Yemekle uğraşmanın popüler üst kültür oluşturmaya başladığı günümüzde, birçokları hediyelerini yemekle bağlantılı şeylerden seçiyor. İşte bu bağlamda gurme dostlarınızı memnun edebilecek birkaç hediye tavsiyesi...
Karşımızdakini mutlu edebilecek doğru hediyeyi seçebilmek, hiç de kolay bir iş değil. Üzerine kafa yormak, bolca dolaşmak gerekiyor. Savsaklamayıp, emek vermek lazım. Yeni yılın gelmesi ve hediye sezonunun en yüksek noktaya ulaşmasıyla çevremdeki çoğu kişide bu tatlı telaşı hissedebiliyorum.
Bıçaklar: Yemek yapmayı sevenlerin en önemli oyuncakları hiç şüphesiz bıçaklar. Eskiden evlerimizde tek tip, pek de iyi bakmadığımız bıçaklar vardı. Şimdiyse her türlü kesim tekniği için farklı bir bıçak kullanmamız gerektiğini öğreniyoruz. Belli başlı bıçak türlerinin birkaçı; şef bıçağı, fileto bıçağı, ekmek bıçağı, soyma bıçağı ve oyma bıçağıdır. Bir de bunların her zevk ve bütçeye hitap eden farklı markalarda olanları var. Klasik olanlar içerisinde en beğendiğim bıçaklar, ‘Wüsthof’ marka olanlar. Çeliğinin kalitesi ve bıçağın balansı profesyonel kullanımlarda bile üst seviyede. Daha az bilinen ve fiyatı daha yüksek olanlar arasında neredeyse bir arzu nesnesi olan bıçak markalarıysa ‘Mac’ ve ‘Shun’.
Kitaplar: Yemekle uğraşan birine alınabilecek en güzel hediyelerden biri, gurme kitap. Noma, El Bulli, French Laundry gibi dünyaca meşhur restoranların adlarına şeflerinin yazdığı kitaplar hem çok popüler hem de ‘fine-dining’ restoranların iç dünyasını sergilemesi açısından oldukça faydalı. Benim favorilerim, yemeklerin ve şeflerin hikayelerini anlatan kitaplar. Sadece reçetelerden ibaret, bir öyküsü olmayan kitapları doğrusu tek düze buluyorum. Bu anlamda en iyi bulduklarım Alenia’nın şefi Grant Achatz’ın ‘Life on the Line’ ve Nicholas Lander’in ‘Art of the Restaurateur’.
Tuzlar: Her ne kadar fazla kullanıldığında sağlığa zararlı olsa da yemeklerin aromasını artıran tuzlar, bir şefin en önemli enstrümanlarından. İnsanoğlunun doymak için değil de zevk için yemek yemeğe başlamasının da tuz kullanımıyla paralellik taşıdığını düşünenlerdenim. Her halde tuzların kralının Fransa’da Brittany açıklarında denizden toplanan ‘Fleur de Sel’ olduğu konusunda herkes hem fikir. Bunun dışında sağlık açısından yararları olduğu söylenen Himalaya tuzu ve etle mükemmel uyumlu Hawai’deki volkanik bölgeden toplanan siyah tuz diğer favorilerim.
GASTRONOMi DÜNYASINDA GEÇEN HAFTA ÖNE ÇIKANLAR
* El Bulli restoranı kapananı oldukça uzun bir zaman olmasına rağmen sansasyonları sürüyor. 2400 şişe Burgundy, tarihi 1830’lara uzanan Sherry türü şarapları ve ellerinde kalan tüm kavını nisanda New York ve Hong Kong’da düzenlenen müzayedelerde satacaklarını açıkladılar.
* Fat Duck’ın sahibi Heston Blumenthal Londra’da açtığı ‘Dinner’ isimli restoranının bir şubesini de yakın zamanda New York’a açacağını açıkladı.
* Bir Rus oligark Londra Mayfair’de şanına yakışan bir şarap dükkanı açtı. Adı ‘Hedonism’. Eşi benzeri olmadığı ve içeriği daha zengin bir şarap butiğinin bulunmadığı konuşuluyor.
