SANAT, MUHALEFET VE GÜME GİDEN BİR İYİLİK FİLMİ

Yeni Türkü’nün solisti Derya Köroğlu’nun Sabah gazetesine verdiği röportaj, ardından sözlerini inkar eden hali, sonra Sabah’ta yayınlanan ses kaydı ve CHP sosyal medya hesabından gelen “Yandaşlara röportaj verenlere belediye konseri yok” açıklaması...

Sanat ve siyaset konusunda Türkiye’de bir gariplik olduğu kesin. ‘Sanatçı muhaliftir’, genelde kabul gören bir anlayış ama sanatçılar genellikle kişilere değil sistemlere muhaliftir aslında.

Sisteme karşı sanatçıların sol ve sosyalist, sistemin terbiye edilmesi gerektiğini düşünen sanatçıların da sosyal demokrat kökenden olması geretiği şartına inanır çok kişi.

Bu ideolojik ayrım, doğru değil aslında. Sovyetler’in en acımasız lideri Stalin’e muhalefet ettiği için sekiz yıl hapis yatan Nobel Ödüllü yazar Soljenitsin’e sanatçı demeyecek miyiz?

Ya da Nazım Hikmet’in memleket sevdasıyla yaşayıp, öldüğü Sovyetler Birliği’nde düzenin bürokratik işleyişini eleştirdiği tiyatro oyunu ‘İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?’ tiyatro eserini nereye koyacağız?

“Gördün mü bak, bu sanatçılar da muhalefet etmiş, eleştirmiş” diyebilirsiniz ama unutmayın ki, eleştirilen de Sovyetler Birliği.

Clint Eastwood, seçimlerde Trump’u destekledi, siyahi basketbol oyuncusu Dennis Rodman da... Bu destek onların geçmiş kariyerlerinin çöpe atılmasına ya da çevrelerinden afaroz edilmelerine yol açmadı.

Her neyse, Derya Köroğlu tartışması maalesef bir sevgi filminin önüne geçti.

‘İki İyi Çocuk’, tüm bu nefret tartışmalarının dışındaki bir dünyayı, iyiliği anlatıyor ve insana iyi geliyor açıkçası.

Karşımızdakini tanımak

ABD Başkanı Donald Trump’ı anlamak için sadece siyaset geçmişine bakmak yeterli değil. Bir ara Amerikan güreşi ligini satın almak için bir sürü iş yaptı Trump. Gösterinin bir parçası olarak, kendisini garip pozisyonlara da sokmadı değil. Sonuçta karşımızda saygın olmayı umursamayan, hayata para üzerinden bakan bir adam var. Başkan olduktan sonra da kafası aynı şekilde çalışıyor ve o yüzden “Suudi Arabistan’a masraflarımızı karşılarsanız askerlerimiz bölgede kalır” diyor. Sonuç mu? Üzerinde fiyat etiketiyle dolaşan bir adam işte Trump.

‘Terliksiz çıkmam abi’

Bizim memlekette ünlüler, plaja giderken bile defileye çıkacakmış gibi giyinir. Terlikleri ve hatta havluları dikkat çekecek olanlardan seçilmiştir. Fotoğrafta gördüğünüz yalın ayak köpek gezdiren adam var ya, onun adı Roberto Cavalli. Dünyanın en önemli tasarımcılarından biri, 77 yaşında... Ünlü yatında verdiği partilere, tüm dünya yıldızları katılır. Korsika tatili sırasında çekilen bu kareye bakınca, bizim ünlülerin tatil halleri geldi aklıma. “Dünyanın en büyük özgürlüğü ne?” derseniz, başkaları ne der acaba diye düşünmeden, içinden geldiği gibi yaşamak derim.

Türk Hava Yolları taşınıyor belgeseli

National Geographic, dünyanın en ünlü belgesel kanallarından biri. İsterseniz 100 milyon dolar ödeyin, eğer değecek bir yönü yoksa belgeselinizi çekmez, ekrana getirmezler. Bu dünya devi, bir başka dünya devi THY’nin yeni havalimanına taşınma operasyonunun belgeselini çekecek ve yayınlayacak.

Geçmişte THY’nin bir gününün belgeselini çekmiş, defalarca yayınlamışlardı. Bayrak taşıyıcı bir hava yolu şirketinin taşınması çok sık yakalanacak bir olay olmadığı için bu belgesel ekrana sık gelecektir.

Dubai Havalimanı ek inşaatı ve operasyonlarını çektiler, çok seyredildi. Heatrow ek inşaatı yine ekranda başarı kazandı. Bu iki belgeselin yanında, sıradan olan Kolombiya Bogota Havalimanı da ekrana geliyor National Geographic’te. Polisin narkotik mücadelesi, üzerine kurulu, genellikle birbirine benzeyen bölümler ama onlar bile seyrediliyor.

Havacılık, uçaklar ve karmaşık operasyonlar, her zaman ilgi çekiyor. Kaldı ki, yıllardır devam eden ‘Uçak Kazası Raporu’ belgesel serisi sayesinde, zaten havacılığa meraklı seyircinin favori kanalından söz ediyoruz. Sonuç mu? Bu belgesel, ekrana her gelişinde, hem yeni havalimanı hem de THY için büyük bir reklam imkanı sunacak. O yüzden doğru karar, doğru kanal olmuş...

Cep telefonundan para kazanmak

Bilginin para kazandırdığı televizyon yarışmaları var ama katılması zor. Oysa ‘Hadi’ diye bir uygulama, bir süredir bilgi yarışmaları düzenliyor ve her gün iki kere para dağıtıyor. İlk başlarda katılımcı sayısı çok değildi ama en son yarışmalardan birinde aynı anda 400 bin kişi yarışmış. Radyodaki arkadaşlarımdan bir kısmı, “Abi sen benim adıma yarışır mısın?” dedi, yarıştım da... Sinema sorusunda elendim ama çok keyifliydi. İster heyecan yaşamak için ister para kazanma amacı olsun fark etmez, bilgi işe yarıyor Türkiye’de... İnsan seviniyor...