OKUYORUM DİNLİYORUM

‘Çocuklar Gülsün Diye’ projesinin mimarı, kendi adını taşıyan TV programıyla ilgi çeken, hayranlarını da, oğulları Atlas, Ares ve Güney’i de ihmal etmeyen Gülben Ergen, şov dünyasının en çalışkan yıldızı...
Yakın dostu ünlü fotoğrafçı Nihat Odabaşı’nın objektifinden Alem dergisi için poz verdi; yeni projelerini, hayatını, çocuklarıyla ilişkisini Ayça Barut Tanman’a anlattı.

ÖFKE HAYATIMDA YOK

Yaşamayı seviyorum, bu yoğunluğu talep eden, göğüsleyen de benim; şikayetçi olmak gibi bir lüksüm yok. Tembellik bana göre değil. Öfke, intikam, kalp kırmak, kapris, bencillik benim yaşamımda olmadı, olmayacak. Basın mensubu arkadaşların soru ve tavırlarını hiç bireysel algılamıyorum, dertleri işlerini iyi yapmaktan ibaret.

Kuran’ı Kerim şu sözle başlıyor: “Oku.” Mesnevi şöyle başlıyor: “Dinle.” Okuyorum ve dinliyorum. Doğru bilgiler depolamaya çalışıyorum. Yaşam felsefem, her şeyden önce iyi insan olmak. Dışımı süslemekten, içimi süslemeye geçeli uzun zaman oldu...

NE SENARYO, NE ŞARKI SÖZÜ
Oyunculuk; içimdeki yeni bir beni benimle yüzleştiren, zenginleştiren, renklerimi çoğaltan şahane yönüm... Şarkıcılık; anlatamadıklarımı, hatta yaşayamadıklarımı, bir çift ses teline sığdırmak, aşkı, ayrılığı, sesimle anlatmak... Sunuculuk; en radikal, en
gerçek, en ben... Ne bir senaryo var, ne bir şarkı sözü... Benim sözüm, benim yaşam felsefem; öğrenmek istediklerim,
bilinmesini istediklerim...

KONUŞMUYORUM YAŞIYORUM

Adı Erhan Çelik’le anılan Gülben Ergen, özel hayatıyla ilgili soruyu şöyle yanıtlıyor: “Onca yazılan türlü türlü yorumlara rağmen hiçbir şey söylemedim. Söylemek yerine yaşamayı tercih ediyorum... İyiyim, mutluyum, güveniyorum... Beni çekmek ve manşete taşımak için çalıların arasına girip, işini yapmaya çalışan muhabir arkadaşlardan uzak, uzun uzun yüzmek, sessizce dinlenmek istiyorum.”


GÜL SUYUNDAN VAZGEÇMEM

Güzellik sırrı denen şeye inanmıyorum ben; işin sırrı içeride. Tene en pahalı kremleri sürsen de, mutsuzsan parlatamazsın. Kulağından güzel şeyler girmeli içeri, müzik dinlemeli insan, gözler güzel kitaplar okumalı, çocuklara bakmalı. Yine de makyajla yatmam. Gül suyunu pahalı toniklere değişmem.

BU GECE YANIMDA YATSANA ANNEEEE

Atlas, Ares, Güney’le birlikte neler yapmıyoruz ki... Toplantılarımız var bizim; sabah okula giderken ayrı, okul çıkışı ayrı. Kızan, küsen, arkadaşına gitmek isteyen, arkadaşı bize gelsin isteyen, odasında oynamak isteyen, parka gitmek isteyen, kek yapmayı sırf yumurta kırmak için isteyen, makarna haşlanırken karıştırmak isteyen, birbirinin odasına girmek için cambazlıklar yapan, mızıkçılık yapan...
Uyku saatinde masal okuma ve sohbet seanslarımız var, ben üç odaya, üç parça olmaya çalışırken, hepsinden “Bu gece benim yanımda yatsanaaa anne” türevinde talepler geldiğinde birinin yatağında dördümüz birden kikirdemeye başlayabiliyoruz.

Üç çocuk, üç küçük adam, üç farklı huy, üç baba adayı, üç sorun makinesi, üç Allah’ın lütfu... Vakit geçirmeye doyamam oğullarımla.

Disipli olmanın dışında bir şansım yok. Tek çocukta sınırlar gevşeyebilir ama kadro kalabalıksa böyle bir şey yok. Dibi sevgi ve güven dolu bir disiplin elbette ve karşı tarafa karar verme hakkı, seçme hakkı tanıyan bir durum.

EVİMİZ ÇOK KOMİK

Yaşamım gerçekten bir dizi. Evimiz çok komik bizim. Okuldan gelen, yüzmeye giden, çizgi film izlemek isteyen, ödev yapmaktan kaytaran, hapşıran, diş doktorundan tırsan, aşkı sorgulamaya başlayan, anaokuluna giden, ilkokula giden, üç minik adam ve çılgın bir anne. Her günümüz macera bizim.

SOSYAL MEDYA ÖZGÜR ALANIM

- Sosyal medya, sınırlarımı, kendi felsefem, inandıklarım ve zevklerim doğrultusunda, inisiyatifimde yazdığım, yaşamdaki en özgür alanım benim. Dili, dini, ırkı, fark etmeyen, konserlerime gelen ya da hiç gelmeyen o kadar şahane
milyonlar ki...

- 15 sene önceki kiloma ve ölçülerime geri döndüm. Sadece Şeyda Coşkun ile çalıştım, ona inandım ve Ufuk Hoca ile (10 kilo verdikten sonra) pilatese başladım. Benim için giden kilo değil, yılların birikimiydi; taşıdığım yüklerdi. Sağlıklı ama az miktarda beslendim.