Dişçinin dişi mermer, dermatoloğun cildi ipek, diyetisyen sıfır beden olsun istiyoruz… Plastik cerraha gelince, onun işi daha zor. Karısının bacakları Rus; kalçası Venezuela; cildi Japon; burnu Fransız; poposu Brezilyalı gibi olsun diye bekliyoruz…
Tabii bu işin abartı tarafı. Adam plastik cerrah diye karısını Angelina Jolie yapması gerekmiyor. Ama azıcık da olsa kendilerine de dokunulmuş olmasını bekliyoruz.
Sosyal medyada fazlaca takipçisi olan bazı isimler de yaptırdıkları cerrahi ya da yarı cerrahi uygulamaları an be an paylaşıyor hesaplarından. Amaç uzmanlarının reklamını yapmak
elbet… “Alan razı, satan razı” durumu varsa, bize ne!
Ne var ki bu isimlerin ne derece iyi birer reklam olduğu tartışılır.
Kimseye ‘çirkin’ ya da ‘güzel değil’ demek hiçbirimizin haddi değil. Güzellik bakana ait, göreceli bir olgu. Lütfen burada doğru anlaşalım! Öte yandan çoğunluk tarafından kabul görmüş bazı gerçekler var.
Ne bileyim, Özge Ulusoy’un öneri ve paylaşımlarının izinden giderim mesela.
Kadın taş! Beş çocuk annesi Ayşe Kucuroğlu genç kız gibi kalışının sırlarını daha fazla anlatsa keşke!
Ama öyleleri var ki “Cildime şimdi şu yapıldı” diye gösterdiği anda söz konusu şey her neyse “Yapılmayacaklar” listesine ekliyorum kendi adıma.
Aslında orada doktor ya da güzellik uzmanının işlem hatası yok. Paylaşım sahibinin özgüveni insanı dehşete düşürecek derecede tavan, sorun orada! İşinde başarılı olabilirsin, Instagram fenomeni olabilirsin, müthiş bir yazar olabilirsin! Ama gençlik, güzellik başka bir şey!
Instagram filtrelerini, uygulamaları iyi kullanıyorsun anladık da biz de indirimli bakıyoruz artık!
Tabii bazı doktorlar, ‘kendilerini aşırı beğenen’ kadınların reklamlarına prim verdiklerine göre, geri dönüşler iyi olmalı!
Sosyal medyada kurulan bu derin gönül bağı, fenomenlerin başını döndürüyor
olabilir mi?
- Sosyetiğin kolyesinden anlıyorsam, gıdı ameliyatının da en başarılısını ben
yaptırırım!
- Peynir tabağını en iyi ben hazırlıyorsam cilde somon tedavisinin en iyisi de benden sorulur!
- Gece en iyi mekanları geziyorsam, göz altı morluklarının yok oluşunu benden iyi kim bilebilir?
Bu mudur? Bir alanda başarılı diye aynada kendisini bambaşka mı görüyor insan?!
Bazen bir yere girince “Lübnan’da mıyım acaba?” diye tereddüt geçiriyorum.
Bütün kadınlarda dümdüz kapkalın, koyu renk kaşlar…
Hele ki dövmeyle yapılanların durumu içler acısı…
Geçen gün televizyonda zap yaparken Birce Akalay’ı gördüm.
O güzeller güzeli kadına o kadar kalın kaşla dolaşması fikrini biri verdiyse bilsin ki o kişi Birce Akalay’ı pek sevmiyor.
Moda diye yakışsın yakışmasın her şeyi uygulamak zorunda mıyız?
Etrafımızda gerçekleri söyleyen dostumuz yoksa kendi kendimizin eleştirmeni olmaktan başka çaremiz yok arkadaşlar.
Haydi ayna karşısına!