TV’lerde son dönemde artış gösteren ‘uyarlama dizi’ istilasıyla karşı karşıyayız. Bunun en büyük sebebi, önceden onay almış bir işin ‘reyting garantili’ görülmesi

‘Umutsuz Ev Kadınları’nın reyting başarısından sonra, bir ‘uyarlama’ modasıdır aldı başını gidiyor. Hali hazırda zaten yapılan bir eserin iyi ya da kötü aynısını izlemek açıkçası pek onay verdiğim bir şey değil. Kaldı ki, bütün bu işlerin hepsi ‘umudunu kaybetmiş kadınlar’ kadar bile şanslı olamıyor.
Yapımcı ve senaristlerin özgün proje üretmemelerinin veya bu fikre açık olmamalarının sebebi, tamamen onay almış bir eserin ‘reyting garantili’ görülmesinden başka bir şey değil. İşin başında reytingleri cepte hissettiren bu seçimin birçok sakıncası da var. ‘Uyarlama’lar üç şekilde yapılıyor. İlki ve en çok rağbet göreni, yabancı diziler...

Haberin Devamı

ÖZGÜN BiR HiKAYEMiZ BiLE YOK MU

Bu diziler, yapıldığı ülkenin kültür kodlarına göre yazılıyor. Batı’daki insan ilişkileri farklı olduğu için de, Türk izleyici kendinden bir şey bulamıyor ve dizinin içine giremiyor. Mesela yıllarca ‘Ekmekçi Kadın’ veya gözü yaşlı anne olarak izlediğimiz Fatma Girik’i, ‘Altın Kızlar’ın Sophia’sı olarak görünce devreler atıveriyor...
Bununla birlikte bazı zorlamaları da anlayabilmiş değilim. ‘Muhteşem Yüzyıl’da bile ‘Burhan Altıntop’ karakterinden kurtulamamış Engin Günaydın’dan bir ‘Monk’ yaratma ısrarı neden? Peki ya korkuyla beklediğim, ‘The Sopranos’ uyarlamasına ne demeli? ABD’nin dışlanmış İtalyan azınlıkları olmadan, buzladığımız
kan ve vahşeti, striptiz klüpleri ve sürekli bipleyip durduğunuz o küfürler olmadan, kim ciddiye alır o diziyi? Lütfen Tony Soprano’ya yazık etmeyin.
Sadece isim değiştirmekle ya da oyuncunun benzerini bulmakla başarı beklemek yanlış olur inancındayım. Yabancı yapımın senaryosu Türkçe’ye çevrilip ekrana sürülüyor. Yaratıcılık sıfır, kafa yormak yok; koy Beren Saat’i, olsun bitsin! Ayrıca ne kadar başarılı olursa olsun, sizce de yüzü yıpranmadı mı artık?

Tam bir çılgınlık!
‘Uyarlama’ların diğer iki yolu film veya kitaptan esinlenme... Yabancı dizileri bir kenara koyun; bu iki seçenekten dizi yapmak cesaret işi. En fazla 100-120 dakika süren filmden neden dizi yapılır ki? Sadece tecavüz sahneleriyle manşet olan ‘İffet’ ve ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizilerine ne oldu? Yalnızca biri, başrol oyuncusunun rüzgarıyla mantıklı bir final görebildi. Ya birkaç bölümde bitirilen ‘Alev Alev’ ve yeni kurban ‘Dila Hanım’dan kaç sezon çıkmasını bekliyordunuz? Uzun uzun bakışmalar ve gereksiz entrikalarla, zorlasanız iki sezon yaparsınız. Ve tekinsiz ‘Kolera Sokağı’nın kitaptan ve filminden aklımızda, yüreğimizde kalanıyla yetinmeyi ne çok isterdim!

Haberin Devamı

Dizi süreleri izin vermiyor
Türkiye’deki dizi süreleri de kitap uyarlamalarına uygun değil. Dizi başlıyor ve bitmek bilmiyor. Senaristler çoğu zaman reyting yakalama uğruna, karakterleri entrika içinde dönen bir yapıya büründürmek zorunda kalıyorlar. Bölümleri uzatmaya başladığınızda da edebiyat uyarlaması olmaktan çıkıveriyor. Bakın ‘Yaprak Dökümü’ne, ne hale geldi.
Bu tarz uyarlamalar Batı’da da var. Fakat bölümler 40 dakikayı geçmiyor ya da eseri mini dizi yaparak, konuyu çetrefilli bir hale getirmiyorlar. Bizim bu şartlarda kitabın ruhunu bozmadan, konudan sapmadan uyarlamamız pek mümkün görünmüyor.
Aslında tüm bunlara rağmen yine de umudumu koruyorum. Düşünsenize, şarkı sözlerinden dizi yaparken şu anda bu noktaya gelmişiz. Bu da bir ilerlemedir.

Haberin Devamı

KISA KISA...

* Yeni dizi 'Mom'un kadrosuna Allison Janney de dahil oldu.
* 'Touch'un son bölümlerinde yer alan Maria Bello, diziden ayrıldı.
* Fox'un yeni dizisi 'Ben And Kate' iptal edildi.
www.twitter.com/nevzatakdere