Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

A kmerkez açıldığı günden beri İstanbullular için hep çok tercih edilen bir alışveriş merkezi oldu. Son yıllarda ikinci bir kaliteli yiyecek-içecek furyası Akmerkez’e demir attı. Bunlardan bir yenisini sizlerle paylaşmak istiyorum: Martinez. Burası, sektörde tanınan genç girişimci Uğur Karabayır tarafından uzun bir tadilat döneminden sonra açıldı. Bizler onu Hardal markasının kurucu ortaklarından biri olarak tanıyoruz. Kendi markası UKA Life ile Arnavutköy Hudson’la karşımıza çıkan girişimci, en son Martinez’i kurdu. Bundan sonraki hedefleri arasında ise yine bir mekan için oluşum faaliyetleri var. Martinez’in konsepti, dünyada ve ülkemizde son derece moda olan Akdeniz- Uzak Doğu yemek kültürünün şık bir füzyonu.

Haberin Devamı

Master şef Nihat Sarcan’ın geçmiş tecrübelerinden ötürü son derece hakim olduğu bu konsepti, mekana adapte eden mimar Mehmet Yücebaşoğlu’nu da kutlamak gerek. Uğur Karabayır, eğitimini halkla ilişkiler ve işletme üzerine yapmış fakat çocukluğundan beri değişik yemekler hazırlamaya olan merakı onu farklı bir konsept peşinde koşturmuş.

Martinez de bunlardan biri…

Gün boyu hizmet veren mekanın menüsü de oldukça zengin. Sofraya oturur oturmaz trüflü tereyağı ve ev yapımı ekmekler geliyor. Çorbalardan tavsiyem yer elmalı olan, soğuk başlangıçlarda fesleğenli burrata’nın özellikle garnitürleri beni cezbetti. Bir de sırlanmış somonla levrek ceviche’yi tavsiye ediyorum.

Her damağa uygun tatlar

Hem garnitürlerde hem de yem eklerde katkı ürünleri kullanılmaması dikkatimi çekti. Sıcak başlangıç menüsü, biraz kafamı karıştırdı. En dikkat çekenleri ise şu aralar birçok mekanda yaygın olarak kullanılmaya başlanan, Vietnam’ın dünya mutfağına kattığı bun ekmeği içinde karides veya kaburga. Salatalar ise çok çeşitli. Aralarındaki favorim, popülaritesini her daim koruyan kinoa salatası.

Ana yemeklerde porçini mantarlı risotto tadılmalı. Çeşitli deniz kabuklularıyla bezenmiş vongole (kum midyeli) makarna da mevcut. Gençler de unutulmamış; Colony ve Xuma’dan tanıdığımız şef İhsan Bektaş kendi hamburgerini yaratmış. Klasik patates kızartmasıyla sunuluyor, eti ve baharatı tam kıvamında.

Haberin Devamı

Favorim, çıtır ördek oldu. Hakikaten sosları ve ince lavaş ekmekleriyle Uzak Doğu’daki emsalleri ya da Paris’deki Tour D’argent kadar başarılıydı.

Bir de yer elması püresiyle servis edilen dana yanak da kırmızı etseverler için değişik bir tat.

Bunlar dışında dana pirzola ve bonfileyi tatma şansı yakaladım. Gerçek anlamda dinlenmiş etlerden yapılmışlardı.

Buraya kadar konseptin Akdeniz kısmına değindim. Tabii bir de Japon tatları var. Dolayısıyla günün trendine uyup, DJ Mert Levent’in müziklerini dinlerken sashimi ya da suşi yiyelim derseniz ciddi bir Japon mutfağının sizi beklediğini söylemeliyim.Tatlılarda ise iki tabak vardı ki hakikaten çok lezzetliydi. Biri, baklava hamurunun kat kat açılıp içine orman meyveleri ve pastacı kreması konarak milföy tarzında servis edilmiş olanıydı. Diğeri ise, krema katılan yani bildiğimiz meşhur Fransız tadı krem brüle’nin Katalan yorumuydu. İçinde baskın zencefil tadı hakimdi. Krem Brüle’nin aksine vanilya konmamıştı. Altın çilek ve çarkıfelek meyvesiyle servis edilince de ortaya tablo gibi bir görüntü çıkmıştı.