Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hayatımda okuduğum en kötü analizlerden biriydi. Anıtkabir’de Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret içeren bir video çekip, bunu sosyal medya hesaplarında paylaşan Safiye İnci’yle ilgili, Aydınlık gazetesi yazarı Rıza Zelyut’un yazdıklarından söz ediyorum. Twitter’da paylaşılan mesajı aynen alıyorum buraya: “Bu Safiye, Atatürk’e neden hakaret etti? Dudaklar ve gözler boyalı... Yüzünde allık; başında güneş gözlüğü. Gözler çok çok davetkâr... Aranıyor... Cinsel açlığını gençlere duyurmak için böyle bir çıkış yaptı. Atatürk’e hakaret eden kadınların hastalığı, fikirsel değil, cinseldir.”

Haberin Devamı

Bir kadın için ‘aranıyor’ diye yazmak, başlı başına bir garabet, ayıp.

Üstelik erkeklerin kafasının durmadan kadın bedeni üzerinde çalıştığı, cinsel açlığın sıklıkla edepsizliğe ve suça döndüğü bir ülkede, kadınların bu tür şeyler yaparak ‘aranıyor’ olmasına hiç ihtiyaç yok. ‘Elini sallasa, ellisi’ denir ya, bizim memlekette en az 500’ü hazır!

Her neyse, yaptığı ne olursa olsun, bir kadın, bir insan için yazılamaz bunlar ve yazılmamalı...

Hele ki daha sonra iddia edildiği gibi Atatürk’ü her şekilde savunmak falan gerekçe olamaz bu cinsiyetçi analize...

Bu ülkenin kadınlarına birey olma hakkı veren Mustafa Kemal Atatürk’ü,
bu şekilde savunduğunu iddia etmek, aslında ona en büyük zararı vermek demek. İnce’nin işlediği suç, şuursuz ya da provakatör olması, ayrı bir konu, bu dil ayrı... Bu dil, İnci’yi mağdur gösterir, kamuoyunda destek bulmasını sağlar.

Mesut Özil açıklamasındaki dersler...

Mesut Özil’in Alman Milli Takımı’nı bırakırken yaptığı açıklamalar her yerde konuşuluyor, konuşulması da gerek zaten... Ancak açıklama kadar, yayılış şeklinden çıkarmamız gereken dersler var. Sosyal medya hesabından üç ayrı tweet mesajıyla paylaştı Özil o açıklamayı ve daha 24 saat geçmeden, 465 bin beğeni geldi.

Mesajlar, toplam 171 bin 400 kere paylaşıldı ve üzerine 19 bin 743 yorum yapıldı.

Üstelik aynı anda hem Alman hem Türk hem de İngiliz medyası haberdar oldu gelişmeden. Diğer tarafta da metin yazma başarısından söz etmek gerek.

Haberin Devamı

Açıklamada yer alan son derece ağır suçlamalar, diplomatik bir dil kullanılarak
anlatıldığı için bir hayli etkili oldu ve en önemlisi Almanları da düşünmeye sevk etti.

Her olayda ‘Aklını alırım’ ya da ‘Senin...’ diye başlayan küfürlü cümleler kurmaktan çok daha akıllıca oldu böylesi...

ATATÜRK’Ü ‘ARANAN KADIN’ TEŞHİSİYLE SAVUNMAK...

Değişen bir şey yok aslında

Boğaz’ın kıyısındaki kaldırımlar kime ait? Şeklen tüm İstanbul’da olduğu gibi vatandaşa ama gerçekte başkalarına... Tarabya ile Sarıyer arasında kurulu turistik tesislerin önünden bir kare sunuyorum size... Bilmem başka söze gerek var mı?..

ATATÜRK’Ü ‘ARANAN KADIN’ TEŞHİSİYLE SAVUNMAK...

Kimliği, Kibariye’nin eşi...

Kibariye’nin sesini severim, olduğundan farklı gözükme çabasına girmeyen doğal halini daha çok severim. Biraz para ve şöhrete kavuşunca, üzerine sahte asalet havaları takmaya çalışanların çok olduğu bir dünyada, saygı duyulacak bir davranış doğal olmak ve yapmacık tavırlar sergilememek.

Her neyse, ona karşı duygularım bu, ama anlamadığım şeyler oluyor son zamanlarda. Bir sürü yerde, bir adama dair haberler ‘Kibariye’nin eşi’ diye yapılıyor.

Haberin Devamı

Ya ismi yok mu bu adamın? Neden sadece sıfatı kullanıyor diye medyaya kızarken, Bodrum’dan gelen bir haber çok şaşırttı beni.

Kibariye’nin eşi ki bir adı da varmış, Ali Küçükbalçık, arkadaşlarıyla Bodrum’da bir plaja gitmiş. Gelen hesaba itiraz etmiş ya da para mı yetmemiş bilmiyorum artık, tartışma sırasında kendisini “Ben Kibariye’nin eşiyim” diye tanıtmış.

Erkek ya da kadın fark etmez, birinin eşi olma sıfatını, adının önüne koyanları anlayamıyorum ve anlayamayacağım...

ATATÜRK’Ü ‘ARANAN KADIN’ TEŞHİSİYLE SAVUNMAK...

Tek sermaye aldatılmak mı?

İnsan kendisine acımayı seven bir canlı türü, sorsanız, herkes dünyanın en büyük acılarını kendisinin çektiğini düşünür. Bu illa savaş ya da felaket olmak zorunda değil, bazen aşk acısından söz edilir bazen profesyonel yaşamda olan bitenden bazen de aile talihsizliğinden... Fark etmez, her insanın hayat hikayesinde acıklı bulduğu bir bölüm vardır.

Teve2 ekranlarında hayatımıza dönen ‘İkinci Sayfa’ programında Demet Şener’i izlerken geldi bunlar aklıma...

Neredeyse son bir yıldır verdiği tüm röportajlarda aldatılma sürecini anlatıyor Şener. Angelina Jolie, Adriana Lima, Jennifer Lopez ve Julia Roberts, aldatılan dünyaca ünlü güzel kadınlar, Türkiye’den de Hülya Avşar’dan başlayıp, Aysun Kayacı’ya kadar bir sürü isim sayabilirim. Sonuçta adını verdiğim kadınlardan tek biri bile, aldatılma hikayesiyle bu kadar uzun süre gündemde kalmadı.

Bu başarı mı, yoksa aldatılmak tek sermaye mi, gerisine siz karar verin lütfen...

ATATÜRK’Ü ‘ARANAN KADIN’ TEŞHİSİYLE SAVUNMAK...