Enginar ve Urla
Enginarın yarattığı ekonomi, İzmir’in şirin ilçesi Urla’da destanlar yaratıyor. Öyle bir şehir ki, üç günde 2.5 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiş. En çok sorulan soru şu: “Gelecek yıl aynı tarihlerde Enginar Festivali olacak mı?” Bunu söyleyenler, dönüş uçağında elleri kolları enginarlarla dolu olanlar ve özellikle de sakız enginarlarının fotoğraflarını paylaşan sosyal medya tutkunlarıydı. Bu meşaleyi şu anda taşıyan ve onu yükseklere çıkaran, gıda mühendisliği eğitimi almış, genç, aydın ve Atatürkçü bir Türk kadını olan Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar...
Kendisini geçtiğimiz aylarda Urfa’da yapılan bir uluslararası toplantıda tanıdım. Benim sunumum daha sonraydı, konuşmamı değiştirip, Urla Enginar Festivali’nin yarattığı değerlerden bahsettim. Bunu dinledikten sonra yanıma gelen başkan, mutlaka festivali yerinde görmemi istedi. Hem bu meşaleyi yakan hem de taşıyan Urlalı iş kadınlarıyla söyleşi yaptım. Hazırladıkları enginar yemeklerini tattım ve toplantıyı takip ettim.
Halkla bütünleşmiş
Yazımın bu bölümüne, biraz ekonomi katmak istedim. Açılış töreninde yanımda Ziraat Odası Başkanı Nurettin Kılıç oturuyordu. Konuşmasında benden çok kalbi alkışı o aldı. Çok net rakamlar verdi. Önce, bölgenin ziraat haritasını gözler önüne serdi ve “Tütün artık bitti, son üç yıldır arazileri enginarla değerlendiriyoruz.
Son iki yılda sakız, mor ve Bayrampaşa Enginarı için ayrılan arazi 1 milyon 600 bin metrekareyken şu anda 3 milyon 500 bin metrekareye ulaşmış durumda” dedi.
Bu yıl sonundaki hedef, çok daha büyükmüş. Ayrıca hurma zeytini, kınalı bamya ekimi de buna paralel olarak gelişmiş durumda...
Kılıç, belediyenin öncülüğünde Büyükşehrin desteğiyle üç müteşebbis kadının başlattığı mis kokulu organik çileğin, şu anda 28 üretici tarafından üretildiğini anlattı. Bu yıl enginar kadar, çilek reyonu görmek de mutluluk verici oldu.
Kuşkonmaz tarımı da eminim ki, gelecek yıllarda konuşulacaktır. Urla sokaklarını gezerken, bir dostumun ortaokul arkadaşı Handan Kaygusuzer’le tanıştım. Beğendik Abi adlı enginar yemekleri lokantasına konuk oldum. Şimdilik ‘Enginarın nesini yapıyorlar?’dan bahsedeceğim. Başka bir yazımda,
mekanı anlatmak isterim.
Enginarın pilav yahnisi, çorbası, yalancı dolması, sıcak etli dolması, pilakisi, köftesi ve tabii ki zeytinyağlısını yapıyorlar. Mordoğan bölgesinde üretilen bu çok faydalı, sevilen ve ayıklanması zor sebzenin her derde deva olduğu, tarih boyunca yazılmış. Şimdilerde bölgede bu konuda geniş çalışmalar yapılıyor.
Mahalli yönetimin Urla’da halkla, yaşlıyla, sporcuyla, çocukla ve emekliyle bütünleşmesine bizzat şahit oldum, herkesten dinledim.
Özellikle engelli yurttaşlarla ilgili aldıkları tedbirler, gözlerimi yaşarttı. Yolların, sokakların temizliği, doğal güzelliğin bozulmasını önlemek için gösterilen çaba ve saygı, belli noktalar dışında müzik sesi yerine dalgaları duymanız, en önemli örneklerden diyebilirim.
AYŞE HANIM VE URLA
İki genç spor hocasının, anneleri Ayşe Dermenci Hanım’dan aldıkları,
11 odalı çok şık aile evine misafir olduk. Buraya otel demek istemiyorum, tam ismi gibi beş yıldızlı bir konak...
Felsefesi ise ‘evin gibi rahat et’ ve ‘her şey orada aldığın hizmet gibi olsun...’ Zaten etrafınızda ne varsa, evinizdeki gibi ki, hiçbir şey göze batmıyor. Bizler şanslıydık, bu konakta yer bulduk. Size tavsiyem, çok önceden rezervasyon yapmanız, özellikle de hafta sonları için...
Ayşe Hanım Konağı’nın sahipleri Sezer ve Doğan’ın uzun yıllardır işlettiği bu kompleks, sahili kaplıyor. Yazlık alanlar da yine Urla mimarisine ve dekoruna uygun şekilde döşenmiş. Anlaşılan o ki, Urlalılar hafta sonu mutlaka dışarıda kahvaltı etmeyi seviyor. Mevsiminde bahçede kahvaltı yapmak, tam bir konak ziyafeti oluyor, birçok gıda kendi bahçelerinden ya da yandaki kümesten...
Özellikle kahvaltıda annelerin yaptığı reçeller, öne çıkıyor. Enginar, zeytin, çilek ve vişne reçeli, bal, kaymak, manda yoğurdu, otlu börek, pişi, envai çeşit omlet ve peynirler mevcut...
Sonuç olarak, Urla’yı Belediye Başkanı Sibel Uyar başkanlığında, dinamik bir ekip bu noktalara getirmiş. Çok yakında Bodrum, Çeşme ve Alaçatı’ya rakip olacak düzeyde... Belki ileride onları da geçecek.