Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1950’lere kadar İstanbul’un en lüks otelleri Pera Palas, Tokatlıyan ve Park Otel’di. 1955’de Hilton’un açılması, İstanbul’da otelcilik alanına bomba gibi düştü. Muhteşem açılış töreni Hollywood’dan gelen Sonja Henie, Ann Miller, Diana Lynn ve Mona Freeman gibi sinema yıldızlarının katılımıyla yapıldı. Fakat Park Otel ve Pera Palas, bütün dönemlerinde İstanbul’un değişmez yüzük taşı olarak işlevine uzun seneler devam etti. 1930’lu yıllardan itibaren Atatürk, İstanbul ziyaretlerinde Park Otel’in misafiri oldu. İngiltere Kralı 8. Edward’ın bu otelde kaldığı ve onuruna büyük bir yemek verildiği de biliniyor. Benim hafızamda ise Park Otel, Yahya Kemal Beyatlı ile kalmış. Lise yıllarında bu büyük şairin şiir okuma ödülünü kazandığımda okul müdürümüzün bizleri Park Otel’in çay salonuna götürdüğü ve onun bizi öptüğü anlar hafızamdan çıkmadı.

Haberin Devamı

DÜNDEN BUGÜNE PARK OTEL
1960’lardan sonra oluşan modern mimariler, bu otelleri mağlup etti. Park Otel, 1979 yılında kapatıldı. 1987 yılına kadar bir satış dönemi geçti ve rahmetli dostum Yalçın Sürmeli binayı satın aldı. O dönemde belediye başkanı olan Bedrettin Dalan’ın, “İstanbul’da beş yıldızlı yeni oteller açmamız gerekiyor” sözleriyle inşaatlar başladı. Nurettin Sözen’in belediye başkanı olmasıyla İstanbul’un kara günlerinde kaba inşaatı yapılan otelin 10 katı maalesef şehrin silüetini bozuyor diye yıkıldı. 2010 yılında CVK Group’un binayı almasıyla yeniden Park Bosphorus Otel adını alan bina, muhteşem bir yapıyla açıldı. 2013 yılından beri de Türk turizmine başarıyla hizmet ediyor.

Japon değil Akdeniz restoranı
Şimdi gelelim bu haftaki konumuza. Park Bosphorus’un muhteşem Boğaz manzaralı teras katında değişik restorantlar kompleksi yaratılmış. Her ne kadar bir Japon restoranına gidiyorum diye yola çıktıysam da bir Akdeniz restoranı olan Meze Mare, deniz yıldızı anlamına gelen Hitode suşi bar, Anadolu yemekleri yapan bir kebap restoranı olan Dimit’le karşılaştım.

Sizlere Akdeniz restoranı ve suşi bardan bahsedeceğim. Soğuk mezelerde torik lakerda, ev yapımı tarama ve soya soslu uskumru hakikaten insanı mutlu ediyor. Bunun yanında papaz pilaki, zeytinyağlı enginar, levrek marin, közde patlıcan salatası ve çiroz da soğuk meze olarak yer alıyor. Ara sıcaklara gelince balık bölümünün şefi Canbay Karen’in spesiyali olan balık kokoreç, balık köftesi ve balık içli köfte mutlaka tadılmalı. Yine ara sıcaklarda balık kebap, yengeç köfte ve ahtapot ızgara denenebilir.
Şimdi gelelim asıl merak ettiğim suşi restoranına... Aslında buraya butik bir Japon restoranı diyebiliriz. Başlangıçta gelen ton balıklı, levrekli, yılan balıklı, karidesli, yengeçli ve balık yumurtalı nigirileri bir suşi sever olarak beğendim. Daha sonra somonlu, ton balıklı ve avakadolu makileri yapan Ertuğrul Yamaç’ı işinin başında seyrettim. Kıyafetinden davranışlarına kadar ustası Anan Sriphet’i örnek almış. İstikbalde iyi bir suşi şefi olacağını gösterdi.

Haberin Devamı

DÜNDEN BUGÜNE PARK OTEL
Manzaranın muhteşemliği, Boğaz’dan geçen teknelerinin ışıl ışıl hali, operasyon müdürü Hamza Karagöz ve halkla ilişkiler danışmanı Hicran Tekin’in ev sahipliği bize hoş bir akşam yaşattı. Hafta sonu olmasına rağmen yoğun bir kalabalık göremedim. Tek gördüğüm oteldeki Orta Doğulu misafirler ve birkaç masa Arap konuklardı. Tabii ambiyans da buna göre zayıftı. Mesela muhteşem moleküler bar, neredeyse boştu. Türkiye’de turizm her geçen gün kan kaybediyor. Yazımı yazarken, gözüm Brüksel’deki 34 ölü 190 yaralı haberindeydi. İnsan uzun zamandır kalemini keyifle eline alamıyor.
Yazımı, “Terörsüz bir dünyada yaşamak bizim de hakkımız” diyerek bitiriyorum.