Bodrum Türkbükü’nde bu yaz yine bazı mekanlar kapanmış, yerlerini yeni markalara bırakmış... Bunlardan biri de Pitahaya... Sektöre iki yıl önce Bodrum Gündoğan’da açtığı otel kompleksiyle girmişti Pitahaya. Şimdi sınırlarını aştı, çıtayı iddialı bir tarzda yükseltti. Türkbükü sahilinde 12 ay 24 saat açık bir kompleks yarattı. Sabahları misafirler şezlong rezervasyonuyla güne başlıyor. Ardından gelsin muhteşem kahvaltı ve mega yat seyri... Öğle saatlerinde salata, ızgara, pide, hamburger veya Pitahaya ev mantısı, güneş, kum, deniz üçlüsü eşliğinde sunuluyor. Gün batımına yakın, şezlonglar yerini beyaz örtülü, mumlarla süslü şık masalara bırakıyor.
Gecenin tadı patlıcanlı turşu
Müzik ve yemek burada Süleyman Sazak’a emanet... Dekorasyonda, açıkçası her yerde Mine Onay’ın izlerini görmek mümkün. Her noktada eski, yeni kullanılan miadı geçmiş bir obje var. Lambalı radyodan, manyatolu telefona kadar...
Akşam faslı ise oldukça gizemli... Cadde piyasasına hakim Harun Şef’in masadaki eşrafın kendilerine özel bardaklarıyla içkilerini yudumlayıp Bodrum hayatını kritik etmeleri...
Bir bakıyorsunuz aralarda şef, Harry’s bar usulü tadımlık bir şeyler gönderiyor masaya. Kıyının ilk misafirleri vakt - i kerahat gelince masanın oturanları oluyor. Şanslıysanız, burada menüden çok, günün yemekleri önemli... Eskişehir’deki aile çiftliğinden gelen minik bir oğlağın çevrilmesine rastlayabilirsiniz.
Bir başka gün benim gibi sütü akan, o gün imal edilmiş, bir burata peynirini, bahçenin roka yaprakları eşliğinde tadabilirsiniz. Gecelerin değişmez tadıysa çiftliğin patlıcanıyla yapılan turşu...
Garnitürler bahçeden
Başlangıç sonrası ahtapot carpaccio, avokadolu karides, kadayıfa sarılı keçi peyniri kızartma, kızarmış sarımsak eşliğinde marine edilmiş akya balığı, istakozlu veya kerevitli makarna, trüf mantarlı linguini; ana yemeklerde kısık ateşte pişen dana yanağı ve fırında mantarlı levrek sizleri bekliyor. Ayrıca değişik tatlarda dana, kuzu ve sığır etleri menüde mevcut... Bu yiyeceklerin garnitürü bahçeden günlük geliyor.
Tatlılarda Latince’de kaktüs meyvesi anlamına gelen Pitahaya’nın kraliçesi badem unuyla yapılan badem tatlısı, ev yapımı Datça bademi dondurması veya taze meyvelerle süslenmiş gerçek İtalyan mascarpone peyniri eşliğinde panna cotta, yanında dondurma parfümü eşliğinde servis ediliyor.
Son olarak masaya getirilen, Bodrum’u ikinci vatanı seçen Bayan Ancela’ın evinde yaptığı buzlu kadeh içerisinde, glace’ye yakın kıvamda sunulan limoncello...
İşte Pitahaya’daki bir gecenin anatomisi. Tüm bu lezzetler yılların köşk aşçısı Harun Yavuz’un ellerinden çıkıyor. Salon ise Aysan Şirin’e emanet.
Benim asıl merakım, şu anda dekore edilen, kasımda 45 kişilik kışlık salon açacak Pitahaya’nın bu atmosferi devam ettirip, ettiremeyeceği... Şefin elinin her tabağa değmesi, eminim ki mekanın müdavimlerinin daha muhteşem tatlarla buluşacağının habercisi...
