Sinop’taki fiyort* bir başka güzel

“Yıllardır Norveç’e bir daha gitmek istiyorum ama bir türlü fırsat bulamadım.” Arkadaşım şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Norveç hem oldukça pahalı, hem de benim gibi bir Güney Amerika ya da Uzak Doğu delisi için fazla sakin bir yerdi.
“İyi de neden özellikle Norveç?” diye sordu arkadaşım.
“Hayatımda hiç fiyort görmedim de ondan”
“O zaman Sinop’a git” dedi arkadaşım.
Sinop’ta fiyort olduğunu bilmiyordum. Utanmış, kızarmıştım. Sinop’un merkezine 11 km uzaklıkta yer alan koy yani  “Hamsilos Fiyordu” manzarası ile insanı kendine hayran bırakıyor. Norveç’in denize dimdik inen keskin yarlar arasındaki dar deniz parçaları gibi Hamsilos da eşine az rastlanır bir fiyort manzarası sunuyor. Ve insan işte böyle bir görüntü karşısında hayatın anlamını ve bu dünyadaki varlığının küçüklüğüne kâni oluyor.

En renkli destinasyon
Bireysel yurtdışı seyahat hizmetlerindeki uzmanlığı ile geçen yıl Türkiye’den 25 bin kişiyi yurtdışına tatile gönderen Cafe Tur, Genel Müdür Ali Akyüz’ün yıllardır süregelen tecrübesini aktararak, bu yıl 23 destinasyonla yurt içi seyahatlerine başladı ve ilk startı da Sinop’la.
Böylece Kültür turizmine vereceği ağırlık sayesinde benim gibi memleketinin farklı ve ilginç yörelerini daha detaylı ve yakından tanımak isteyenler için ideal bir hizmet başlatmış oldu. Ve yine bu sayede Sinop’un sadece fiyordu ile değil, daha bir sürü farklı özellikleriyle Türkiye’nin en renkli gezi destinasyonlarından biri olduğunu ispat etmiş oldu.


Erfelek Tatlıca Şelâleleri
 Antalya’ya ilk gittiğimde bir ‘Manavgat Şelâleri’dir gidiyordu. “Mutlaka git”, “Aman kaçırma” diyenlerin heyecanlı ses tonlarına kanıp karşımda Niagara’yı görmeyi ummuş ve büyük hayal kırıklığı yaşamıştım. Ancak Sinop’taki Erfelek Tatlıca Şelâleleri, insanın hayalinde canlandırdığı, “Mavi Göl” ve “Kumsal” filmindeki şelâlalerin birinci dereceden akrabası diyebilirim. İl merkezine 42 kilometre uzaklıkta, Erfelek İlçesi Tatlıca Köyü sınırları içerisinde yer alan Erfelek Şelâleri, aynı vadi içinde art arda sıralanmış 28 irili ufaklı şelâleden oluşuyor. Bu özelliğiyle dünyada benzeri yok. 


Anadolu’nun en eski şehirlerinden...
 Türkiye’nin en kuzey noktası olmasının yanı sıra, Tunç Çağı’na varan yerleşim yerleriyle Anadolu’nun en eski şehirlerinden biri olan Sinop, Hititlerden başlayarak, Frigyalılar, Miletliler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlıların hakimiyetinin izlerini taşıyor.
Türkiye’deki şehirlerin çoğunun en sevdiğim özelliği;  şehir isminin arkasında her zaman insanı derinden etkileyen hikâyelerin yer alıyor olmasıdır:
Yaygın bir söylentiye göre, Yunan mitolojisindeki Irmak tanrısı Aisopos’un güzel kızının adı Sinope imiş. Baş tanrı Zeus Sinope’ye âşık olmuş. Kızın isteği üzerine de onu Karadeniz’in en güzel yerine, yani bugünkü Sinop’un bulunduğu yere yerleştirmiş. Sinope adı  zamanla Sinop’a dönüşmüş. Ancak Sinop, Sinope’nin yanı sıra, efsaneleşmiş başka kadınların da memleketi: Yani efsanevi amazon kadınlarının...




Sinop Müzesi 
 Zengin kültürel bir mirasa ev sahipliği yapan ve şehir merkezinde bulunan Sinop Müzesi’nde, Roma, Bizans, Etnografik eserler ile Sinop çevresinde toplanmış ikonalar, anforalar, lahitler, mozaikler, takılar, sikkeler, eski çağların parfüm şişeleri ve heykeller yer alıyor. Üstelik eserlerin bir kısmının müzenin bahçesinde yer alıyor olması insana keyif veriyor.


Sinop Kalesi:
M.Ö. 7. yüzyılda yarımadanın üzerinde kurulmuş olan Sinop Kalesi, Roma, Bizans ve Selçuklular döneminde onarılarak kullanılmış ve hâlâ ihtişamını koruyor. Kale bölgenin stratejik önemini kavramak açısından çok önemli. Ve her gezgin bilir ki stratejik açıdan önemli kalelerin hepsinin de manzarası şahanedir ve çay eşliğinde daha da güzelleşir.

NASIL GİDİLİR?
“Türkiye’de dünya kadar gezilecek yer var” sloganıyla start verilen yurt içi kültür turları içinde Sinop turu, “Suya Tutunan Şehir Sinop” başlığıyla yer alıyor ve Türkeli, Erfelek Şelâleleri, Akgöl, İnaltı Mağarası, İnceburun, Gerze, Bafra’yı kapsıyor. Bu tura katılmak için Cafe Tur’u aramak yeterli. Tel: (0212) 244 44 22 ww.cafetur.com  

(*) Fiyortlar buzul aşındırması sonucunda oluşan, iki taraftan sarp kayalıklarla çevrili uzun, dar ve  derin koylardır.