Bu restorana girmek için para yetmiyor

Haberin Devamı

New York güncesi - 3

“Küçük göletteki büyük balık mı olmak ister-sin, yoksa büyük göldeki küçük balık mı?” New York’un güzelliği burada; ikisini birden olma şansınız var.
Waverly Inn’deyim. Yukarıdaki sözler önümdeki masada konuşan bir adama ait.
Waverly Inn, Vanity Fair dergisinin yayın yönetmeni Graydon Carter’ın sahibi olduğu lokanta. Girişteki altı taburelik barda Kate Hudson bir arkadaşıyla oturuyor. Barın yanından geçip masamıza yerleşiyoruz; arka masada Calvin Klein’a gözüm takılıyor, yan masada da Carter’ın ta kendisi şarabını yudumluyor...
New York’un şu anda en havalı ve girmesi zor restoranlarından biri burası. En önemli özelliklerinden biri telefonla rezervasyon yaptıramamanız. Sadece e-mail’le yaptırabiliyorsunuz ama e-mail adresi de herkeste yok.
Neyse ki New York’ta her deliğe girip çıkabilen arkadaşım da vardı...
Buraya gelmeyi çok isteyen kimileri de akşamüstü restoranın kapısına dayanıp yalvarıyormuş. İşe yarayıp yaramadığını bilemeyeceğim.
Biz gittiğimizde restoran küçücük olmasına ve genelde “Doluyuz” diyerek rezervasyon almamalarına rağmen bir-iki boş masa vardı. Meğer bu masalar her daim özel veya devamlı müşteriler için tutuluyormuş. Bu özel müşteriler çatkapı geliyormuş.
Kimin kaç kere geldiği de not ediliyormuş. En sık gelen (200’den fazla), Vanity Fair’in yayıncısı Edward Menicheschi’ymiş. Menicheschi için burası “Bizim oğlanın yeri” gibi bir şeydir herhalde.
İçeriden paparazzileri arayan B-list ünlüler ve garsonlara kötü davrananlar bir daha restorana alınmıyormuş. İçeride fotoğraf çekmek de yasak.

Barda Kate Hudson yanda Calvin Klein
Waverly Inn sokağa gizlenmiş, karanlıkta kaybolmuş küçük girişli bir restoran. Sokaktaki sıra evlerden birini kaplıyor. Dar kapısından girdiğinizde küçük, dolayısıyla samimi barı karşılıyor sizi. Ve işte gerçek megastarlar (Tarkan değil) burada konuşlanıyor. Benim şansıma Kate Hudson ve Calvin Klein karşıma çıktı ama Madonna, Bono, Robert de Niro, Gwyneth Paltrow veya Jack Nicholson’ı da burada görmeniz çok olası. Conde Nast imparatorluğundan ve moda dünyasından önemli şahsiyetleri de tabii...
Carter’ın burada görmek istemedikleri Sex and the City tipleri ve yatırım bankacılarıymış.
Restorana bence havasını katan en önemli unsurlardan biri, karikatürleri ve çizimleri düzenli olarak New Yorker dergisi ve kapağında yer alan ünlü illüstratör Edward Sorel’in duvar resimleri. Sorel’in restorandaki duvar resimlerini Carter’ın favori sanatçıları ve entelektüelleri süslüyor.
Waverly Inn’in yemekleri enteresan. Mönüye organik malzemelerden yapılan ev yemekleri hakim. Asla lezzetsiz değil ama herkese göre olmadığını da söylemeliyim.
Fiyatları da öyle çok abartılı değil (Zaten aşırı abartılı fiyatlar genelde İstanbul’a has oluyor). Ama insan peynirli makarnanın 55 dolar olduğunu duyunca şaşırıyor. Sonra öğreniyorum ki küçük bir detay varmış, makarna aynı zamanda yer mantarlı...
Garsonlar çok sempatik, dostane... Ünlülerin içine düşen garsonlar derhal işten atılıyormuş.
Sonuç olarak, büyük göldeki büyük balıkların özel kulübü Waverly Inn’de yemek yemek öyle sık veya kolaylıkla yaşayacağınız bir tecrübe değil.
Fakat olur da girmeyi başarırsanız kendinizi birkaç saatliğine dahi olsa büyük göldeki büyük balık veya berrak suda o balıkları izleyen biri gibi hissedeceğinizi söylemeliyim.


Mikro restoran trendi

Krize rağmen New York’ta yeni restoranlar açılıyor. Kimileri restoranını kapatıp yine aynı yere daha ucuz konseptli başka bir restoran açıyor. Bazıları da mutfağı, fırını vs olduğu için kapanmış restoranları satın alıyor, değiştirip hizmete sunuyor.
15-20 kişilik mikro restoranlar son trend. Restoranlarını dolduramayan işletmeciler daha küçük mekânlara yöneliyormuş.
Bu aralar bu kente yolunuz düşerse en yeni restoranları deneyin bence: Corton, Dovetail, Scarpetta, Commerce, Char No. 4, Adour Alain Ducasse ve Persephone...
Diğer bir yeni restoran olan Momofuku Ko’nun rezervasyon yöntemi bir acayip. Barda oturup yemek seçemediğiniz, size ne verilirse onu yediğiniz restoranda yer ayırtabilmek için sabah tam 09.00’da restoranın internet sitesine girip sizin gibi onlarca kişiyle tıklama yarışına girmeniz gerekiyor. Çünkü restoranda sadece 14 kişi yemek yiyebiliyor.