Güzel bir şehir, mutlu insanlar: AMSTERDAM

Amsterdam Avrupa’da en keyif aldığım yerlerden biri oldu. Bunun nedeni güzel bir şehir olmasının ve size çok fazla farklı seçenek sunmasının yanı sıra, çok mutlu, sıcak ve güleryüzlü insanlara sahip olması. Amsterdam’a a ilk ziyaretimdi, ama asla son olmayacak

Amsterdam’a yıllardır gitmek istemiş ama karşıma çeşitli engeller çıkmıştı. Biletimi ayırtsam da, aniden ya hastalanmış, ya dizimi sakatlamış, sokaktaki kedi tarafından tırmalanmış ve kuduz aşısı yemiş ya da bir arkadaşım evlenmeye karar vererek tam Amsterdam’a gideceğim döneme düğün tarihini belirleyivermişti.
Bu defa biletimi elektronik postamda gördüğümde sevincimden havalara uçtum. Seyahatten önce birkaç gün evden çıkmadım. Mikropları kendimden uzakta tuttum ve Amsterdam’a giden uçağın koltuğuna oturduğumda ‘Aha’ dedim. ‘Oluyor galiba...’

Red Light District

İlle de ‘Red Light District!’ Garibime gidiyor... Bu bölgeyi hiç merak etmesem de, sanki gezmeden İstanbul’a dönersem aforoz edileceğim hissine kapılıyorum. Red Light District’de sadece genelevler yok. Sex shop’lar ve barlar da sıralı mekânlar arasında yerlerini almış. Ve benim en çok dikkatimi çeken ilk olarak sokaklarında dolaşırken kendimi son derece güvende hissediyor olmam... İkincisi ise ülkemizde asla göremeyeceğiniz manzaralara burada rastlamanızın mümkün olması. Red Light’ta el ele dolaşan karı-koca ya da sevgili çiftleri görebilirsiniz. Red Light’ın yakınındaki “Coffee Shop”lara da bir bakıyorum. Buraların bizdeki kahvehanelerden farkı, yasal olarak esrar satışına izin verilmesi. Tıpkı bir lokanta mönüsü gibi hazırlanmış çeşitli “ot” seçenekleri size alkolsüz içecekler ve sigara kağıdı ile sunuluyor.
Ancak Amsterdam’ı bu ikisine indirgemek o kadar haksızlık ki. Çünkü Amsterdam bundan daha fazlasına sahip, çok renkli bir şehir.

Van Gogh Müzesi

Van Gogh Müzesi, Amsterdam’ın bir diğer ‘yapılmadan dönülmemesi’ gereken maddelerinden. Her sabah odamdaki ‘Van Gogh’un Arles’deki Odası’ tablosuna bakarak uyanan ben, tablonun gerçeğini karşımda görmenin ne kadar da farklı bir duygu olduğunu ancak buraya gelince anlayabiliyorum. Dünyadaki en geniş Van Gogh eserleri koleksi-yonuna sahip bu müze ayrıca Van Gogh’un geriye kalan üç fotoğrafından birini de içinde barındırıyor.

Volendam

Amsterdam’dan arabayla sadece 30 dakika uzaklıktaki Volendam, gelenekeselliği yakalayabileceğiniz kasabalardan biri. Eski çiftçilerin daha ucuz olması nedeniyle giydikleri tahta ayakkabılar olan ‘Klomp’ların yapılışını görebildiğiniz, meşhur Hollanda peynirlerinden tadabildiğiniz ancak en önemlisi geleneksel Volendamlıların yaşam biçimlerine göz atabileceğiniz bir yer burası.
Gerçek boyutlu bebekler kullanılarak, eskinin balıkçı köylerinin ve giydikleri kıyafetlerin yanı sıra yemek, eğitim, düğün gibi geleneklerinin tekrar canlandırılmaya çalışıldığı Volendam Müzesi ise bilgilendirici olduğu kadar keyifli de...
Kasaba sahiline indiğinizde sizi mutlu mesut insanlar karşılıyor. Hepsi 6-7 kuşaktır ve belki de daha fazla süredir buradalar. Bu nasıl olabiliyor peki? Cevabı bana sokaktaki bir Volendamlı kadın veriyor: ‘Volendamlılar kasabalarını ve yaşam biçimlerini çok seven mutlu insanlardır. Niye taşınalım ki?’
Amsterdam gerçekten de Avrupa’da en keyif aldığım yerlerden biri oldu. Bunun nedeni güzel bir şehir olması ve size çok fazla farklı seçenek sunmasının yanı sıra, çok mutlu, sıcak ve güler yüzlü insanlara sahip olması. Amsterdam’a a ilk ziyaretimdi ama son olmayacak. Bunu çok iyi biliyorum.

Haberin Devamı

Kanal gezintisi
Amsterdam demek birbirinden güzel kanallar ve kısa bir şehir turu atabileceğiniz keyifli bir tekne gezintisi demek... Su kanalları arasında kurulu şehir tamamen tarihi dokusunu saklıyor. Üzerlerinde yapım tarihleri bulunan binalar 1500’lü - 1600’lü yılları işaret etse de sanki her biri en az 30-40 yıllık binalar gibi görünüyor.
Bu gezinti sırasında Amsterdam’ın en dar evini de görebilmeniz mümkün... Singel sokağı 7 numara olarak geçen bu ev 4.5 karış genişliğinde. İki kişinin kapının önünde yan yana durması bile zor. Evlerin bu daracık tasarımın diğer bir nedeni ise daha az vergi ödemek, çünkü bu kentte evin genişliğine göre vergi alınıyor.

Haberin Devamı

Güzel bir şehir, mutlu insanlar: AMSTERDAM

Haberin Devamı

NASIL GİDİLİR?
KLM
Amsterdam’a gitmenin en iyi yolu Hollanda Kraliyet Havayolları olan KLM ile uçmak. Uçuşlar sık, keyifli, servis ve hizmet çok güzel.Üstelik KLM dünyadaki o kadar çok noktaya uçuş yapıyor ki, Amsterdam’da 2-3 gün gezdikten sonra oradan da başka bir rotaya devam edebilmeniz mümkün...
Tel: 0 212 310 19 00 Web adresi:

Algıda seçicilik ve bisikletin faydaları
Kadın olduğumdan olsa gerek Amsterdam’a ayak basar basmaz dikkatimi kadınların fiziklerinin düzgünlüğü çekiyor. Hepsi uzun, ince hoş ve - durun bir dakika- hiç birinde selülit yok. Nedenini çok geçmeden öğreniyorum. Bisiklet buranın vazgeçilmez ulaşım aracı. Bu sayede Amsterdamlılar ulaşıma para harcamadıkları gibi spor salonu üyeliği yaptırmak zorunda da kalmıyorlar. Bisiklet için ayrı yollar düzenlenmiş ve bu nedenle Türkiye’deki gibi arabaların altında kalma riskini sıfıra indirmişler. Ancak yaya olarak Amsterdam’ı gezmek isteyenleri şimdiden uyaralım. Bisiklet yoluna çıkmayın çünkü bisikletlilerin kendilerine ait yolda giderken frene basma adetleri pek yok...

Amsterdam 12. yüzyılda Amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulmuş. Kazık üzerine kurulan binalar ve kanallarla Amsterdam 17. yüzyılda köy görünümünden çıkarak, büyük bir liman kenti haline gelmiş. Göçmenliğin tavan yaptığı bir dönemde kurulan Herengracht, Keizersgracht, Prinsengracht ve Singelgracht ismi verilen dört kanal, bölgede korumayı ve güvenliği sağlamak amacıyla kurulurken, tüccarların mallarını evlerinin önlerine kadar teknelerle taşıma kolaylığını da sağlamış. Kent ister istemez özellikle Jordaan bölgesinde karşınıza sıkça çıkan kanalları ile anılıyor. Bu nedenle çoğu zaman ‘Kuzeyin Venedik’i olarak da tanımlanıyor.