İstanbul Boğazı’nın en eski yeme-içme merkezlerinden biri, şüphesiz ki Arnavutköy’dür. Bu isim anılınca akla hemen Remi Taverna ve sütlü balığı geliyor. Rum ağırlıklı yabancı müzikle öne çıkan mekan, aynı zamanda etrafına birkaç balık lokantası ve kahvaltı mekanını toplamayı da başarmıştı.
O gün bugün, kabuk değiştirip balık lokantalarına, barlara, kafelere ve kebapçılara ev sahipliği yapan bu şirin semtte, son yıllarda popüler olan iyi yemek, kaliteli müzik prensibiyle çalışan Hudson da ilave oldu. Aslında burası gün boyu kafe olarak hizmet veriyor. Fakat akşamın ilk saatlerinde içki ve hafif atıştırmalıklar öne çıkıyor. Daha sonra da akşam yemeği servisi, ciddi anlamda geniş kapsamlı bir menüyle başlıyor.
Gittiğim akşam, şansıma grubun mutfak koordinatörü Nihat Sancar’la karşılaştım. Anjelik, Xuma ve Vogue’dan tanıdığım ama aslında Çırağan Palace Kempinski kökenli olduğunu bildiğim şef, gerçekten başarılı bir menü oluşturmuş.
Farklı lezzetlerden menü
Masaya oturur oturmaz Çanakkale domatesi rendesi, sarımsak, fesleğen yağı ve ezine peyniri köpüğüyle yapılmış bir iştah açıcı geldi. Ardından ekşi krema, misket limonu, kapari ve kırmızı soğan turşusuyla sunulan bir somon füme tattım. Türk usulü pişmiş olan avokadolu ve tavuklu taco, öne çıkıyor ancak bu ara gençlerin çok tercih ettiği kaburgalı veya karidesli bun’lar epey popüler.
Yine ilerleyen saatlerde güzel bir tercih olabilecek olan süzme yoğurtlu etli pazı sarma da mutlaka tadılmalı. Salatalarda favorim enginarlı tavuk salatası oldu. Ancak en çok tercih edilenin beluga mercimeği ve pancarlı ıspanaklı karabuğday salatası olduğunu öğrendim.
Misafir izleme eğitimi
Ana yemekte, ev yapımı baharatlı patates salatasıyla servis edilen tavuk şinitzel ve Hudson’ın şefi Nihat’ın formülüyle yapılan Hudson burger, klasik refakatçileriyle sunuluyor. Tercih edenler içinse zahterli havuç salatası ve karamelize yoğurtla sunulan kaburga, çok cazip bir tat. Çıtır ördeği, grubun bir başka üyesi Martinez’de yiyip, çok beğendiğim için burada da sipariş ettim. Salatalığı, taze soğanı, hoisin sosu ve pancake’leri eşliğinde ritüeline uygun olarak önünüze geliyor ve gayet başarılı. Biz o akşam yemeği profiterol ve çikolatalı brownie yiyerek bitirdik.
Dikkatimi çeken bir husus, Hudson’da servis personelinin aldığı misafir izleme eğitimi oldu. Konukların ne zaman bir talebi olsa bazen bir, bazen iki görevli, hemen gelerek yardımcı olmaya çalışıyor. Uğur Karabayır’ı bu noktada ciddi ciddi kutluyorum. Eminim Uka Life Group, bize yakında yeni sürprizler de yapacak.
