09.03.2014 - 19:10 | Son Güncellenme:
RÖPORTAJ: SENEM AYDIN
Daha önce de dönem dizileri yapılmıştı ama ‘Muhteşem Yüzyıl’ gibisi çıkmadı. Neye bağlıyorsunuz?
Doğru vardı birçok proje... Hürrem Sultan’ı bile yaptılar...
Timur (Savcı) çok büyük bir riske girdi bu işe başlarken. Meral Abla (Okay) vardı bir taraftan... Taşlar çok doğruydu. Harika da bir ekip kuruldu. Bu başarıda herkesin etkisi çok büyük. Ee, hikaye de daha önce hiç böyle anlatılmamıştı. Elimizde çok malzeme vardı. Tabii ki burası İngiltere olsaydı, çok daha acayip bir şekilde anlatabilirdik hikayeyi ama bu bile bence büyük başarı.
Bilinen bir tarih olmasına rağmen Şehzade Mustafa’nın idam sahnesi insanları çok etkiledi...
Bana sokakta “Ne olacak Mustafa’ya?” diye soranlar oluyordu. O yüzden herkesin tarihi bildiğini söyleyemeyiz. Ama bir şekilde bir sürü yerde tarih konuşulmaya başlandı, bu önemli tabii ki.
Onun dışında insanların tepkileri bizi şaşırtmadı, zaten Türkiye öyle bir yer. Mustafa’nın ölümü, hikayenin en önemli noktalarından biri; belki de en önemli noktasıydı. Dolayısıyla ülke çapında böyle bir tepki beklemiyorduk diyemem, Çakır’a cenaze namazı kılınan bu ülkede, illa ki bir şeyler olur diye düşünüyorduk. Ama Şehzade Mustafa’dan otopsi istemek biraz tuhaf oldu, bizi de şaşırttı. Komiklik aslında.
Ölüm sahneleri sizi nasıl etkiledi? Duygusal yorgunluk oluştu mu?
Yok diyemem, Mustafa’nın ölümünden sonraki bölümleri seyredemedim mesela. O acıyı görmek istemiyorum. Biraz zaman geçsin, tabii ki seyredeceğim ama henüz erken. Fiziksel yorgunluk da oldu. Özellikle son 20 gün bayağı yoruldum.
MUSTAFA İÇİMDE BÜYÜDÜ
n Sette kaburganızı kırmışsınız.
Öyle ufak tefek şeyler olur aksiyon sahnelerinde. Hâlâ acısı var ama yüzde 95 iyileşti.
Bu rolle neler keşfettiniz?
Bir kere büyük bir sorumluluk gerçekten tarihi bir kişiyi canlandırmak. Başlamadan önce uzun bir hazırlık sürecim vardı. Mustafa’yla ilgili bir sürü şey söyleyebilirim. Kaç senedir içimde büyüyen bir parça. 17 yaşında aldım, 38 yaşına kadar oynadım. Bir şekilde beraber büyüttük, ben ve herkes... Mustafa’yla aramda enteresan bir bağ oldu.
Sultan Süleyman ve çocukları arasındaki ilişki ne hissettiriyor size?
Bir babanın evladını öldürmesi... Hiçbir şekilde anlaşılır bir tarafı yok. Nedenlerini anlamaktansa, kabul edebiliriz. Mustafa’nın Kanuni’ye olan saygısı, sevgisi gösterdiğimiz gibiydi, babası onun idolüydü. Belki de hiç kimseyi sevmediği kadar babasını seviyordu ve ona bağlıydı. O yüzden sonucun böyle olması çok daha acı, çok daha ağır. Yüzde 100 anlayabildiğimi zannetmiyorum.
TANINMAMAK DAHA İYİ
‘Muhteşem Yüzyıl’ 50’den fazla ülkede izleniyor. Nasıl bir duygu?
Yaptığımız işin dünyada tutulması çok güzel bir şey. Bize tanınmayacak daha az yer kalıyor dünyada ama...
Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Güzel tepkiler alıyoruz. Her şeyden önce saygılılar ama İstanbul’da durum değişiyor. Geçen gün kadının biri güneş gözlüğümü tutup çekti, “Dur bir bakayım” diye...
Ben aslında her zaman tanınmamayı tercih ediyorum. Çünkü hayatı gözlemlemeyi, insanları seyretmeyi seven birisiyim. Herkes size bakarken sizin gözlem alanınız da değişiyor.
MÜZiK HER ZAMAN HAYATIMDA
Oyunculuğun yanı sıra müzik geçmişiniz de var. Hobi olarak mı devam ediyor artık?
Vakti zamanında bir grubumuz vardı... Ben yıllarca davul çaldım, sonra söylemeye başladım. Gitar çalıyorum, her türlü perküsyonu çalabiliyorum. Müzisyenlik bir insanın kendini ifade edebilmesinin en uç noktalarından biri. Müzik her zaman hayatımda ama şu ana kadar vakit bulup, bir şeyler yapma durumu olmadı. Belki bundan sonra olabilir.
Söz yazıyor musunuz?
Yazdım tabii. Hâlâ şarkı sözlerini çok ciddi okurum.
GENÇLERE ŞANS TANINMIYOR
Ekrandaki diğer dizileri izliyor musunuz?
Hayır, izlemiyorum.
Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz?
Güzel şeyler seyrediyoruz. Ama genç yeteneklere çok fazla şans tanınmıyor maalesef. Herkesin yolunun açık olduğu bir piyasa değil Türkiye sineması.
Berrak Tüzünataç’ın oyunculuğu çok eleştirildi. Sizce nasıl?
Oyunculuk bir alışveriş ve biz Berrak’la çok iyi anlaşıyoruz. Kafalarımız çok benziyor, o yüzden onunla çalışmak benim için keyifliydi. Çok eğleniyorduk sette. Serkan (Altınorak), Sarp (Akkaya), Nur (Fettahoğlu) orada çok acayip bir kafa uyuşması vardı...
YENi PROJEDE ÇOCUKLARIM VAR
Dizi bitti, sakalınızı kesmeyecek misiniz?
Biraz kısaldı, daha kısalacak. Deli gibi kesmek istiyorum ama bizim yeni proje yüzünden kesemiyorum.
Bir süre nefes almak istersiniz diye düşünmüştüm ama eşinizle yeni bir projenin hazırlığındaymışsınız...
Dinlenme devam ediyor elbette. Üzerimden atmam için biraz daha vakit geçmesi lazım. Bir yandan da kendi işimize konsantreyiz.
Nasıl bir proje olacak? Biraz ipucu verir misiniz?
Biraz hayalimizdeki gibi bir dünya yaratıyoruz. İnsanların doğaya, dünyaya saygılı olduğu, daha iyi bir yer haline getirmek isteyen insanların olduğu bir dünya... Sürpriz bir hikaye. Uzun zamandır zaten yapmak istiyorduk. Üzerinde çalışa çalışa artık bayağı kapsamlı ve derin bir hale geldi. Dünyayı gezeceğimiz bir proje. Burada başlıyor fakat sonra global bir hale geliyor. İnşallah ekim-kasım gibi tanışma fırsatınız olacak.
Ali, Maya, Cloe... Çocuklarınızın oyunculuğa ilgisi var mı?
Benim yaptığım iş belli; anneleri yönetmen, o yüzden tabii ki ilgileri var. Hatta bu yeni projeye onların da katkıları var.
Çocuklarla ilişkiniz nasıl?
İş yoğunken daha az birlikte vakit geçirebiliyorduk ama önemli olan onlarla geçirdiğim zamanın kaliteli olması; onu da başarıyorum.
Roma’da nasıl bir hayatınız vardı?
Kendime, çocuklara vakit ayırabildiğim bir hayat... Çok sakin oradaki hayatımız. Yine bir taşınma durumumuz olabilir. Ailenin yarısı İtalyan zaten, bir ayağımız hep orada