Cadde Okan Bayülgen ağır konuştu: K....ı yırttım senaryo değişsin diye

Okan Bayülgen ağır konuştu: K....ı yırttım senaryo değişsin diye

31.01.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Süper Star'ın unutamadığı şarkı, Le Select'de bir akşam, Balıkpazarı'nda Süheyla farkı, Uğurkan Erez'in gururu, VIP Club Neo, Fashion Figaro tam gaz ve...

Okan Bayülgen ağır konuştu: K....ı yırttım senaryo değişsin diye

Okan Bayülgen ağır konuştu: K....ı yırttım senaryo değişsin diye

Süper Star'ın unutamadığı şarkı, Le Select'de bir akşam, Balıkpazarı'nda Süheyla farkı, Uğurkan Erez'in gururu, VIP Club Neo, Fashion Figaro tam gaz ve...

Efendim öncelikle merhaba. Bundan böyle Posta, Fanatik, Pasha derken şimdi de Milliyet İnternet'deyiz. Dilerim sizler de mutlu ve de memnun olursunuz. Benim köşemde neler mi göreceksiniz. Valla gün ışığına çıkmamış dedikodular, sanat, sosyete ve eğlence dünyası ile ilgili kimsenin bilmediği şok haberleri benden duyacaksınız. Yalnız bu kadar mı özellikle İstanbul ve yurt dışında yaşayanlar için de köşem bir rehber niteliği taşıyacak. Türkiye'nin dört bir yanında eğlence yaşamıyla ilgili alacağınız bazı haberler, dedikodularla sizler le birlikte eğleneceğiz. Ayrıca sanat, sosyete, eğlence dünyasıyla ilgili sormak bilmek ya da merak ettiğiniz konularda da yanınızdayım. Ha mail adresime gelince .

Haydi şimdi buyrun benimle birlikte eğlence turuna; Hafta içinde izlediğim ve Posta Gazetesi'nde yorumladığım 'Hemşo' filmi ile ilgili attığım 'Türk polisinin aşağılandığı film Hemşo' başlıklı yazım büyük yankı yarattı. Günlük gazeteler alıntı yaparken, Gözcü arka sayfasının manşetini benim köşe yazıma ayırdı. Yine pazar günleri Show TV'de büyük bir keyifle izlenen 'Pazar Keyfi'nde de köşe yazım, filmin görüntüleriyle birlikte defalarca ekrana getirildi. Bir kez daha belirtmeliyim, başrol oyuncuları Mehmet Ali Erbil çok yakın ve sevdiğim bir arkadaşım. Okan Bayülgen ise yeni tanıyıp sevdiğim güzel bir insan. Yani Arzu Film'in sahibi olan uyanık yapımcı Ferdi Eğilmez'in bana gönderdiği tehditkar yazısında belirttiği gibi ortada kasıt filan yok. Filmde Mehmet Ali, kızlar yakalanınca "Siviller, kaçın!" demiştir. Arabada telsiz ve antenin olmadığını savunan Eğilmez, niye polislerin kullandığı Renault otomobili seçmiş? Ayrıca Okan Bayülgen'in teybe aldığım açıklamaları da aşağıda. Yani Sayın Eğilmez'in yazısında suçlandığım gibi hayatımda hiç provokatör olmadım. Zaten kastım olsa yayın yönetmenliğini yaptığım Milliyet Gazetesi ile birlikte satılan Pasha Dergisi'ndeki editör yazımda filmin izlenmeye değer olduğunu belirtmez ve oyuncuların başarısından söz etmezdim Sayın Eğilmez. Belki zamanlama kötüydü, bu nedenle yazım bazı kendini bilmezlere ağır gelmiş olabilir. Sadece benim ve filmi izleyenlerin farkettiği bir gerçeği aktardım. Kaldı ki ben yazmasam, başkası yazacaktı. Gerçekten de hepimizin 'Hemşo'dan çıkardığı ana tema, Türk polisi esrar, kokain içer, grup seksi yapar, ırza geçer, ruh hastası ve katildir. Aslında yazımı yazdıktan sonra yakın arkadaşım olması nedeniyle Mehmet Ali'nin görüşlerini almak istedim, ulaşamadım. Ardından menajeri, benim de yakın arkadaşım olan Stelyo Pipis'i aradım, ofisine not bıraktım. Öğrendim ki herkes balayında. Nefise ile barışan Mehmet Ali, Stelyo Pipis ve Ebru Gündeş'i de yanına alarak Selanik'e gitmiş. Doğrusu Okan'ı aramak aklıma gelmemişti, ama tesadüf eseri pazar akşamı Cenk Eren'in evinde verdiği yemek davetine Okan, sevgilisi Cansu Dere ve beni de davet edince hoş oldu. Gittiğimde Okan sapsarı bir suratla beni bekliyordu. "Yahu Şenay, iyi olmadı. Zamanlama da kötü. Ayrıca çok samimi söylüyorum, ben bu filmden ödül bekliyordum. Çünkü çok farklı bir rol oynadım, ayrıca ilk kez bir filmde doğulu taklidi yaptım. Çok dertliyim. İşin gerçeğini öğrenmek ve yazmak istiyorsan anlatayım. Ben üç kez senarist ve yönetmen Ömer Uğur'un, iki kez de yapımcı Ferdi Eğilmez'in evine gittim. Açıkçası aklıma gelen, başıma geldi. Türk polisini küçük düşüren bu sahnelerin filmden çıkarılmasını önerdim. Hatta o iki sivil polis yerine, mafya, pavyon sahibi ya da bir başka p......k olabileceğini söyledim. Ömer ve Ferdi, bana 'Sen merak etme. Polisler sahte olacak, finalde de bunların sahte olduğunu gerçek polisler ortaya koyacak' dediler. Rahatlamıştım. Filmi Sinetek'de izleyince şok oldum, yıkıldım, fakat artık yapılacak bir şey yoktu. Şimdi ben polislerin yüzüne nasıl bakacağım? Kimse Ömer Uğur'u, Ferdi Eğilmez'i tanımaz. Beni ve Mehmet Ali'yi bilir". Evet, sevgili Okan'ın savuma niteliği taşıyan görüşlerini noktasına, virgülüne dokunmadan yazdım. Sayın Eğilmez'in bilgilerine. Bu, benim 'Hemşo' ile ilgili son yazım. Gerisi ilgilenenlerin işi...

Okan Bayülgen ağır konuştu: K....ı yırttım senaryo değişsin diye
Yıllar sonra Ajda'yı ağlatan şarkı
Efendim, haftasonu Süper Star'ın Bostancı Gösteri Merkezi'nde verdiği süper konserini izledim. Gerçekten performansı müthiş, yiğidin hakkını yiğide vermek lazım. Tam bir genç kız gibiydi. Modanın duayeni Canan Yaka'nın hazırladığı iki giysi de muhteşemdi. Ajda yorulmak bilmedi. Son günlerde aramız biraz limoni, ama ne olursa olsun Türkiye'ye Ajda gibi bir Süper Star gelmez. Süper Star'a süper bir orkestra eşlik etti. Sevgili Asım Ekren, Buğra Uğur, Cihan tabanca gibiydiler. Konuklar arasında Ergin Tanca -Canan Yaka, Nino Varon, Şehrazat, Fikret Şenes, Gülben Ergen'in dünya tatlısı annesi ...... Hanımefendi, Dani Grunberg, meslekdaşım ve arkadaşım Şengül Balıksırtı, Oya Germen ve kızları vardı. Konserde Süper Star benim hiç duymadığım bir şarkıyı okudu, başta kendisi olmak üzere dinleyen pek çok kişinin gözleri doldu. Yanımda oturan Neco'nun eşi Oya hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bu şarkıyı Neco da duyunca ağlamış. Süper Star 1997 yılında okumuş, yeni albümüne de alacakmış. Valla iyi eder ve şarkı bu kez patlar. Şarkının adı 'Bir Hata'. Sözler Fikret Şenes, müzik R. Arcusa. Sözleri mi? İşte: "Veda etmeden son defa / Dolar yıllar gözlerime / Yalan dolu acılar yaşar hala benimle / Unutmak kolay değil / Nefret geçse yerine / Affetmek zor kelime / Yakışmıyor dilime / İnsan alışır zamanla korktuğu yalnızlığa / Kalsam da bir başıma yeterim, kendi kendime / Ya sen sevmeyi bilmeyen / Neden sevildikçe kahreden / Oysa pişmanlığı bir denesen / Bilsen neler alırdın benden / Bir hataydı belki de yaşanması gereken / Silinecek zamanla herşey günün birinde"... Efendim bu arada Bostancı Gösteri Merkezi biraz soğuk, ayrıca tuvaletleri de çok kötü. Biraz özen gösterilirse iyi olur diye düşünüyorum.

Le Select ve Kenya'da uçuk bir hayat
İzmir'de Kemas'ın ortaklarından olan sevgili yeğenim Kemal Subaşı, tam 10 yıldır İstanbul'a gelir, gider, bir türlü kalmaz. Sonunda kendisini kandırdım ve İstanbul gecelerinde bir tura çıkardım. Akşam yemeğimizi 20 yıllık arkadaşım Kemal Koç'un Le Select'inde yedik. Kemal gerçekten yemek satıyor. Aynı ayardaki pekçok restorantta işler düşerken, Kemal'de maşallah hem müşteri kalitesi yüksek hem de diğerlerine oranla iyi. Bunda tabii personelin, restoran şefi Salih Çınar'ın, muutfak şefi Remzi Çap'ın da büyük emeği var. O akşam bizim masaya Ali Kabil ve Kenan Akbaba hizmet verdi. Müşteriler arasında Mali Eğilmez, Yener Diçmen, Mehmet Civelek, Mehmet Cansun ve aileleri vardı. Alt katta da özel bir davet veriliyordu. Üçümüz de antre enginar yedik, gerçekten nefisti. Ardından Kemal ile Canan sarmısak sosu ve sebzeli levrek kekik yediler, ben Le Select usulü bonfile aldım. Finalde de karışık tatlı tabağı geldi. Bu arada Kemal bir süre önce gittiği Kenya- Masohimoa anılarını anlattı. Merak edip Masohimoa'yı haritada araştıracak oldum, yerini bulamadım. E, bizim yeğen benden uçuk. Bindikleri uçak zaten toprağa inmiş. İlkellik had safhadaymış, mum bile yokmuş. Ama öyle oteller bulunuyormuş ki içinde jakuzisi bile varmış. Sabah aslan, kaplan sesleri, gece kurt ulumaları içinde yatıyormuşsunuz. Bu arada Filiz adlı bir hanımefendi ile tanışmışlar. Orada bir kabile reisinin hanımıymış. Kadın yıllar önce İstanbul'dan çıkmış, Hollanda'da bir profesör ile evlenmiş. Kendisi de profesörmüş. Kocasından ayrıldıktan sonra Masohimoa'ya gelmiş. 39 yaşında olan bu kadın timsahlarla gölde yıkanıyor, kobra yılanları ile yatıyormuş. Nasıl oluyorsa... Ben herhalde üşütürdüm. Bu seyahat adam başı 5 bin dolara, yani 3,5 milyara mal olmuş (bunlar delirmiş). Bir balon turu bile 500 dolarmış. Fakat sizi öyle bir ormana indiriyorlarmış ki yaptığınız kahvaltıyı dünyanın en lüks otelinde bile zor bulurmuşsunuz. Ayrıca hizmet veren zenci garsonlar fraklıymış. Neyse efendim, ben de aslında bu tarz maceraları severim, ama doğrusu biraz ürktüm. Yeni trend bu ya, Le Select çıkışı soluğu Fashion Figora'da aldık.

Fashion Figaro, Süheyla ve Erez'in başarısı...
Fashion Figaro'ya gidişimin asıl nedeni, bir süredir Londra'da yine işiyle ilgili seyahatte olan can dostum İzzet Çapa'yı da görmek isteyişimdi. Maşallah tıklım tıklımdı, Kemal şaşırdı. Canan yoğun işi nedeniyle bizimle gelmedi. Bir köşede Selin Toktay ve Ralf Tezman'ı gördüm. Selin çok zayıflamış, biraz da rüküş olmuş. Ardından Emre Kütük, Ender Mermerci, Ceri -Monik Benardete, Şebnem -Celal Çapa, Yasemin- Jefi Kamhi, Güliz Hasman ve Cemal Özgörkey geldiler. Celal kendi mekanında, barda zor yer buldu. Efendim, benim güzel dostlarımdan biri Uğurkan Erez, çok başarılı, hatta dünya çapında bir koreograftır. Uzun süredir Uğurkan'a sözüm vardı. Sonunda şeytanın bacağını kırdık ve soluğu, hayatımda bir kez gittiğim Süheyla'da aldık. Böylesine müthiş ve keyifli bir gece çok az geçirdim desem yalan olmaz. Uğurkan şu günlerde dünyanın en büyük moda fuarı olan ve Düsseldorf'da yılda iki kez düzenlenen CPD Düsseldorf'a ilk Türk koreograf olarak katılıyor. Üstelik bu fuarda yine ilk kez birbirinden değerli 13 Türk mankenimiz podyuma çıkıyor. Bu nedenle Uğurkan o gece çok heyecanlıydı. Sonunda beni de bu fuara katılmaya ikna etti. Kısmetse cuma akşamı bendeniz de Düsseldorf yolcusuyum. Dünyaca ünlü 21 top modelin katıldığı CPD ile ilgili dedikoduları döndükten sonra sizlere aktaracağım. Gelelim Süheyla'nın o muhteşem meze ve yemeklerine. Balıkpazarı'nda yıllardır hizmet veren Süheyla'da servis kusursuz. Kolalı masa örtüleri ve peçeteler mis gibi. Şef Muharrem Karakoç herkese yetişiyor. Bu arada sazlara baktım, hepsi traşlı, pırıl pırıl. Kemanda Murat Çelikel, kanunda Hüseyin Cicim, udda Muammer Üsküdarlı, solist Recep Öztürk ile Türk Sanat Müziği'nden günümüzün en popüler eserlerine doğru yol aldık. Pilaki, taze fasulye, kereviz, patlıcan salatası, karışık turşu, domatesli brüksel, fava ile doydum. Tam on gündür ağzıma içki koymuyordum, o gece bir küçük şişe rakıyı afiyetle içtim. Yine uzun süredir görmediğim eski bir arkadaş, Hülya Uğur'la hasret giderdik. Hülya'yı tanırsınız, "Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız iyi olsun" sloganıyla uzun süre hava raporunu çeşitli televizyon kanallarında sunmuştu. Şimdilerde pek bir şey yapmıyormuş Hülya. Yine bir süre sonra masaya sevgili Şenol İpek, Yüksel Ak, Altan Karabulut ve karısı Yasemin, genç manken Sinem Öztufan geldiler. Sinem, Şenol ve Yüksel hemşerim, İzmir muhabbeti başladı. Malumunuz İzmir'in kızları gerçekten güzel ve başarılı. Finali o gece yeni dekorasyonunu merak ettiğim VIP kulüp Neo Bar'da yaptık. Buranın işletmesini başarıyla yürüten sevgili Tunç, 'Tıpatıp Show'dan Metin, Cengizhan, Deniz Akkaya, Tuba Önal, Zerrin Özer, Ayşegül Aldinç'in basın danışmanlığını yapan Özgür Aras ile sohbet ettik. Özgür'e bir ara ceza vermiştim, o gece affettim. Efendim, muhteşem gece saat 04.00'de sona erdi. Evet, bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla. En kötü gününüz benimkinden iyi olsun.






MAGAZİN