başarısını takımda yarattığı dengeye bağlıyor

KiBiRLi KRAL: ASLOLAN DENGE

İtalyan FC Inter, önceki gece Santiago Barnabeu Stadı’ndaki Şampiyonlar Ligi finalinde, Milito’nun golleriyle Bayern Münih’i 2-0 yendi ve 45 yıl aradan sonra Avrupa’nın en büyüğü oldu. Maçın, o gece Türkiye’de en yüksek reytingi almasında Inter’in karizmatik ve yakışıklı teknik direktörü Josè Mourinho’nun (47) payı büyük. Yedi yılda 17 kupa kazanmayı başaran Portekizli teknik adam, son röportajını 16 Mayıs’ta İngiliz Times gazetesinden Duncan Castles’a verdi.
Chelsea’deki ilk basın toplantısında sarf ettiği, “Ben Avrupa Şampiyonu’yum, sıradan değil, özel biriyim” cümlesiyle, ‘Özel Biri’ lakabını alan ünlü teknik adam Josè Morinho, kendini beğenmişlik iddialarına gülüp geçiyor. “İnsanlar finale giden yoplun ne kadar zorlu olduğunu unutuyor. Chelsea ile oynayacağımız maçta oyuncuların yarısı sarı kart sınırını doldurmuştu. Serbest vuruşumuz verilmedi, hakem Sergio Motta’yı yollayarak fair play kuralları dışına çıktı, ama olsun, olur böyle şeyler” diyor ve ekliyor:

Haberin Devamı

“Chelsea’yi yenince...”
“Inter, son 16’ya kaldıktan sonra yenilginin arkasından ağlamayı adet haline getirmişti. Manchester yenilgisinden sonra İtalyan basını beni eleştirdi. Kulüp içinde de tepkiler olduğunu hissediyordum. ‘Rakiplerimiz bizden daha iyi olduğu için elendik’ türü açıklamalarım çok göze battı ama ben objektif davranıyordum. Sonra aşama aşama İtalya’da başarılı olan Inter’in, Avrupa’da zorlanmasının nedenlerini araştırdım. İki güçlü ön libero olmadan Şampiyonlar Ligi’nde başarıya ulaşamazdık. Serbest vuruşlarda uzman olan birine ihtiyacımız vardı. Orta sahada topu kontrol edebilecek bir oyuncumuzun ve özel anları yaratabilecek bir forvetimizin olması şarttı. 15 pozisyondan üçünü değil, iki pozisyonun birini gole çevirebilecek biri lazımdı bize. Neyse ki yönetim, esnek davrandı. İkinci turda Chelsea’yi iki maçta birden yenince psikolojik engeller de, güvensizlik de yok oldu. Yıllarca biriken hayal kırıklığını yendik. Takımım herkesi yenecek hale geldi.”

Haberin Devamı

“Önemli olan denge”
Mourinho, yorumculardan yana çok dertli: “Inter’i defansif bir takım olarak nitelendirmek çok yanlış. Stamford Bridge’teki Chelsea zaferini tekrarlayabilecek bir takım bilmiyorum. Barcelona’ya karşı sahamızda oynarken, skoru 10 kişiyle 1-0’dan, 3-1’e çevirdik. İnsanlar defansif oynadığımızı düşünüyor ama mükemmel bir oyun çıkardık. Futboldan anlayan yorumcular, oyuncularıma hak ettikleri övgüleri yapıyor. Ama bazı aptal insanların yorumlarını okudukça... Örneğin, NBA oyuncusu Steve Nash’in yorumunu dinledim, Inter’in 10 kaleciyle bile oynayabileceğini söylüyordu. Neyse ki basketbolcu! Çünkü futboldan hiç anlamıyor. Futbol oynarken en önemli şey dengedir. Her zaman saldıran ya da hep defansif olan takımlar başarılı olamaz. Benim çalıştırdığım Porto ve Chelsea’de denge hakimdi. Bu takımda da denge var.”

“Sevilirken, sevmek kolay”
Mourinho, aldığı eleştiriler yüzünden bazen takımlara değil, tüm ülkeye karşı mücadele ettiğini düşünüyor. Özellikle Başbakan Silvio Berlusconi’nin, Inter’in rakibi AC Milan’a ve İtalyan medyasının yarısına sahip olması Morinho’ya göre dezavantaj: “Sevildiğin zaman sevmek kolay. İngiltere’de durum biraz böyleydi. Herkes benim İngiliz futbolunu sevdiğimi biliyordu. İtalya’da ise tam tersi oldu. İngiltere’deki dürüstlüğümü, burada da gösterdim. Bu insanların pek hoşuna gitmedi. Ama geçen hafta Genova-Milan maçında oyun güvenlik nedeniyle tatil edildi. Bu nedir şimdi? Futbol mu oynuyoruz, savaşa mı gidiyoruz? Roma’da kupa finaline, Interli taraftarlar korkudan gidemedi. Böyle final mi olur? Bunlar benim alışık olduğum şeyler değil. Zaten bana diğerlerine kıyasla daha sert davranıyorlar. Geçenlerde Ancelotti’nin bir röportajını okudum. İtalyan olmasına rağmen İngiliz futbolunu çok sevdiğini ve adada uzun yıllar kalmak istediğini söylüyordu. İtalya’da maç sonrası yaşadığı sıkıntılarla İngiltere’de uğraşmak zorunda kalmadığı için mutluydu. Orada, maç sonrası hakemlerin kararları televizyonlarda uzun uzun tartışılmıyor, gizli kameralarla insanların söyledikleri çekilmiyor.”


UNUTULMAZ SÖZLERi
-2004’te Chelsea’nin başına geçtiğinde;
“Eğer işimin kolay olmasını isteseydim, Porto’da kalırdım. Güzel mavi koltuk, Şampiyonlar Ligi Kupası, Tanrı ve Tanrı’dan sonra ben...”
- “Elimden gelenin en iyisini yapmaya, durumu olumlu şekilde geliştirmeye, imajıma ve futbol felsefeme uygun takımı yaratmaya niyetliyim. En iyi oyuncular ve kibrimi mazur görün ama en iyi menajer bizde...”
- Ben menajerleri yeni veya eski diye değerlendirmem. Başarıya ulaşanlar ve ulaşamayanlar... Lütfen küstah olduğumu düşünmeyin ama ben Avrupa Şampiyonu’yum ve özel biriyim.”
Chelsea’de yaptığı oyuncu değişikliklerinin eleştirilmesi üzerine;
- “Eğer garajınızda bir Bentley’niz, bir de Aston Martin’iniz varsa ve gideceğiniz her yere Bentley ile gidiyorsanız, e biraz aptalsınız demektir.”
Chelsea’nin liderliğini değerlendirirken;
- “Şu anda lider durumda olmamız, kulübün maddi gücünden kaynaklanmıyor. Bütün kupaları alma iddiamız, benim üstün çabalarımdan ve emeğimden kaynaklanıyor.”
Oyuna olmadığı için kendisine öfkelenen Ricardo Carvalho’ya;
- “Bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyor gibi. IQ testi yaptırmasında, ya da ne bileyim, bir akıl hastanesine başvurmasında fayda olabilir.”
Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger’e;
- “Onun röntgenci olduğunu düşünüyorum. Böyle tipler vardır; evde otururken teleskopla başka evlerin içinde başkalarının neler yaptıklarını izlerler. O da Chelsea hakkında konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor.”
- “Hâlâ çocuk bakıcılığı yapmaktan takımını şampiyon yapamıyor.”
Barcelonalı Lionel Messi’ye;
- “Barcelona, muhteşem tiyatrolarıyla bir kültür kenti. Bu çocuk da artistliği iyi öğrenmiş.”
Manchester United’la ilgili bir soru üzerine;
- “Stres mi? Kuş gribi bende daha çok stres yaratıyor.”
Frank Rijkaard’a;
- “Benim futbol hayatımda koca bir sıfır var. Ancak onun futbol hayatı mükkemmeldi, başarılarla doluydu. Benim teknik direktörlük kariyerimde kupalar varken, bu kez Rijkaard’ın elinde koca bir sıfır var.”
Sir Alex Ferguson’a;
- “Sir Alex’e müthiş bir menajer olduğu için saygı duyuyorum ama o da prosedüre uymak zorunda. Ben hakemlerle konuşmam ve başka menajerlerin de bunu yapmasını istemem. Bir de... Konuşmak vardır, bağırmak vardır...”
Roma Teknik Direktörü C. Ranieri’ye;
- “İngiltere’de kaldı, sadece günaydın ve iyi günler demeyi öğrendi, başka kelime öğrenemedi”
Berabere kaldığı Tottenham’a;
- “Stamford Bridge’e bir otobüsle geldiler ve o otobüsü kalenin önüne çektiler.”
“Futbol oynamamış birinin (Mourinho) bazı şeyleri anlamasını beklememek lazım” diyen Bologna Teknik Direktörü Mihajloviç’e;
- “Jokey olmak için önce at olmak mı gerekir?”
Chelsea’nin sahibi Roman Abramovich’in kendisini medyada eleştirmesine dair soru üzerine;
- “Abramovich, takımı yönetirse küme düşer, ben de finansal işleri yönetirsem muhtemelen iflas ederiz.”
- “Nasıl bir savunma oyuncusu istiyorsun?” sorusunu iki kez tekrarlayan gazeteciye;
“Gey gibi soruyorsun. Sarışın, dürüst birini arıyorum.”

“İtalya’nın iyi yanı...”
Mourinho’ya göre, İtalya hakkındaki en iyi şey Inter! Kendisine talip olan takımlar arasında Real Madrid, Liverpool ve Manchester City var. Mourinho, tıpkı İngiltere Premier Ligi’ne bir gün döneceğini söylemesi gibi, tarih vermeden gelecekte bir gün Real Madrid’in koçu olacağını söylüyor. Peki İtalya’da bir yıl daha geçirebilecek mi? “Zor, çok zor. Ama İnter, beni sevdiğini gerçekten hissettirdi. Yapımda olmamasına rağmen onlar için bir sezon daha savaşabilirim. Şampiyonlar Ligi finalinden sonra kararımı vereceğim. Ben bencil bir insan değilim, takım oyuncusuyum, kulübüm için çalışırım. Bu noktada sadece oyuncularımı, taraftarı, Inter’i, Şampiyonlar Ligi’ni düşünüyorum. Final maçından sonra birkaç gün geleceğimi düşüneceğim. Bu zamana kadar bir saniye bile gerçekten geleceğimi düşünmedim.”


7 YILDA 17 KUPA
Tam adı Josè Mário dos Santos Mourinho Fèlix, Portekiz’in efsanevi kalecisi Felix Mourinho’nun oğlu. Kısa süre futbol oynadı fakat teknik direktör olmaya karar verdi. Bobby Robson’ın tercümanlığını yaptı. Onunla Sporting Lisbon, Porto ve Barcelona’da birlikte çalıştı. Benfica ve Leiria takımlarını çalıştırdı. 2002’de Porto’ya teknik direktör olarak döndü. 2003’te Portekiz 1. Ligi, Portekiz Kupası ve UEFA Kupası Şampiyonluğu kazandı. 2004’te hem lig hem Şampiyonlar Ligi kupasını aldı.
Bu başarı, onu Chelsea’nin başına taşıdı. Üst üste iki kez Premier Lig şampiyonluğu yaşadı. 2 Haziran 2008’de Inter’e üç yıllık imza attı. İlk olarak Süper Kupa’yı kazandı ve Inter 2008-09 sezonunu şampiyon tamamladı. Bu yıl ise Serie A, İtalya Kupası ve Şampiyonlar Ligi’ni kazanarak, muhteşem bir sezonu geride bıraktı. İtalya’daki misyonunu tamamladığı ve ayrılacağını söyleyen Mourinho’nin gelecek yıl İspanyol Real Madrid’i çalışması bekleniyor.