Cadde Para değil, marka önemli

Para değil, marka önemli

27.10.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Para değil, marka önemli

Para değil, marka önemli



Para değil, marka önemli
Mesleğinde bir fenomen. Yıllarca sanat, sosyete dünyasının star isimlerinin kuaförlüğünü yapmış. Sezen Aksu’dan Süper Star Ajda’ya, Nükhet Duru’dan Müjde Ar’a, Hülya Avşar’dan Sibel Can’a kadar saçını taramadığı ünlü kalmamış. Salonunda bir yanda Derya Tuna, öte yanda Perihan Savaş... Bir köşede Jülyet ve Selin Denizli, bir başka köşede ise Çiğdem Kayalı Denizli. Türkiye’nin sayılı iş kadınlarından Arzuhan Yalçındağ, Sema Doğan, sosyetenin gözde isimlerinden İrma Çıtak, Nisan Çolak, Nazlı ve Nilgün Keçili, Aslı Gedik ile annesi, Necla Birsel, İhsan Şentürk, Güler Bilgin... Daha kimler var müşteri portföyünde, bilemezsiniz. İlk kez bu kadar içten konuştu sevgili Metin Bahçecik. Bakalım beğenecek misiniz?
ŞD-Meslek hayatınıza ne zaman ve nasıl başladınız?
MB-Kuaförlük aile mesleğimiz. Ağabeyimiz Mehmet Bahçecik ilkokulu bitirdikten sonra Ankara’da başlamış bu işe. Biz 5 kardeş onu takip ettik. Ağabeyim İstanbul’a geldi. Okul ve iş hep birlikte yürüdü. 1970’li yıllarda Muammer Yaprakgül, ağabeyimin yanından beni transfer etti. Muammer Bey’in salonu Divan Oteli’ndeydi ve müthiş bir müşteri portföyü vardı. Muammer Bey’in hem usta hem ağabey olarak bana çok katkısı vardır, asla unutamam.
ŞD-Peki kendi dükkanınızı ne zaman açtınız?
MB-Sıraselviler’de Mehmet Ağabeyimin bir dükkanı vardı. Askere kadar ben Muammer Bey’in yanında çalıştım, dönüşte Muammer Bey ile projelerimiz vardı, gerçekleşmedi. Çok üzülmüştüm. Ama Şenay, hani derler ya "hızır gibi imdadıma yetişti", işte öyle birşey oldu. Biriyle tanıştık, bize yol gösterdi sonra da kendisini hiç görmedik zaten. 1978’de Nişantaşı’nda yeri tutup cebimizdeki son parayı, 14 bin lirayı kira olarak ödedik. Sonra da Cihangir’deki evimize yürüyerek döndük. Allah o tarihten sonra bize "Yürü ya kulum" dedi. Benim Muammer Ağabey sayesinde çok iyi bir artist ve sosyete portföyüm vardı, sağolsun. Hem ustam, hem büyüğümdür. Hâlâ da bizi sulu götürür, susuz getirir. Sonra Etiler projesi çıktı. Yaptığımız anket sonunda da müşterimizin Etiler ve Ulus’u yer olarak kendilerine daha sıcak bulduğu ortaya çıkınca şimdiki yani Ulus’taki yerimizi satın alıp yeni bir olaya soyunduk. Büyük salon olayı, bizimle birlikte kuaförlük mesleğinde başladı.
ŞD-Bugüne kadar kimlerin saçını taradınız sanat ve sosyete dünyasında?
MB-Valla Şenay, saçını taramadığım insan kalmadı desem yalan olmaz. Muammer Yaprakgül’de çalıştığım yıllardan başlarsak; Muazzez Abacı, Behiye Aksoy. Tabii ben o sırada asistan olduğum için Muammer Bey hazırlar, ben gazinoda fönünü çekerdim. Ben çok şanslıydım ve hep dört ayağımın üstüne düştüm. Sonra Ajda Pekkan... Aslında liste yapmam lazım, çünkü hepsiyle tanıştım. Osmanbey’de herkes bize gelirdi. Sezen Aksu, Nükhet Duru, Müjde Ar, Nazan Şoray, Türkan Şoray, Muazzez Abacı, Muazzez Ersoy, ne bileyim... Bir anım geldi aklıma. Bir müşterim vardı. "Buraya herkes geliyor ama Ajda Pekkan gelmiyor" dedi. Yemin ediyorum, 5 dakika geçmedi, telefon çaldı. Telefondaki ses "Merhaba, ben Ajda Pekkan. Size uğramak istiyorum" dedi. Ben bunu müşterim yapıyor sandım, "Benimle dalga geçmeyin" dedim. Arayan gerçekten Ajda Hanım’dı ve 5 dakika sonra dükkandaydı. Müşterim de ben de şok olduk. Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Sezen Aksu, Emel Sayın, Nükhet Duru, Gönül Akkor ile birlikte büyüdük.

Para değil, marka önemli
ŞD-En bonkör sanatçı kimdir?
MB-Muazzez Abacı. Zaten ondan para istemenize gerek yoktur. Deste ile gelir, böler ve herkese dağıtırdı. ŞD-Bugünkü sanatçılarla geçmiştekilerin kıyaslamasını yapsak?..
MB-Bugünküler tutarsız ve rahat. Eskiden bir sanatçı kuaförüyle anılırdı. Sanatçının ismi söylendiğinde modacısı, makyajcısı, kuaförü, bütün ekibi sayılırdı. Şimdi öyle bir sistem yok. Eskiden şöhretler, marka isimler yanlarında olsun isterdi. Şimdi öyle değil. Zaten bizim de artık sanat camiasıyla işimiz yok. Çalışmıyoruz. Ama biz kabul etmiyoruz anlamında değil. Her zaman sanatçılara ihtiyaç vardır. İnsanı hep bir basamak üste taşırlar. Ama burası farklı bir yer. Biz biraz daha üst kesimdeki insana hitap ediyoruz. Bize gelen isimlerin, ünlerini kapının önünde bırakıp gelmelerini isteriz. Muazzez Ersoy hep aynı koltukta oturmak istedi ama bu mümkün değil. Banu Alkan, Muammer Ağabeye kızmış ama bilirim ki onun yıllardır müşterisi. Banu Hanım "Burada ben hep aynı koltukta oturmak isterim" deyince kibarca reddettim. Bugün gelenler arasında Derya Baykal, Demet Akbağ, Perihan Savaş, Gülşen Bubikoğlu, Ayşegül Aldinç var. Buraya keyif almak için gelirler. Ünlü olsalar da kendileri gibi davranırlar. Sanatçıların abartılı davranışlarına artık bizim tahammülümüz kalmadı.
ŞD-2003 saç modasını ayrıntısıyla anlatır mısınız? Renk, uzunluk, şekil?..
MB-Sonbahar-kış aylarında renkler epeyce güçlü, koyu. İçinde ikinci renkler var. Bu renklere biz viole ve irizeler diyoruz. Kızıldır bunlar ama asla kırmızı değil. Çok güçlü renkler. Kataloğumuzda bunu yaptık. Türkiye’de röfle her zaman var. Bence sokakta bugüne kadar güzel sarışınlar görmüyorduk ama artık çok güzel sarışınlar var. O nedenle sarışın ve röfleli saçlar hep olacak. Saç boyları uzun. Önde bol kat var. Saça şekil verebilirsiniz. Hareket kazandırabilirsiniz. Orta boydaki saçların uçları da katlı. İlkbahar ve yaza saçlar kısalacak.
ŞD-Hanımların saç bakımında dikkat etmesi gereken noktaları sıralar mısınız?

MB-Çok fazla şey söylendi. Sektör olarak ciddi sıkıntılarımız var. Televizyonlarda her türlü şeyi bakım için kullanıyorlar. Oysa bilimsel bakım ürünleri var, 5 dakikalık ürün var. Bakım konusunda hanımların şampuandan başlamak kaydıyla kuaförlere danışarak karar vermesi gerekiyor. Bir markayı alıp yıllarca kullanmak da akıllıca değil. Her markanın kendine göre farklı vitamini ve bileşenleri vardır. 6 ayda bir şampuan değiştirmek çok önemli. Saç kremi de bakım için en iyi olay.
ŞD-Dükkanlarınızda kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz?
MB-Bu salonumuzda 55 kişi çalışıyor. Acarkent’te, Ritz Carlton’un altında, yazın da Bodrum Havana Beach’de yerlerimiz var. Büyük bir aileyiz. Bir markayı yaratmak çok önemli. Markaya yatırım yapmak gerekiyor.
ŞD-Eskiden starların, daha doğrusu assolistlerin saçları gazino kulislerinde taranırdı. Kimlerin saçını taradınız bu kulislerde? İlginç anılarınız var mı?
MB-1970-1985 arası herkesin kulisine gittim. Muazzez Hanım, Caddebostan Maksim’de. Ajda Hanım, Açıkhava Tiyatrosu’nda. Nükhet Duru, Aksaray Çakıl’da. Kullandığım arabanın hayrı kalmıyordu ama aksatmadan işimi yapmaya devam ediyordum. Son olarak 1985 yılında Muazzez Hanım’ın Bebek Belediye Gazinosu’nda saçını taradım ve kulislere veda ettim.
ŞD-Neden kapılarınızı sanat dünyasına kapadınız? Bugün bir star gelse taramaz mısınız?

MB-Aslında kapımızı kapatmadık. Ama onlarla çalışmak çok zor. Hülya Avşar’la çalışıyorduk Show TV’deyken. Ben bir süre sonra oraya ekip yollayamaz oldum. Ben Nilüfer’in saçını tarar, 03.00’de gece kulübünden çıkardım. Gençler bu kadar önemsemiyorlar. "Abi ben gitmesem" diyorlar. Bu arada yeni starlar her şeye karışıyorlar. Çevrelerinde de anası, danası... Onlar da karışıyor. Zamanınız boşa gidiyor. Gençler bunu çekmek istemiyor. Ama yeni başlayanlar için sanatçılar her zaman iyi bir basamaktır.
ŞD-Bugün Türkiye’nin sayılı kuaförlerindensiniz. Rakipleriniz var mı? Gençlere bu meslekle ilgili önerileriniz neler?
MB-Rakiplerimiz var Allah eksik etmesin ve çok güzel. Muammer Bey benim ustam. Erdem Kıramer büyüğüm, onlarla beraber olmak çok önemli. Onlar da beni severler, bilirim. Birbirimizden adam almayız. Birbirimiz hakkında konuşmayız. Birbirimizi her zaman destekleriz. Bu markaların içine başka markaların girmesi gerekiyor. Bu işe başlayanlar hep kısa mesafe koşucusu.
ŞD-İyi kazanıyor musunuz?
MB-Allah’a şükür. Ama artık para kazanmaktan çok markamızı korumaya çalışıyoruz. Bu çok önemli. Ekonomik krizden kuaförler de çok etkilendi. Maliyetimiz yüksek olunca fiyatlarda yükseliyor tabii. Biz zamanında kazandık. Şimdi şikayetimiz yok, umudumuz var.
ŞD-Deniz Akkaya sizin kataloglarınıza modellik yapıyor. Galiba onun saçını da uzun süredir tarıyorsunuz. Nasıl bir müşteridir Deniz?
MB-Deniz Akkaya, 4 yıldır bizim mankenliğimizi yapıyor. Buraya geldiğinde çok rahat etmek istiyordu. Deniz Akkaya iyi bir manken ama burada sadece Deniz Akkaya. Herkese normal davranıyoruz. Buraya ayırdığı zaman, özel bir zaman. Önce müşterimizdi, sonra beraber çalışmaya başladık. Ama çok başarılıdır ve her şeyi bana bırakır. Çok profesyonel, bukalemun gibi. Deniz Akkaya’ya ne yapsanız yakışıyor.
ŞD-Sanatçıları değil ama mankenleri kabul ediyorsunuz. Kimler bu mankenler?
MB-Öyle her mankeni kabul etmiyoruz. Mesleğinde kendini manken hissedip buraya gelince kendi kimlikleri ile oturanları kabul ediyoruz. Sinem Güven, Tuğçe Kazaz, Güzide Duran... İlk başladıkları günden beri tanıyoruz. İşlerinin dışında çok rahat yaşamak istiyorlar ve çok rahatlar. Dışarıda ünlü bir manken olmaları çok da umurlarında değil.
ŞD-Dünyadaki meslekdaşlarınızı takip ediyor musunuz? Arada fark var mı? Bu alanda Dünya mı biz mi ilerdeyiz?
MB-Hem de çok sıkı takip ediyoruz. Sen de biliyorsun, bir ekibimi Paris’e gönderiyorum. Ben yeni geldim. Biz çok iyi değiliz. Akdeniz ülkelerinde sanat ruhu ve yaratıcılık var ama bugün Avrupa’nın her yerinde okulunda eğitim alıyor kuaförler. Bizde ise hepsi alaylı. 12-13 yaşında geliyor elime. Gerçi şimdi bizim de içinde yer aldığımız kuaförlük okulu açıldı. Çocuklarımız okula da gidiyor, bize de geliyorlar. Ama onlardaki eğitim, kültür, aile yapısı çok farklı. Başarılı sanatçılarımızın çoğu varoşlardan çıkıyor. Ne var ki bizimkiler mucize yaratıyorlar, buna karşılık yabancıların eli çok esnek değil.

Evet efendim, bir söyleşimizi daha noktaladık. Sağlık, mutluluk sizin, artanlar benim olsun.

Yazara e-mail: