Suçluyum, ekonomiye hiç faydam yok

Haberin Devamı

Geçenlerde bir arkadaşım onunla alışverişe çıkmamı istedi. Çıktık.    Mağazaların içindeki telaş yordu beni, gürültü rahatsız etti, insanlarla kol, dirsek, çanta temasında bulunmak sinirime dokundu. Işıklandırma ve girdiğim her yerde tezgâhtarların “Aradığınız özel bir şey var mı?” soruları başımı ağrıttı. “Teşekkürler, sadece bakıyorum” demekten dilim yoruldu. Gece uykumda “Sadece bakıyorum” diye sayıklamış bile olabilirim. Ne zaman aradığım özel bir şey oldu ki zaten? Genelde sadece bakmıyordum, sadece alıyordum.
Sizin anlayacağınız bu bir günlük alışveriş eskortluğu benim için epey stresliydi.
Bu sözlerin sahibinin hapisten yeni çıkmış veya çöldeki hayatından şehre dönmüş biri olduğu izlenimine kapılabilirsiniz; oysa bütün yaptığım 11 aydır mağazalara uğramamak. Sözünü ettiğim kıyafet, aksesuar satan mağazalar. Yoksa eczane, süpermarket, teknoloji mağazalarına falan girip çıkıyorum. Ama bilen biliyor, bu süre zarfında üstüme başıma tek bir çöp almak için bu sinir bozucu müzikler çalan, ışığı insanı yapay bir dünyada gibi hissettiren kutucuklara adımımı atmadım. İnternetten de alışveriş yapmadım, çaktırmadan bir arkadaşıma para verip kendime bir şeyler de aldırmadım. 

Savaşı kazandım
Ne yalan söyleyeyim, bu arada kriz anları da oldu tabii. Ama öyle şiddetli krizler değildi bunlar. Yurtdışı seyahatlerinde kızlar H&M‘e koşarken ben köşedeki kafelerden birinde mahsun halde oturup onları bekledim; düğün dernek, parti vs olduğunda dolabımdaki elbiseleri demode bulduğum ya da altına giyecek uygun ayakkabım olmadığı için bir bahane uydurup gitmemeyi düşündüm. Fakat pes etmedim, nefsime yenik düşmedim, dünyevi zevklerden birine aylarca “Hayır” demeyi başardım. Hedefimden sapabileceğimi hissettiğim, bir ürünün cazibesine kapıldığım her sefer kendi kendime sadece “Yapma” dedim. Ve o an, orada sorun çözülmüş oldu. Kendi çapımda tüketime savaş açtım ve kendi savaşımı kazandım.
Bu arada kendime almak isteyip de alamadıklarımdan oluşan bir liste yaptım. Şimdi, bir aydan az bir süre sonra alışveriş özgürlüğüme kavuşacağım için dönüp listeye baktım ve duraksadım. Tüm bunlara ihtiyacım var mı? Listeyi tekrar önüme aldım ve maddelerin yarısının üzerini çizdim. Bir aya kalmaz maddelerin yarısını daha listeden çıkarabilirim.

Herkes yapabilir
11 aylık deneyimim beni hiç zorlamadı, hatta çok kolay olduğunu bile söyleyebilirim. Farkındasınız veya değilsiniz ama üretmek insanı nasıl rahatlatıyorsa tüketmek de insan için büyük bir stres kaynağı olabiliyor.
Bir şeyler değişti ve bir yandan tekrar eski haline dönmeyeceğinden korkuyorum. Sahip olduklarımdan duyduğum tatmini nasıl üzerimden atacağım? Tekrar bir çantayı ya da elbiseyi arzulamayı nasıl öğreneceğim? Bütün yaptığım küçücük bir adım atmaktı ve hayatımı tamamen değiştirdi.
Hâlâ para kazanmak istiyorum ama ihtiyacım olmayan şeyleri almak istemiyorum. Bu iş bu kadar kolaysa daha çok insan yapabilir. Ve eğer yapar, çok da zor olmadığını görürlerse bunun ekonomiye ciddi zararları olabilir. Sorun şu ki, sadece bir yıl yeni şeyler almamaya karar veriyorsunuz ama bir yıl tamamlandığında eski halinize dönmek istemiyorsunuz.
Kendimi biraz suçlu hissediyorum. Ekonomiyi desteklemek için payıma düşeni yapmıyorum.
İyi de sorun bende mi, yoksa ekonomide mi?  


Suçluyum, ekonomiye hiç faydam yok

Koşu tarihi yaklaşıyor 31.8.2008
31 Ağustos’ta Nike tarafından düzenlenen dünyanın en büyük koşu organizasyonu Human Race’e katılmak için sayılı gününüz kaldı. Hala başvurmadıysanız elinizi çabuk tutun. Yarışın resmi başvuruları www.nikeplus.com adresinden yapılıyor. Ayrıca sitede yarış öncesi antrenmanlarda nelere ihtiyaç olacağı da anlatılıyor. Koşucular bu site aracılığıyla Nike Zoom Victory+ gibi yeni antrenman ayakkabıları, Nike’ın en son çıkardığı performans odaklı Flywire teknolojili antrenman ayakkabısı hakkında bilgi alabiliyor.