Futbol yorumculuğunun ne kadar ömrü kaldı?

Haberin Devamı

Futbolla o kadar da alakadar biri değilim. O kitle ruhunu, aidiyet duygusunu, maç öncesi ve sonrası ritüeli eskiden beri kıskandığımı, bir parçası olmak istediğimi de itiraf etmeliyim. Ama zorla olmuyor. Ne yapsam sevemedim futbolu. Hem de kendi çapında bir fanatikle aynı evde yaşamama rağmen.
Pazar akşamları birçok evde olduğu gibi bizde de salonda futbol yorumları, arka odada film izlenir.
Maç bir derece ama esas katlanamadığım futbol yorum programları. Birtakım adamların saatlerce oturup “O gol müydü, bu ofsayt mıydı, beş para etmez hakem”vari geyikleri kadar manasız bulduğum bir şey yok.
Ama tabii, ne anlarım ben?
Her neyse...
Televizyonda Fütüristler Derneği Onursal Başkanı Alphan Manas “Yakın gelecekte futbol yorumculuğu bitecek” deyince ilgimi çekti: “Bugün elimizde pozisyon tartışmalarını ortadan kaldıracak teknoloji var. Kalenin içine iki kamera koymaya bakar. Ama FIFA yaşlı ve teknolojiden uzak bir kurum. Yenilikleri hayata geçiremiyor. Bunun yerine iki çizgi hakemi daha alıyor” diye konuşan Manas’a göre futbol yorumcularının hepsi işsiz kalmasa da uzmanlaşmaya gidilecek; her ligin bir uzmanı olacak ve tahmin yorumculuğu yok olacak.

E bir karşıt görüş de gerekiyordu.
Futbol aleminin kralı Cem Dizdar‘ın kapısını çalmak farz oldu.
Dizdar’a göre söz konusu futbol olduğunda, oyundaki kusursuzluk arayışı aynı zamanda oyunu yok eden bir şey: “Teknoloji futbolun ruhunu öldürür çünkü futbol aynı zamanda bir hata oyunu,terleme oyunu.İzlerken tribünde terlersin. Çipli toplar, kameralı sistemler oyunu öldürdüğü gibi taraftarı da eve hapseder. Maça gitmesi için neden kalmaz.”
Peki teknoloji sayesinde futbol daha adil bir oyun haline gelmez mi? Hakemler de her maçta boş yere küfür yememiş olur...

Buna da cevabı var:
“Futbol zaten adil değil. Bütün coşkusu da adil olmamasından geliyor. İki takım karşılaşıyor; biri bir milyon dolarlık, diğeri 10 milyon dolarlık adamla oynuyor. Ama güçsüz takım da kazanabiliyor. Bu mucize de bizi iyi hissettiriyor. Teknoloji bizi iyi hissettirmez oysa.”
Futbol yorumcularının hakem hatası konuşmalarına gelirsek, Dizdar da Manas’la aynı fikirde: “Hakem hatası konuşma noktasının zirvesindeyiz. Yorumculuğun bu yanı kesin düşüşe geçecek.”
Hakem avcıları şimdiden kendilerine yeni iş baksalar fena olmayacak galiba.


SİYAD meselesi

Yazdığım SİYAD yazısının bu kadar gürültü koparacağını tahmin etmiyordum.
Bunu “mahalle baskısı arayışı” gibi değerlendirip topu taca atmayın.
Ne derseniz deyin, SİYAD gibi Türkiye’nin modern ve aydınlık yüzü olan insanlarının oluşturduğu bir derneğin düzenlediği gecede içki olmaması büyük bir eksiktir.
Nedeni şu olabilir, bu olabilir, muhafazakarlık olabilir ya da (insanların evlerinde yaptıkları doğumgünlerine bile içki sponsoru bulabildiği şu günlerde) sizin deyiminizle “acemilik?” olabilir...
Ama tekrarlıyorum, kimse bana içki servisi yapılmamasının büyük bir eksiklik olmadığını söyleyemez.
En azından seneye aynı hataya düşülmemesini bekleyebiliriz herhalde.


Oyver.org
ABD seçimleri öncesinde “Don’t Vote” (Oy vermeyin) konseptli reklam filmi ilgimi çekmişti. Reklamda ters psikolojiden faydalanarak insanlar oy vermeye teşvik ediliyordu. “Keşke bizde de böyle bir şey yapsalar” diye düşünmüştüm.
Şimdi biz de seçim arifesindeyiz ve vatandaşa oy vermeyi aşılayan oluşumlar var. Bunlardan biri oyver.org. Bu sivil organizasyonun kahramanları 2004 yerel seçimlerinde İstanbul’da iki milyondan fazla kişinin (birinci partinin aldığı oydan daha fazla) oy kullanmadığını öğrendiklerinde “Sürekli konuşuyor ama hiçbir şey yapmıyoruz” diyerek bu oluşum için düğmeye basmışlar. Heyecanlarını paylaşmak isteyenleri çağırıyorlar, haberiniz ola.