Op. Dr. Ziya Saylan

Op. Dr. Ziya Saylan

ziya@saylan.com

Tüm Yazıları

Sizlere ABD’de çoksatanlar listesinde yer alan bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitabın adı ‘Gereksiz İlaçlar Bizi Hasta Edip Fakirleştiriyor’. Yazarı, Shannon Brownlee

GEREKSiZ TIBBi TEDAViLER

Birlikte alınan ilaçlar, birbirlerini olumsuz etkileyebilir. Siz, boş yere fayda beklersiniz.

Dünyanın en iyi doktorlarının yaşadığı varsayılan ABD’de yılda yaklaşık 100 bin hasta, fazla; hatalı ilaç tüketimi veya gereksiz ameliyatlar yüzünden ölüyor. Söz konusu kitabın yazarı Brownlee, adeta birer fabrika olarak gördüğü Amerikan hastaneleri ve tıbbın bir endüstri sektörü olarak ekonomideki rolü hakkında okuyucularını aydınlatmaya çalışıyor.
İddialara göre, yapılan apandisit ameliyatlarının yarısı gereksiz ve asıl nedeni hastanelere para kazandırmak. Örneğin, kalp anjiyosu yapılmadan önce başka tetkikler istenmesi ve anjiyonun en son tetkik olarak yapılması gerekirken ilk olması ve bazen ölüm vakalarında “Hasta, anjiyo sırasında kalp krizi geçirdi” açıklamasının yapıldığı da anlatılıyor. Sağlık otoritelerine göre kullandığımız ilaçların yaklaşık üçte biri gereksiz.

İlaçlar, para kazanmak için satılır!
Doktorlar ve hastaneler, insanları onaran kuruluşlardır. İlaçlarsa bu onarılan bireylerin sağlam kalmasını sağlayan araçlar... Ancak bazı ilaç şirketleri, sadece kâr amacı güderler. Kâr etmeyen ilaç şirketinin CEO’sunun işine hemen son verilir. Patronlar her sene
hissedarlarına hesap vermek ve
kâr edip para dağıtmak zorundadır. Yazara göre ilaç şirketlerinin
amacı, hastaları iyi etmek değil daha çok ilaç satmaktır.

Hastanelerin günümüzdeki durumu
Kitaba göre, günümüzde hastaneler kâr amaçlı kuruluşlar haline gelmiştir. Bu bir hatadır ve özel hastaneler zenginlerin daha çok para kazanmak için inşa ettikleri binalar olmamalıdır. Günümüzde bir hastane, en pahalı otelden daha çok kazanç getirir. Hastanelerin kondisyonu, yatak doluluk oranı ve yapılan ameliyat sayısına göre ölçülür. Bu sayı azalırsa doktorlar ve hemşireler işsiz kalır. Gerçek sosyal bir toplumda hastaneler kazanç için çalışmamalı ve gerekirse devlet tarafından desteklenmelidir. Yazar, “Kendinizi korumak için acil durumlar dışında hastaneden uzak durun” diyor.
Büyük hastaneler yerine ufak klinikleri tercih edin. Ufak hastanelerde tedavi daha kişiseldir ve size insan muamelesi yaparlar. Büyük hastanelerde hastaların ismi kullanılmaz, hemşireler sizi “18 numarada yatan mide hastası” diye çağırabilir. Artık büyük bir sistemin parçası olmuşsunuzdur, adınız önemli değildir.
Tekrar kitaba dönersek; şu cümleler dikkat çekici: “Şeker hastasıysanız kontrollü beslenin, ilaçlarınızı alın ve hastaneye muhtaç olmayın. Kalp ve tansiyon hastaları kilo verip, hareket ederek ve dengeli beslenerek hastaneden uzak kalabilir. Bazen hastaneye yatınca size gereksiz tetkikler, röntgen muayeneleri ve cerrahi uygulamalar yapılacaktır. Belki de bu tetkiklerden zarar göreceksiniz ama hastane çalışanlarının maaşları, size yapılan gereksiz tetkiklerle ödenecektir.”

Türkiye farklı mı?
Beni en çok etkileyen, geçen sene katıldığım Amerikan Meme Kanseri Kongresi’nde kadınların girişte ilaç şirketlerini protesto edip attıkları “Siz bizim kanserimizi iyi etmeyi değil pahalı kemoterapi ilaçlarınızı satmak istiyorsunuz” sloganı oldu. Avrupa Birliği, kanser ilaçlarına patent yasağı koyup bu tür ilaçları ucuz şekilde halka dağıtmak istediğinde şirketler, “Patent yoksa biz de araştırma yapıp yeni ilaçları piyasaya sürmeyiz” diye hükümetlere baskı yapıp kazandılar.
İlaçlar, kimyasal maddelerden oluşur ve fazla miktarlarda veya gereksiz alındıklarında bize zarar verir. İlaçların azı karardır. Gereksiz ilaca, tetkike ve ameliyatlara para verip fakirleşiyoruz. ABD’deki durum hakkında yazılmış kitap, Türkiye için ne kadar geçerli; yorumu size bırakıyorum.

Haberin Devamı

New York Times, kitabı “Gereksiz ilaçları içip fakirleşiyoruz” dediği için Yılın Ekonomi Kitabı seçti.