Antalya’da 16 yaşındaki liseli kızın, 10 arkadaşıyla başka bir okulu basıp, iki kız öğrenciyi sınıfta acımasızca dövdüğü haberini dehşet içinde okudum. Erkek arkadaşına mesaj attı diye planlıyor bunu... Dayak yiyen kızlardan birinin babası; “Çocuğuma işkence yapmışlar. Güvenlik kamerası görüntülerini görünce şoka girdim. Nasıl bu hale gelmişler?” diyor.
Hakikaten nasıl bu hale geliyor gençlik? Lise dönemimi düşünüyorum; dizi ve programlarda bilinçaltına şiddet pompalayan içerikler pek yoktu, sosyal medya hiç yoktu şükür, hayatları dijital dünya tarafından ele geçirilmiş gençler değildik. Çok daha masum ve yaşımızın gerektirdiği gibi yaşadık…
Şimdi maşallah hangi kanalı açsan, ne tarafa baksan kavga, dayak, hakaret, silah, intihar, cinayet, ne ararsan var! Ünlüler desen birbirine sınırsızca saldırı halinde, sosyal medya desen yeni neslin soykırımı gibi, saygı ve ahlak kavramları yerlerde sürünüyor! Çoluk çocuk bu gördüklerinden etkileniyor, kafaları bulanıp yanlış yönde çalışmaya başlıyor. Reşit olmamışların böyle bir suç işlemesi, yeni neslin her konuda aşırıya kaçması, ürkütücü ve üzücü... En büyük sebebi de şiddetin normalleştirilmesi ve toplumun her kesimine yayılması… Allah sonumuzu hayır etsin!
VEHBİ KOÇ ÖDÜLÜ, PROF. TONER’İN…
Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak 50 yıl önce kurulan Vehbi Koç Vakfı’nın her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanında verdiği Vehbi Koç Ödülü, bu yıl, geliştirdiği mikroçiplerle milyarlarca kan hücresi arasında kanserli tek bir hücrenin bir saat içinde teşhis edilmesini sağlayarak insanlığa yeni bir umut olan Prof. Dr. Mehmet Toner’e verildi.
Toner aynı zamanda, bugüne kadar 200’den fazla genç araştırmacının yetişmesine destek olan çok kıymetli bir hoca… “İnsanlığa ve bilime hizmet üzerime vazife” diyen profesör gibi dünya çapında çalışmalar yapan, çığır açan buluşlara imza atan seçkin bilim insanlarımızın; çok saygın ve önemli bir ödül olan ‘Vehbi Koç Ödülü’yle takdir edilmesi ve bu vesileyle onları tanımayanlara tanıtılması, büyük değer taşıyor. Bir Türk olarak tarifsiz gurur duydum.
ÖPMEYE DOYAMIYORSAN!
Oyuncu Hazar Ergüçlü’nün reklam yüzü olduğu Flormar ‘Kiss Me More’ rujunun Sofa Hotel’de gerçekleşen tanıtımına ilgi büyüktü. Hem uygun fiyatlarıyla hem de kaliteli ürünleriyle Flormar, en çok kullandığım makyaj markalarının başında geldiği için ben de merakla bekliyordum. Yine en güzelini yapmışlar valla! Oyuncunun rol aldığı reklam filmi de retro pop art havasıyla aşırı tatlı olmuş, hazırladıkları stüdyoya tüm detaylarıyla bayıldım. “Tüm öpücüklere yetecek kadar kalıcı” sloganıyla tanıtılan yeni ruj; aklıma 90’larda Ufuk Bigay’ın söylediği ‘Öpmeye Doyamadığım’ şarkısını getirdi, mırıldanıp duruyorum iki gündür… Sevdiklerini öpmeye doyamayanlar bir denesin dostlar!
