Ha etek ha pantolon, sorun erkeğin beyninde

Haberin Devamı

Bu dünyanın zihniyeti yüzyıllardır kadını ahlaksız bir yaratık olarak kabul ettiği için bugün hâlâ dünyanın bazı yerlerinde kadınlar pantolon giyiyor diye kırbaçlanıyor. Malum geçen hafta dünya gündemini meşgul eden konulardan biri Sudan’da pantolon giydiği için 40 kırbaç darbesiyle cezalandırılmak istenen kadındı.
Ama aslına bakarsanız dünyanın en medeni yeri olarak görülen Batı’da kadınların pantolon giymesi de öyle çok eskilere dayanmıyor; taş çatlasa 40 yıl...
4’üncü yüzyılda İran’da kadınların pantolon giydiğine dair kayıtlar olsa da bu, o dönemde Batı’ya sıçramış bir trend değildi.
Kadınların ufaktan ufaktan pantolon denemeleri Viktorya dönemi sonlarına denk geliyor. Kendi kilolarından fazla ağırlıktaki hantal kıyafetleri fırlatmak için yanıp tutuşuyorlardı. Oysa bu kıyafetlerin amacı baştan beri belliydi: Kadınları denetim altında tutmak.
19’uncu yüzyılın ikinci yarısında “The Lily” adlı gazetenin editörü Amelia Bloomer kadınlara pantolon giydirme yolunda ilk önemli adımı attı. “Bloomer kostümü” adı verilen kıyafeti dünyaya tanıttı. Bu kıyafet, diz boyu eteğin altına giyilen şalvardan oluşuyordu; en önemli özelliği kadınlara fiziksel anlamda özgürlük sağlamasıydı. Bunu giyen birçok kadın yürürken nefes nefese kalmıyor, bisiklete binebiliyor, rahatça dans edebiliyordu.
Bloomer kostümü, kadınların politik anlamda daha aktif olmasıyla da ilişkilendirildi. Bu şalvarlı kıyafetin savunucusu çoğu kadın, kadın hakları hareketinde rol aldı; o dönemde insanlar şalvarın kabulünü kadın haklarının kabulü olarak gördüler, bu kıyafetle cinsiyet ilişkilerine itiraz edildiğini anladılar. Önceden erkekler aktif, kadınlar pasifken, şalvarlı kıyafet sayesinde kadınlar artık hem fiziksel hem de politik anlamda daha aktifti. 
Ama o zamanda bu modanın çok geniş kitlelere yayıldığını da düşünmeyin; şalvarlı Bloomer kostümü çok popüler olmadı.

Ha etek ha pantolon, sorun erkeğin beynindeHa gayret! Bir deneme daha...

Pantolonu kadın modasına sokmak için ikinci girişim 1800’lerin sonuna rastlıyor. Diz boyu bol pantolona “bisiklet kıyafeti” adı verildi. Ancak moda dünyası kadınlara yakıştırmadığı için pantolon yine popüler olamadı.
Ne zaman ki II. Dünya Savaşı başladı, iş kadınların başına düştü, pantolonun da kadın gardırobunda yeri açıldı. Cepheye giden erkeklerin işini yapmak için kadınlar fabrikaya gitmeye başladı. Saçlarını toplayıp, eteklerini sıyırdılar ve bol pantolonla işe gitmeye başladılar. Tasarımcı Coco Chanel bu dönemde pantolon giymekten gocunmayan kadınlardandı. Marlene Dietrich ve Katherine Hepburn sürekli pantolon giyerek halkı şoke eden ünlü kadınlar arasında başı çekiyordu. Vogue 1939 yılında pantolonlu kadın fotoğraflarını sayfalarına taşıdı. Fakat hâlâ pantolon ve kadın yan yana gelmesi hoş karşılanmayan iki sözcüktü; muhafazakârlara göre pantolon giyen kadınlar doğallıktan uzak ve maskülendi.  
II. Dünya Savaşı’yla birlikte pantolon giyen kadınların sayısı arttı . Savaş sonrası döneme “feminen ev kadını” konsepti ağırlığını koyup etekler kadınların dolabında baş köşeye otursa da 60’lar ve 70’lerde pantolon giymek artık kadınlar için tabu olmaktan çıktı. Yves Saint Laurent kadınlara pantolonu giydiren tasarımcı olarak moda tarihindeki yerini aldı.
Gördüğünüz gibi kadınlara pantolonu giydirmek kolay olmadı. Düşünün, Kaliforniya’da kadınların iş yerine pantolon giymesi 1995 yılına kadar yasal değildi!
13 Kasım 866’da Papa I. Nicholas, Bulgaristan Kralı Boris’e şöyle yazmıştı: “Senin ya da kadınlarının pantolon giyip giymemesi günahlarınızdan kurtulmanızı engellemez ya da sizi daha ahlaklı yapmaz.”
Yani diyor ki, kesin tıraşı, pantolonun ahlakla veya günahla ne ilgisi var?
Yıllar önce reklam ajansları bir araştırma yaptırdılar. Amaç, erkeklerin pantolon giyen kadınlara tepkisini ölçmekti. Şunu keşfettiler: Erkekler pantolon giyen kadını arkadan gördüklerinde doğrudan poposuna bakıyorlar. Önden gördüklerindeyse bakışları aşağı doğru iniyor ve kadının bacak arasında donup kalıyor, yüzde veya göğüslerde değil.
Yalnız... Aynı araştırmanın etek giyen kadınlarla ilgili versiyonu yapıldığında da sonuç aynıydı.
Anlayacağınız etek, pantolon fark etmiyor; problem yine kadını bastırmak isteyen erkekte.