Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Karaköy’le ilk defa 7-8 yaşlarında tanışmıştım. O yıllarda İstanbul’un en iyi pastırma, peynir ve lakerda satan tacirleri Karaköy Kemeraltı Caddesi’ndeydi. Rahmetli anneciğimle Kadıköy’den şehir hatlarının Moda, Üsküdar ve Sarıyer isimli vapurlarına biner, Karaköy’de alışverişimizi yapar ve ip filelerimizi kolumuza takıp dönerdik. Sonralarda kabuk değiştiren semt parladı ve söndü. Şimdilerde lokantalardan ziyade bar ve kafe konusunda zengin bir hale büründü.

Karaköy Gümrük, uzun zamandır gitmek istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım bir mekandı. Burası İdil ve Yaşar Kartoğlu yönetiminde tam bir aile lokantası. İstikbalde de sahibi belli; ailenin 10 yaşındaki kızları Elif.

Haberin Devamı

Şimdiden hazırlanıyor mesleğe...

İdil Hanım, Boğaziçi ekonomiyi dereceyle bitirmiş, iki çocuk annesi başarılı bir işletmeci. Adeta bir gastronomi uzmanı gibi reçetelerle, menülerle çalışıyor. Aynı zamanda Galatasaray’da Ara Güler’in ismiyle tanınan Ara Cafe’ye de danışmanlık veriyor. Zira her iki kafe de Yaşar Bey ve kardeşi Hakan Bey’e ait.

İlk mesleği sanat yönetmenliği olan Yaşar Kartoğlu’nu, ‘Vizontele’, ‘Hokkabaz’ ve ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ gibi büyük projelerden hatırlayabilirsiniz. Bulundukları bina, 1903’te zamanın ünlü mimarı Karayanni tarafından inşa edilmiş. 2013 yılında yeni sahibi tarafından alınınca da restoratör mimar Yavuz Çelenk’e yenilenmesi için emanet edilmiş.

Çok sayıda enfes yemek

Aslında buraya bir lokantadan ziyade, yiyecek-içecek kompleksi bile denebilir. Giriş katı, kafe ve restoran olarak hizmet verse de ikinci kat daha çok yoğun gecelerde alt kısma destek veriyor. Onun dışında toplantılar ya da grup yemekleri için son derece uygun. Üçüncü kat, özel şef masası katı. Terasta ise müzik dinlemek için özel bir sistem mevcut. İleride hoş bir bar yapılabilir.

HOŞ BİR ALTERNATİF

Şimdi gelelim İdil Hanım’la şef Ahmet Erdoğan’ın elinden çıkan enfes yemeklere. Bir kere burada Edremit’in aile yemekleri hemen fark ediliyor. Izgara kabak salatası ve kuru börülce üzerinde sunulan levrek ızgara, hafif ve güzel birer başlangıç. Avokado, keçi peyniri ve nohutlu kinoa salatası, form tutmak isteyenlerin deneyeceği bir tat. Mozzarella, pembe domates, közde kırmızı biber ve pesto sosla mevsiminde çok leziz. Ekşi mayalı ekmek üzerinde sunulan
değişik tatlar da sevenlerini bekliyor.

Haberin Devamı

Yalnız enteresan bir nokta var, o da İdil Hanım’ın hardalı, Bankalar Caddesi’nde hardal tohumu ithal eden baharatçı bir aileden alarak kendinin yapıyor olması. Bu tohumlarla değişik aromalı ürünler ortaya çıkıyor; bunları da tapenade’larda kullanıyor.

Ara sıcaklara gelince; en çok tercih edilen tabak, soğan turşusuyla gelen yaprak ciğer, puf böreği ve humus. Ana yemeklerden biri olan, uzun saatler pişmiş kaburganın üzerinde biraz daha emek sarf etmek gerekiyor. Altında yatak olarak kullanılan püresi için de daha uygun bir malzeme bulunabilir. Kuru köfte, patlıcan ezmesi, sumaklı domates ve maydanoz ikilisinin de methini çok duydum, mutlaka en kısa zamanda deneyeceğim. Fırında minekopun yanında gelen pancarlı ve antep fıstıklı kısırın bütün güzelliğine rağmen, güzel ve sıcak bir ıspanak yatağıyla daha çok uyuşacağını düşündüm. Fakat bir lezzet var ki, o da uzun yıllar iş nedeniyle çok sık gittiğim Lübnan’da yediklerimle yaraşır lezzetteki falafel. Bir Paris seyahatimde dostum Sabi Totah bizleri falafeliyle ünlü bir restorana götürmüştü. Oranın aşçısını bulsam da gelip bu güzel falafeli yemeği Karaköy Gümrük’de yese diye düşünmeden edemedim.