Gelecekle ilgili iyimser misiniz?

NTV Yayınları’ndan çıkan “İyimser Gelecek” son günlerde elimden bırakamadığım bir kitap.
Adından da anlaşıldığı gibi, bize olumlu bir gelecek tablosu çiziyor. Tamam, pespembe değil belki ama belirli konularda neden iyimser olmamız gerektiğini hatırlatıyor. Hem de 370 sayfa boyunca aynı adam ahkâm kesmiyor; Richard Dawkins’den Geoffrey Miller’a, Roy Kurzweil’den Nobel Ödüllü yazar George Smoot’a önde gelen 150 bilim adamı “Hangi konuda iyimsersiniz? Neden?” sorusunu yanıtlıyor.
Ekonomik krizdi, küresel ısınmaydı, savaştı, açlıktı, tecavüzdü, yoksulluktu derken dünyanın daha iyiye gittiğine ihtimal vermiyorduk, değil mi?
Son dönemde dindarlar kıyametin yaklaştığına, azımsanamayacak sayıda insan da 2012’de Maya takvimiyle beraber dünyanın son bulacağına dair bence deli saçması teorilerde kaybediyorlar kendilerini.
Halbuki galiba onyıllar da geçse aynı tas aynı hamam... “Başımıza taş yağacak” ve “Bizim zamanımızda...” ile başlayan, eskinin daha iyi olduğunu ima eden, geçmişe özlem dolu cümleler 50 yıl önce de kuruluyordu, 50 yıl sonra da kurulacak.
Ama gördüğünüz gibi ne başımıza taş yağıyor ne de kıyamet günü geliyor.
Dünyada silahlı çatışmaların giderek azaldığına ihtimal vermezdiniz, değil mi? Oysa öyleymiş. Kitaptan öğrendim ki British Columbia Üniversitesi‘ndeki İnsan Güvenliği Merkezi’nin yayınladığı rapora göre, dünyadaki silahlı çatışmalar on yıldan kısa bir süre içinde yüzde 40 düşmüş ve çatışma başına kayıp sayısında da azalma görülmüş. Ama tabii medya on yıl boyunca savaş, katliam ve bomba haberleriyle meşgul olduğu ve bu haberler ciddiyetlerinden dolayı gündemde uzun kaldığı için biz hep her şeyin kötüye gittiğini sandık. Oysa, öyle değil.
Çevremdekiler tarafından karamsar biri olarak nitelendirilirim. Oysa hep karamsar değil gerçekçi olduğumu söylerim. Yani az önce bir avuç antidepresan yutmuş gibi dolaşan sahte gülen suratlardan değilim, içi boş iyimserliğe karşıyım. Bu nedenle dayanağı somut veriler olan bilimin, bilim adamlarının iyimserliğini ikna edici buluyorum.
“İyimser Gelecek”i okurken bilim adamlarının sicim teorisinden eğitime, nüfus artışından tıp bilimine, küresel ısınmadan dünyanın sonuna kadar pek çok farklı konuda iyimser olduğunu görüyorsunuz. Ayrıca bence devlet büyükleri de bu kitabı mutlaka okumalı. Çünkü kitapta enerji sorunlarımızı çözmeden tutun da küresel ekonomiyi demokratikleştirmeye, yönetimde şeffaflığı geliştirmeye, dinsel çatışmaları ortadan kaldırmaya bir sürü fikir var.
Ama doğru, biz nere, bilim nere? Bizde bilimin resmi kurumu Darwin’i sansürlüyor. Hangi devlet büyüğümüz bu kitabı okuyacak da feyz alacak?
Neyse, siz okuyun.



Plaka
Resimde gördüğünüz fotoğrafı Ercan Arslan çekti. Bir gün aynı araçta giderken trafikte önümüze bu araba çıktı ve tabii ki fotoğraf çekmeye değerdi.
Dikkat edin, göreceksiniz. Arkadaşın plakası 34 FB XXXX.
Herhalde kendisine bu plakanın denk gelmesini hayatında başına gelen şanssız olaylardan biri olarak değerlendiriyor. Çünkü görüyoruz ki kendisi koyu Beşiktaşlı.
Nereden mi görüyoruz?
Arka cama, şu taraftarlara yönelik hediyelik eşyalar arasında bulunan sahte Beşiktaş plakasını yapıştırmış: “34 BJK 1903.”
Gerçek plaka için özür diliyor herhalde.
Yok, efendim, biliyoruz, sizin elinizde değil.


Tırtılların aşkı
İki robotun aşkı oluyorsa, iki tırtılın aşkı neden olmasın? 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilen “Parti Tırtılları”nın Çocuk Filmleri bölümünde olması sizi yanıltmasın. Bu, büyüklerin de eğlenerek izleyeceği bir film. Solucan Barry, yılda bir düzenlenen şarkı yarışmasına katılmak için bir grup kurmaya karar verir ancak... Devamını izleyin.
Filmde “Yes sir, I can boogie”den “I love to love”, “YMCA”, “I will Survive” ve “Play That Funky Music”e kadar onlarca şarkı çalıyor. Disko müziğini sevenler özellikle kaçırmasın. (4 Nisan 13.30’da Nişantaşı City’s’de, 5 Nisan 13.30 ve 19 Nisan 13.30’da Rexx’de.)