Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sizin hiç çocukluk ve gençlik, anılarınız çalındı mı?

Üzerine pudra şekeri dökülmüş kanlıca yoğurtlarını, nane şekerlerini, kaşarı jilet kadar ince kesilmiş tostları ve hatta Burhan Pazarlama’yı hatırlıyorsanız, çalındı demektir.

Şehir hatları vapurlarının değişmez değerleriydi bu saydıklarım.

Önce kanlıca yoğurtları gitti, sonra ek para ödenen lüks mevki uygulaması kalktı, hızına ve büyüklüğüne hayran olduğumuz Glasgow tersanelerinde yapışmış gemiler gitti, yerine hiç de İstanbul’a, deniz sevdasına yakışmayacak olanlar geldi.

Haberin Devamı

BİR KÜLTÜR DAHA KAYBOLDU İŞTE...

Sadece vapurlar değil, iskeleler de değişti. Kitap fuarı gibiydi Kadıköy ve Karaköy iskeleleri, şimdi eser kalmadı o hallerinden.

Onca şey değişti ama gittiğine en çok üzüldüğüm şey, cam bardakta demli çay keyfi oldu.

Uzun zamandır cam çay bardağı bulmak imkansız hale geldi şehir hatları vapurlarında, karton bardakta veriyorlar çayı çoğu zaman.

Karton dendiğine bakmayın siz, plastik olmasa bir kağıt ürününün sıcak bir sıvıyı içinde tutması mümkün mü?

Bırakın çevre kaygısını, çayın tadını, kokusunu da dayanılmaz hale getiriyor o karton bardaklar.

İşini severek yapan ve sayısı çok nadir olan büfe çalışanlarından birine rast gelirseniz ne ala, bir şekilde bir cam bardak bulup çıkarıyor.

İstanbul, her gün vapur kullananların cam bardaklarını ceplerinde taşıdıkları, bir şehir haline geldi.

Şehirlerin tarihleri sadece geriye kalan taşlar ya da sokaklardan oluşmaz, kültürleri vardır, ona saygısı olmayan biri gelir ve ‘ben yaptım oldu’ der, bir kültür kaybolur gider.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruna el atar falan diye bir ümidim de yok. Motorların her zaman yolcu bulduğu ve o yüzden seferlerine devam ettiği Beşiktaş-Adalar hattına hâlâ bir vapur bile koyduramadılar.

Özetle, vapurda çay içmek keyifti eskiden, şimdi azap oldu.

BİR KÜLTÜR DAHA KAYBOLDU İŞTE...

Annem haklıymış

Radyo dinleyen hemen herkesin bildiği bir isimdir Zeki Kayhan Coşkun...
Zeki’nin ‘Meğer Annem Haklıymış’ kitabı 33’üncü baskısını yaptı bu hafta.
Düşündüm de Anneler Günü için harika bir hediye önerisi bu, zira her anne büyüdüğünde çocuğunun kendisine hak vermesini ister.

Haberin Devamı

BİR KÜLTÜR DAHA KAYBOLDU İŞTE...

Köşe dönme efsaneleri

Memlekette herkes kendi işinden, aldığı eğitimden farklı bir şey yapıp, kısa sürede zengin olmak istiyor. Bu aralar en popüler iş, kripto paralarla oynamak ve kültür mantarı üretimi yapmak. Bu işe hevesli olan o kadar çok ki, üretim için anahtar teslim mantar çadırlarının satışını yapıyor onlarca kişi.

YouTube’da kanal kurup, çok para kazanma çabasında da ciddi bir artış var ama her isteyen hemen kanal kuramadığı için herkes takipçi toplamak derdinde. Gezen tavuk yumurtası, solucan gübresi, Çin’den ucuza eşya getirip satmak gibi bir sürü iş tavsiyesi dolaşıyor sanal alemde. Bazen “Ne dersin?” diye soranlar oluyor, “Çok para getirecek bir fikri olan kişi, neden bunu sanal alemde bedava paylaşsın ki?” diye soruyorum ama memnun olmuyor soruyu soranlar bu cevaptan...

Köşe dönme sevdamız bakalım başka ne efsaneler çıkaracak karşımıza...

BİR KÜLTÜR DAHA KAYBOLDU İŞTE...

ERKEK ÇOCUKLARI KİM KORUYACAK?

Önce Konya, sonra Denizli’den geldi haber.

Biri İngilizce, diğeri tarih öğretmeni olan iki kadın, erkek öğrencileriyle duygusal yakınlık yaşadıkları için eşlerinden boşandılar.

Haberin Devamı

Eskiden bu tür haberler ABD’den gelirdi ve öğrencisiyle ilişkiye giren öğretmen tutuklu yargılanır, hapis cezası alırdı.

Türkiye’de kız öğrencisiyle ilişkiye giren erkek öğretmenler de genelde hapis cezası istemiyle yargılanıyor, bir süre de tutuklu kalıyorlar.

Ancak okuduğum her iki haberde de söz konusu kadın öğretmenler için bir ceza davası açıldığı bilgisine rastlamadım.

Her iki kadın öğretmen de başka okullarda olsa bile öğretmenliğe devam ediyorlar. Kimse kusura bakmasın ama bu işte pozitif ayrımcılık olmaz, yasalar kadına başka erkeğe başka işlemez, işlememeli...

Milli Eğitim Bakanlığı, Konya ve Denizli İl Milli Eğitim Müdürlükleri ne düşünüyorlar acaba bu konuda?

BİR KÜLTÜR DAHA KAYBOLDU İŞTE...

Bu kareye dikkat lütfen!

Cannes Film Festivali’nin açılışında, kırmızı halı geçişi sırasında çekilen bu fotoğrafta gördüğünüz hanımefendinin adı Elena Lenina... Rusya’da önemli bir televizyon karakteri olarak biliniyor. Hem saçı hem de kıyafeti son derece dikkat çekici değil mi?

Oysa bu karenin köşemde olmasının sebebi bambaşka.

Arkadaki gazeteci ordusuna dikkat edin lütfen, hepsi ya smokin ya da siyah takım elbiselerle çalışıyor.

Altın Portakal başta olmak üzere, Türkiye’nin en önemli film festivallerine bırakın gazetecileri, sinema sektörü bile böyle şık gitmiyor. İnsan gıpta ediyor görünce...

Erkekler ve saatleri

BİR KÜLTÜR DAHA KAYBOLDU İŞTE...

Saatler neredeyse icat edildikleri günden beri erkekler için en önemli statü sembollerinden birisi durumunda.

ABD Başkanı Bill Clinton, 1993 yılında kolunda taşıdığı 39 dolarlık dijital saat nedeniyle Washington Post gazetesinde eleştirilmişti.

Yazının ana fikri başkanın aynı zamanda fiziksel olarak da ABD’yi temsil ettiği ve buna göre bir saat seçmesi gerektiğiydi.

Politikacıların kullandıkları saatlerin markaları ve fiyatları her zaman konuşulur ama başkan Trump bu geleneği de bozdu.

Kimse altın saatler takmasını ya da fiyatlarını konuşmuyor ama başkanın bileğine oldukça dar gelen saatler kullanması oldukça dikkat çekiyor.

Tarih, Trump’ı nasıl yazacak bilmiyoruz ama bağlarken hep uzun bıraktığı kravatları, kayışı dar saatleriyle Trump moda sayfalarında en fazla eleştirilen başkan olacak, orası kesin...