Cadde Kuralcı Zürih’de uyuşturucu ve kumar büyük suç

Kuralcı Zürih’de uyuşturucu ve kumar büyük suç

02.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hortumcuların ve gizli zenginlerin paraları UPS Bank’da, en düşük işçi ücreti 2.5 milyar, 120 bin Türk yaşıyor, fahişelik kibar (!) meslek, eğlence yaşamı sönük, Avrupanın en pahalı kenti...

Kuralcı Zürih’de uyuşturucu ve kumar büyük suç

Kuralcı Zürih’de uyuşturucu ve kumar büyük suç

Hortumcuların ve gizli zenginlerin paraları UPS Bank’da, en düşük işçi ücreti 2.5 milyar, 120 bin Türk yaşıyor, fahişelik kibar (!) meslek, eğlence yaşamı sönük, Avrupanın en pahalı kenti...

Geçtiğimiz hafta Item Media AG’nin ‘tewtew.com.’ portalının daveti nedeniyle, bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte, İsviçre’nin Zürih kentindeydim. Birbirimizi bu seyahatte görebildik. Sevgili Ali Eyüboğlu ve Ali Öztürk, sağolsunlar, seyahat boyunca aslan gibi sahip çıktılar bana. Sevgili Savaş Kalafat ile karısı Menend’le de hasret giderdik. Savaş programını hafta içine almış. Grup kalabalık olduğu için herkesten teker teker söz edemeyeceğim, ama medyadaki birlikteliği bu seyahatte bir kez daha yaşadım. Sanat dünyasının dikkatine. Zürih bence emekli kenti. Ali, Karadenizli olduğu için bu kenti yaşadığı yerlere benzetti. Zürih’e, yeşilin her tonu hakim. Nüfus 1.5 milyon. Amerika’da olduğu gibi devasa binalar yok. Mimari çizgileriyle hoş, 4-5 katlı binalar, 300-400 yıllık. Adım başı rastlanan şirin restoran ve barlar, cafeler insanı çekiyor. Limmat Nehri şehri ikiye bölmüş. St. Peter Kilisesi, Fraumünster Kuleleri, malikaneler gerçekten cezbediyor. En meşhur otel Dolder Grand, şehirden 1 kilometre uzakta. Göl manzaralı, ağaçlık, içinde golf sahaları, havuzlar, spor kompleksleri, atla dolaşma alanları olan yüzyıllık tarihi bir otel. Görmeye değer. Para birimi İsviçre Frankı, dil Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romence. Alışveriş, şehrin merkezinde toplanmış. Uçaktan inip Technopark’daki beş yıldızlı Nova Oteli’ne yerleştikten sonra kendimizi Bahnhofstrasse’ye attık. Avrupa’nın en ünlü alışveriş merkezi seçilmiş burası. Zürih de Avrupa’nın en kuralcı, pahalı ve temiz kenti. Oteller ve hizmet sektörlerinde yüzde 15 bahşiş ücrete tabi. Bizim kaldığımız sürece hava çok güzeldi. İkinci gün, Muazzez Ersoy’un basın danışmanı Koray İnal, sağolsun, Benglen-Taxi servisinden bir Limuzin tahsis etti bana. Böylece şehrin altını, üstüne getirme olanağı buldum. Şoför Faik Yılmaz 25 yıldır Zürih’de yaşadığı için rehberliği müthiş oldu.
Telefon numarası: 0/1825 03 08.

Kuralcı Zürih’de uyuşturucu ve kumar büyük suç
Dünya markalarının buluştuğu Bahnhofs ve Rapperswill
Yılmaz Bey ile dolaşırken baktım, Sertab Erener ve Levent Yüksel’in afişleri, 2 Eylül’deki 26. Müzik Şöleni’nde sahneye çıkacaklar. Sponsorlardan biri de Migros. Sokaklar, caddeler Cannes, Nice, Monte Carlo sahillerinden farksız. İnsanlar, mayoları üzerlerinde nehre giriyorlar. Bu arada Yılmaz Bey geceliği 400 milyon ila 1.5 milyar lira arasında değişen Dolder Grand Hotel’den sonra özellikle Türk zenginlerinin tercih ettiği ve geçtiğimiz hafta Sakıp Sabancı’nın kaldığı Savoy Oteli’ni gezdirdi. Öyle imrenilip de kalınacak bir yer değil. Sadece şehir merkezine yakın olması nedeniyle tercih edilebilir belki. Telefon numarası: 01/215 25 25. Bahnhofs’da Gucci, Rolex, Prada, Armani, Calvin Klein gibi dünyanın en ünlü markaları var, alışverişkolikler için ideal bir yer. Yorulduğunuz an La Cafette ya da çok şık olan The Corner’de bir salata yiyebilir, kahvenizi yudumlayıp yoldan geçenleri izleyebilirsiniz. Bir salata 5-7 milyon, her türlü içecek 4 ila 6 milyon. Tabii daha ucuz yerler de var. Zengin bir ülke olması nedeniyle turizm pek gelişmemiş. En çok gelenler Türkler ve Japonlar. Bu nedenle de alışveriş el yakıyor. Ana meydanda bulunan Grossmu Kilisesi ve Fraumunster’i gezdim. İkisi de tarihi mekanlar. Özellikle Fraumünster’de 1970 yılında Chagall tarafından renklendirilen camlar gerçekten ilginç. Bu arada Yılmaz Bey gemi turlarının çok moda olduğunu söyledi. Ne yazık ki düzensiz organizasyon nedeniyle gerçekleştiremedik. Şayet giderseniz Rapperswill’e kadar uzanın ve güneşin, bol oksijenin, o doğal güzelliklerin keyfini çıkarın. Haftasonları Rapperswill’de bit pazarı var. Burada el tezgahları, mini hediyelikler bulabilirsiniz, bana Ortaköy’ü anımsattı. Bu arada dükkanlar hafta sonu hariç 09.00-18.30, cumartesi günleri ise 08.30-16.30 saatleri arasında açık. Bankalar ise hafta içi her gün
08.30-6.30 arasında çalışıyor.

120 bin Türk yaşıyor, hortumcu cenneti
Caddelerde ve sokaklarda çok orijinal oturma yerleri, kanepeler var. 4 yılda eskiyen kanepeler ihale ile arzu edenlere satılıyormuş. Birinde keyiflenip sigaramı yaktım. Faik Yılmaz beni, Türklerin yoğun olduğu Longstrasse’ye getirdi. Cadde uzun mu uzun; 1200 metre. Sıradan dükkanlar ve alışveriş yerleri var. Ayrıca özellikle Türkler tarafından işletilen kahve şeklinde minik kumarhaneler yer alıyor. Aslında Zürih’de kumar yasak. En çok makinalarda 5 franklık oynayabilirsiniz. Türkler kumara hayli düşkünmüş. Yaşam koşulları ve sosyal haklar ileri düzeyde. İsviçre’de 80 bini kayıtlı, 40 bini kaçak olmak üzere toplam 120 bin Türk yaşıyor. Görüştüğüm 30-40 vatandaşımız yaşamlarından çok memnun olduklarını, Türkiye’ye dönmek istemediklerini söylediler. Cadde üzerinde Türklerin çalıştırdığı 80’e yakın dükkan var. Kebap, mücevher, halı, cafe, bar tarzında. Taksi şoförlerinin yüzde 50’si Türk. Bu uzun caddede yer alan dükkanlarda, bir yıl içinde 6 ton beyaz ve kırmızı et döner olarak tüketiliyormuş. Kazançlar mükemmel; aylık 2.5 milyar ila
8 milyar arasında değişiyor. Ne yapsam acaba? İsviçre’ye mi yerleşsem ne?.. Ama benim için çok zor, çünkü ülkeme aşık bir insanım. Türk gazetelerini okumak istiyorsanız Longstrasse’ye gidin, zaten hiç yabancılık çekmezsiniz. Aklıma gelmişken, kiralar yüksek. Bir oda 400 milyon lira. Zengin ve soyluların oturduğu göl bölgesinde ise ev ve villaların fiyatı 480 milyar ila 8.5 trilyon arasında değişiyor. Tokatlı Ahmet Saraç’a ait olan cafe -restoranda Denizlili Ahmet Koyuncu ve Faik Yılmaz ile sohbet ettim. Koyuncu, yaşamlarından çok memnun olduklarını ve asla Türkiye’ye dönmek istemediklerini vurguladı. Birinci nesil biraz zorluk çekmiş, ama ikinci ve üçüncü nesil işin keyfini sürüyormuş. "Evliyim, iki çocuğum var. Kızım ve oğlum asla Türkiye’ye dönmek istemiyorlar. Orada ezilmekten, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekten korkuyorlar. Ben ve eşim çalışıyoruz, ayda
10 milyara yakın evimize para giriyor. Burada en zengin insanın gittiği yerde yemek yiyebiliyoruz. Yalnız Türkler birbirlerine kazık atmakta öndeler. 5 federasyon var, ama sahipsiz" diyor Koyuncu. Cuma namazlarını hiç kaçırmayan Ahmet Saraç ise Türk Hükümeti’nin İsviçre’de yaşayan Türklere sahip çıkmamasından yakınıyor ve şöyle konuşuyor; "Camilerde korkunç propoganda oluyor. Diyanet’in bu işe el koyması lazım. 1992 yılında İsviçre Hükümeti, şu an Yunan kilisesinin bulunduğu araziyi bize vermişti. Cami yapacak, altını da alışveriş merkezi haline getirecektik. Ama ne hükümet, ne federasyon ne de diğer yetkililer olaya sahip çıktı. Geçen yıla kadar İsviçre Hükümeti federasyona yıllık 50 bin frank, yani 400 milyara yakın para veriyordu. Uyanık bir federasyon başkanı parayı toparlayıp Danimarka’ya kaçırdı. İsviçre Hükümeti de bu parayı kesti".
Bu arada İsviçre Hükümeti’nin en çok mücadele ettiği konu da uyuşturucuymuş. Gençlik bu konuda eğitiliyor. Kullananlar ise ücretsiz tedavi ediyorlarmış. Devlete ait National, özel sektöre ait UPS olmak üzere iki büyük banka var. UPS’de pek çok Türk’ün trilyonları, hatta katrilyonları yatıyormuş. National’ın altında ise tam
60 bin ton altın bulunuyormuş. Neme lazım diye sordum,
"Soymak olanaksız" dediler.

Kuralcı Zürih’de uyuşturucu ve kumar büyük suç
Fahişeler çok pahalı, eğlence sönük
Zürih’de fahişelik pahalı ve kibar
bir meslek. Genelde Rus, Romen, İtalyan, Tayvanlı kızlar var. Pek çok gece kulüplerinde hard porno yapılıyor. Sabahlara kadar devam eden bu şovlar kimi zaman sahnenin ortasında gerçekleşiyor. Bazılarını ise dev ekrandan izliyorsunuz. Aralarından beğendiğiniz kadını, 150 ila 500 frank, yani 120 ila 400 milyon lira arasında o gece kulüplerinin altında bulunan karanlık odalarda bir saatliğine kiralayabiliyorsunuz. Gay’ler ağırlıkta. Nitekim kaldığımız otelde, bir akşam, kameraman Hasan canlı olarak üç gay’in seks olayını odasından izlemiş. Yani herşey ortalıkta. Gece yaşamı sönük. Tarihi sevenler için Museum Rietberg, Schweizerisches Landesmuseum,
St. PeterGrossmünster ideal. En iyi restoranlar Klassiker, Trendlokale, Exotisch, Mediterran. Cafeler arasında Sprüngli, Wühre, Schiober, Honold, Yooji’s başı çekiyor. Bar olarak da Bohomia, Terrasse, Julies Verne. Caz dinlemek için Blue Note ve Widder’i, erotik şovlar, danslar için de Tabaris Night Club’ı öneririm. Süpermarket, Abart, Colosseum Nightclub da keyifli gece kulüpleri arasında. Gay’ler için T&M, Spider Galaxy ilginç. Ama torpiliniz yoksa kadın olarak giremezsiniz. Lezbiyenler için de
Le Bal, Kanzie, Profi-Treff en meşhur kulüplerden.

Altı köprülü kent ve fuar şehri Basel Cumartesi günü, Muazzez
Ersoy ile Yavuz Bingöl’ün konser vereceği Basel’e gittik. Organizasyon bir felaketti. Ama asıl terslik,
sevgili Muazzez’in bu olaya tarafsız kalması ve ilgisizliğiydi. Bana
karşı ilgisi, sevgisi ve saygısı kusursuzdu. Ama biz bir ekiptik orada. Eski bir dost olarak kendisine hiç yakıştıramadığımı belirteyim. Neyse, Basel tam bir fuar kenti. Ren Nehri üzerindeki altı köprüyü birbirine bağlayan iki kesimden oluşuyor. Kentin, 1019’da
ibadete açılan tek katedrali, Erasmus’un gömülü olduğu
Münster Katedrali, St. Martin Kilisesi, tarihi müze olarak kullanılan Fransisken, sanat
müzesi hoş. Zürih’den bir saat uzaklıktaki Basel’in alışveriş merkezi Freistrasse ve Sinema Caddesi. Buradaki Listol Köyü’nde İsviçre ve Türk mutfağının hakim olduğu Pine Restaurant’da yemek yedik. Burada da toplam 7500 Türk yaşıyor. Efendim, bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla. En kötü gününüz benimkinden iyi olsun.

Yazara e-mail:




MAGAZİN