Op. Dr. Ziya Saylan

Op. Dr. Ziya Saylan

ziya@saylan.com

Tüm Yazıları

İnsan vücudunun sırrı kök hücrelerde saklı. Kök hücreler, vücudumuzda 200’den fazla dokuyu yenileyip bizi iyileştirir ve gençleştirir

1990’larda başlayan kök hücre çalışmaları ilk sonuçlarını verdi ve insanlar artık kendi vücutlarından elde edilen hücrelerle kendi kendilerini tamir edebilir hale gelmek üzere. Vücudumuzda bulunan bu onarıcı hücreler, özel yöntemlerle kazanılıp hasta veya gençleştirilmesi gereken dokuya verildiklerinde aktive olmakta ve yapısı bozulmuş olan dokuyu tekrar sağlam hale getirmekte.

ÖNCE EMBRİYOLAR KULLANILDI
Bütün olay bundan 10-15 sene önce tüp bebek kliniklerinde arta kalan ve kullanılmayan embriyolardan nasıl faydalanılacağı sorusuna cevap aramakla başladı. Bu embriyolar atılmak yerine hücre onarımında kullanılmaya başlandı. Günümüzde hükümetler ve politikacılar, bunun ticareti yapılabilir korkusuyla embriyolardan kök hücre elde etmeyi yasakladılar.
En son bilgilere göre, piyasada büyük reklamlarla sunulan insan yağında gerçek kök hücre yoktur. Yağda mevcut hücreler yeni doku ve organ yapamazlar ama bozuk hücreleri tamir ederler. Biz bu hücrelere sadece onarıcı hücreler diyoruz.
Kök hücreler olgunlaşmamış, genetik olarak daha programlanmamış ve o kimsenin genetik şifresini taşıyan hücrelerdir. Farklılaştırılmaları sonucu özel görevler alıp yeni özellikler kazanabilirler. Vücuda konan kök hücreler kondukları dokunun özelliğini alırken diğer bir kısmının da kendi beslenmesi için gerekli kan damarlarını oluşturmasıdır. Yapılan doku incelemelerinde kan damarlarında da büyük bir artış gözlenmektedir.

KENDİ HÜCRENİZ KENDİNİZE
Hastanın vücuduna konan kök hücreler onun kendi vücudundan alınmıştır ve herhangi bir alerjik veya bağışıklık sorunu çıkarmazlar. Gelecekte kök hücreler sayesinde organ nakillerine ve bazı cerrahi müdahalelere gereksinim azalacaktır.
Yakın gelecekte hastalıkların iyileştirilmesinde, yaşlanmış dokuların genç-leştirilmesinde ve herhangi bir kaza sonucu kaybolmuş olan dokuların yerine konmasında kök hücreler önemli bir rol oynayacak.
Günümüzde esas kök hücre kaynağı kemik iliği ve kandır. Ancak diğer vücut dokularını da yeniden programlayıp aynı kök hücre için kullanmak artık mümkün.
Göbekten liposuction yöntemi ile emilen yağ göğüslere veya dolgu amaçlı olarak yüze verildiğinde içindeki genetik kod “Ben buraya ait değilim” deyince yağ eriyip gitmektedir.

PROGRAMLANAN DOKULAR
Geçen sene Nobel Tıp Ödülü’nü kazanan Japon Dr. Yamanaka, artık dokuları yeniden programlamakta (reprograming) ve bu sayede başka bir yere konan dokularımız yeni bölgelerini (Diğer bir deyişle; yeni yaşam ortamlarını) kabul etmekte.
Kök hücreler halen tam manası ile kontrolümüz altında değil. Mesela dişleri çekilen farelere dişleri çıksın diye kök hücre verildiğinde beyinlerinde diş oluşabilir.
Veya Los Angeles’ta yüzüne yağ ile beraber kök hücre uygulatan bir kadının göz boşluğunda fındık kadar bir kemik oluştu.

ESTETİKTE KISITLI KULLANIM ALANI
Kök hücre tedavisinin şu anda estetikte kullanım oranı çok kısıtlı, yüzde 1 kadar. Bu nedenle beklemekte fayda var. Ancak anti-aging tedavisinde yani yaşlılığı önlemede kullanıldığında hastalar belleklerinin canlandığını, televizyon karşısında uyuya kalmadıklarını, cinsel arzularının arttığını, yaşlılığa bağlı oluşan şeker ve parkinson hastalıklarının düzeldiğini belirtmekte.
Yeni ve hatasız kök hücreler vücuda verildiğinde eski bozuk genetik şifreye sahip eski kök hücrelerin ortadan kaldırılması gerekli. Bu amaçla hastalara hafif bir kemoterapi uygulayıp hatalı hücreler silinmekte ve yerine yeni, hatasız kök hücreler konmaktadır.
Kanser hastalarında kök hücreler kanser dokusunu da taklit edip çoğaldıkları için halen kanser şüphesi olanlarda ve kanser hastalarında kullanılmıyor. Sadece kan kanserlerinde belirgin bir fayda gözlendi.