Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Moda Deniz Kulübü, 1935 yılından beri İstanbullular’ın özellikle de Anadolu Yakası’nda oturanların sosyalleştiği ve çeşitli aktiviteler yaptıkları bir kulüptür. Üye kabulü birçok prosedürden sonra gerçekleşir. Birinci planda önemli olan, balotajı (üye kabul komisyonu) geçmektir. Tek istisna Atamızın isteği üzerine çıkarılan bir yönetmelikle alınan devlet memurları. Onların kabul şartı ise, üçlü kararnameyle atanmış olmaları. Ben de bu sayede,
güzide kulübün bir üyesi oldum.

Geçtiğimiz hafta kulübün efsanevi şefi Feyyaz Usta, İstanbul aşığı ünlü bir İtalyan şefini ağırladı. Giovanni Terracciano, Napoli taraflarında Brusciano isimli bir kasabada doğmuş. Hayatının ilk yıllarından itibaren mutfakta çalışmış. Komilikten başlayarak bugünlere gelmiş. Şimdilerde başarısını her zaman takdir ettiğim Mövenpick Otel Genel Müdürü Bozkurt Atabek’le çalışıyor. Ben ise kendisiyle 2008 yılında Kıbrıs’ta Merit Otelleri’nde çalışma imkanı bulmuştum.

Moda’da bir tadım gecesi
Şimdi gelelim muhteşem geceye ve Türk içkileriyle İtalyan yemeklerinin eşleşmesine... Masalarımıza oturur oturmaz, Doğan Sezek yönetimindeki kulüp servis ekibinin sunduğu burrata, közlenmiş patlıcan, karides salatası, kiraz domates ve balzamik incileriyle süslenmişti. Dikkat ettim her masadan birkaç misafir, bir ressamın tablosu misali tabağın fotoğrafını çekiyordu. Arkasından karışık deniz mahsüllü ‘calamarata’, yani ev yapımı makarna, kabak, balık yumurtası rendesi ve mürekkep balığı sosuyla sunuldu. Benim ağız tadıma tam
uymadı doğrusu ama yine de nefisti.

İkinci ara sıcak olarak gelen lezzet, yine denizlerdendi. Ispanak, yer elması, kuşkonmaz, kum midyesi ve limon sosla sunulan lagostan sonra birinci raunt, Mövenpick’in meşhur frambuaz ve çilekli sorbesiyle ara buldu. Ana yemek olarak, fırında pişirilmiş fındık kaplı dana bonfile ve yanında servis edilen kestaneli polenta, porcini mantarı ve trüf sosu da son derece hoştu ve herhalde bir süre konuşulacaktır.

Son olarak gelen potpori ise İtalyan’dan çok uluslararası bir tabağı andırıyordu. Neler mi vardı içinde? Tiramisu, portakallı panna cotta, rhum ile baba tatlısı ve tabii yine cevizli dondurma. Yemek sonunda kulübün başkanı Teoman Taşpınar ve genel müdür Ayhan Alpakın, konuk ekibe plaket vererek kendilerini kutladı. Başkanın yaptığı konuşmada bir satır vardı ki, çok önemliydi. Moda Deniz Kulübü olarak hedeflerinin gastronomide çıtayı yüksek tutup, dünyaca ünlü
şefleri Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle kurulan bu kulüpte ağırlayacaklarını söylemesi... Şimdiki beklentim, yönetimin bu yemeklerden birini menüye koyması ve böylece listedeki İtalyan esintilerinin de artması.