Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hocam, değerli bilim adamı Prof. Dr. Fuat Çelebioğlu geçtiğimiz hafta beni arayarak yeniden açılan Rejans’a götürmek istediğini ifade etti. Gözümün önünden 1924’de kurulan Rejans’da ilk kız arkadaşımla 1964 yılında yaşadığım anı ve Beyoğlu toplantıları sonrası yenilen yemekler geçti. Kapanması beni çok yaralamıştı. Atatürk’ün anılarında geniş bir yeri olan, modern Türkiye’nin ilk lokantalarından biri olarak bizim neslin en gözde mekanlarından 1924 Rejans’a giderken 50 yıl film şeridi gibi gözümün önünden geçti.

En son gittiğimde maalesef hafızamda çok iyi anılar kalmamıştı. Aslında 360 işletiyor denince mutlu oldum, doğru da yapmışım. Eski jüri arkadaşım Mike Norman’nın yaptığı menüyü ve restorasyonu daha da merak etmeye başladım. Eski yerinde duran büyük Ata’mıza ithafen konulan masa ve “Sonsuza kadar rezerve” yazısı gözlerimi doldurdu.

Haberin Devamı

Paris’ten daha başarılı

Yerimize geçtik 360’ın CEO’su Enis Özsomer’i beklerken Fuat Abi ve Rejans’ın yöneticisi ve yeni yaratıcısı Mahter Hepdikici’yle sohbete koyulduk. Bu arada masaya efsanevi sarı votka, ev yapımı ekmek, sade ve somonlu tereyağı geldi. Hemen arkasından da tatlı tuzlu bir tadı olan havuç, lahana ve salatalık turşuları...

Yiyecek - içecek duayeni

Enis Bey mekanı eski haline getirmek için çalıştıklarını, Rusya ve Avrupa’ya malzeme yaptırma serüveni için gittiklerini anlattı.

Başlangıçların ikinci bölümünde, Ispanak ‘Pkhali’, Gürcü usulü Çerkez tavuğu, ördek konfi jölesi, kuru kayısı ezmesi ve biberli sıcak bilini ile ördek ciğeri geldi. Bunu Paris’teki Tour D’argent’da denemiştim. Ama buradaki daha başarılı.

Gözüm yan masadaki Beluga havyarı yiyen komşulara takıldı. Sunumu başarılıydı. Ana yemekteki dana strogonoff, evin klasiği olarak tadında bir tabaktı. Aklım ikinci imza olan tavuk kievsky’de kaldı, tekrar gittiğimde deneyeceğim.

Tercih edenler için dil balığı, tava somon ızgara, kemiksiz kuzu kaburga da mevcut. Yine eskilerden unutamadığım bir lezzet olan portakal, tarçın ve elmalı ördekte menüye girmiş. Bu arada bir Rejans klasiği var ki başlı başına doyurucu bir tat. O da Rus kültürünün vazgeçilmezi borç çorbası.

Tatlılar değişik, alıştığımız tipten değil. Bu konuda şef Erdem Kahraman, tutucu davranmış, sadece Rusya ve Doğu Avrupa spesiyalleri menüye girmiş.

Ben bir İstanbullu olarak bunu yeniden yaşatanlara şükranlarımı sunuyorum. Beyoğlu’na bakıyorum, maalesef ne o lokantalar ne o şık mağazalar, ne de oralara gidecek misafir kitlesini göremiyorum. İstanbul’un bir dünya başşehri olduğunu aklımızdan çıkarmadan, elimizden geldiğince sahip çıkmalıyız.